Fıkralar

SİNEKLER İngiliz bir turist tatil için Hindistan'a gitmiş. Orada ! gezerken üstü başı yırtık, eli yüzü kirli olan bir adam, köşe hnşında yarı uyur yarı uyanık bir şekilde bastonuna yaslanmış duruyormuş. Bu adamın kirli yüzüne bir sürü sinek konmuş. İngiliz ımrasındaki fötr şapkayı sallayarak Hindistan'lı adamın yüzündeki sinekleri kovalamış. Hindiştanlı sefıl adam gözlerini açarak Ingiliz' e bastonu ile vııı'muş. Ingiliz şaşırmış ve "bana niçin vurdun, sana bir şey ynpmadım sadece yüzündeki sinekleri kovdum" demiş. Sefıl hindistanlı cevap olarak "asıl kötü olan bu ya... yüzümdeki bu sinekler artık doymuşlardı, sen bunları kovalamakla iyi etmedin çünkü yerine açları gelecek." Fıkralar ve Hikayeler(SİNEKLER)...Devamını Oku »

TAŞ Ölüm döşeğindeki adam, yeğenini yanına çağırdı: _ Senden başka kimsem yok... Beş milyon liram yastığm altında duruyor. O parayı alır, görkemli bir taş yaptırır, üstüno adımı yazdırırsın. Arasıra da ziyaretime gelirsin. Amca öldü, yeğen bir pırlanta yüzük alarak parmağımı taktı. _ Ölünün vasiyeti böyle mi yerine getirilir? diyenlere şu karşılığı veriyordu: _ "Taş al" dedi, en pahalısından aldım. "Üstüne adımı ya'!." dedi, yazdırdım... - Taş mezara dikilir. _ Böyle değerli taş çalınmaz mı? Taşın yanına bir de bekçi mı? oturtalım yani? Taş parmağınıda olursa, amcamı her gün anarım. Mezarlıkta olursa yılda bir ya giderim ya gidemem Fıkralar ve Hikayeler( TAŞ )...Devamını Oku »

EŞEK BOYAMA Kayseriye yeni gelen yabancı, ayakkabısını boyatırken boyacıya takılmış: - Siz Kayserililer eşeği boyayıp babanıza satarmışsınız. Nasıl yapılır bu ış? Boyacı, fırça sallamayı sürdürerek: - İşte demiş, eşeği böyle boyarız biz! Fıkralar ve Hikayeler(EŞEK BOYAMA)...Devamını Oku »

HİLE Samsun' da Recep Ağa adında bir adam bütün malını, ııııilkünü ve hayvaıılarını satarak buııların parasını altın liraya \ıovirip bir keseye doldurup İstanbul'a yerleşmek üzere gemiye hiner. Gemide oturduğu koltuğun tam karşısında maymunu olan ynşlı bir adam oturmaktadır. Gemi hareket edip epeyce bir yol aldıktan sonra Recep Ağa'nın uykusu gelir, uyumaya başlar. Bu esnada yaşlı adamın maymunu Recep Ağa'nın altın kesesini kapar ve kaçmaya Imşlar. Hemen uyanan Recep Ağa maymunu kovalamaya başlar. Maymun geminin mendireğinin tepesine çıkar ve elindeki altın kesesinin ağzını açıp bir altın lira Recep Ağa'nın kafasına bir altın lira da denize fırlatır ve devam eder, bir altın Recep Aga'ya bir altın denize... Altınlar denize atıldıkça çaresiz kalan Recep Ağa maymuna bağırır, çağıırır. Tabü maymun durdan ne anlar, atmaya devam ederken maymunun sahibi yaşlı adam da recep Ağa'ya yanaşarak kardeşim sen ne iş yaptın da bu kadar altını kazanmışsın" diye sorar. Recep Ağa cevap olarak sütçül...Devamını Oku »

KAZIK Kasabada ölü soyuculuğu yapan Şaban adında bir adam varmış. Şaban o gün ölen ölülerin gece mezarını açar, ölülerin ağzındaki altın dişleri kerpeten ile çeker ve ölüleri soyarmış. Nihayet ölü soyucusu Şaban günün birinde ölmüş. Şaban'ın askerden yeni gelen oğlu Veysel ise kasabada nereye gitse (kahveye, çarşıya, pazara gibi) ahali tarafından kötü karşılamyor ve bu ölü soyucusu Şaban'ın oğlu deyip babasına küfürler ediyorlarmış. Bu her yerde babasının aleyhinde olan ağır konuşmalar ve küfürler Veysel'i çok rahatsız ediyormuş ve ağrına gidiyormuş. Veysel düşünmüş, taşınmış ve babama küfredeıılere, ben öyle bir şey yapacağım ki bu insanlar babama rahmet okuyacaklar diye kendisi de ölü soyuculuğuna başlamış. Veysel babası gibi altın dişlerini soyduğu ölülerin bir de kıçlarına kazık çakmaya başlamış. Bunu gören ahali "Bu Veysel'in RAHMETLİK BABASı Şaban ölü soyarda ama kazık çakmazdı" diye Şaban'ı rahmetle anmışlar. Veysel de bu durumdan mutlu olmuş. ler Fıkralar ve Hikayeler(KAZIK) ...Devamını Oku »