Fıkralar

İBRİK Nasrettin Hoca'nın her gün tuvalette yıkandığı ve abdest nldığı ibriği uzun bir zaman sonra eskimiş, çürümüş ve dibi düşmüş. Hoca üzgün ve gözleri yaşlı otururken karısı hocayı görmüş ve; "Hocam bu halin nedir, neden bu kadar üzgünsün" demiş. Hoca da ibriğinin eskidiğini, çürüyüp dibinin delindiğini ve hıına üzüldüğünü anlatmış. Karısı; "Aman hoca dert ettiğin şeye bak, niye boşuna üzülüyorsun gider çarşıdan yenisini alırsın" demiş. Hoca ise "Almasına alırım hanım ama şimdi bir de o yeni Ibrik her tarafına görecek" demiş. Fıkralar ve Hikayeler ( İBRİK )...Devamını Oku »

TAKSİMAT Hoca dört arkadaşı dinledikten sonra "size bunları payedebilirim ama siz bunları kul taksimimi istersiniz?, yoksa hak taksimimi istersiniz?" diye sormuş. Hepsi birden "hak taksimi yap" demişler. Hoca küpteki altınları ortaya dökmüş, eline bir tas alıp altın doldurmuş adamn vermiş, tası doldurmuş ne düştüyse 2. adama vermiş, tekrar 3.defa tası altınlara daldırıp 3. adama ve 4. defada 4. adamı altınlan vermiş. Bu taksimata yine 4 arkadaş itiraz etmişler', "Hoca kimimize az düştü bu böyle olmadı" demişler. Hoca da cevap olarak; "Ben size en başından sordum, hak taksimi istediniz Allah'da taksim yaparken kimi İnsana az veriyor, kimisine çok veriyor, değil mi?.. Hangimiz bu duruma itirıu edebiliyoruz ki, siz şimdi bana haksızlık yaptığımı söylüyorsunuz" demiş. Fıkralar ve Hikayeler ( TAKSİMAT )...Devamını Oku »

40. GÜN Adamın birisi evlenmiş ve her gün evine eli kolu dolu olarak gelmiş. Karısı kocasım kapıda karşılayıp elindeki paketleri alır içeriye koyarımş. Adam 39 gün evine akşam dönerken eli kolu dolu paketlerle gelmiş ve gitmiş. 40. günün akşamı adam evine dönerken alışveriş yapmamış ve eli kolu boş olarak kapıdan girerken karısı yine karşılamaya çıkmış. Elinde paket göremeyince kocasının yüzüne bakmış ve; "Aaa bey senin bir gözün körmüş" demiş. Adam da cevap olarak; "Hanım benim gözüm 40 gün evvel de kördü yüzüme bakmıyordun ki göresin" demiş. Fıkralar ve Hikayeler ( KIRK GÜN )...Devamını Oku »

Padişahın devesi doğum yapar. Padişahın oyalanıp, eğlenmesini isteyen veziri; "Padişahım bu potike (Deve yavrusu) bir hoca tutup okuma, yazma öğretmeye ne dersiniz" der. Bu fIkir padişahm hoşuna gider ve potike okuma, yazma öğretecek hocanın bulunması için emir verir. Potike hoca bulmak için memleketin her tarafına ilan ettirir, tellal çağırttırır. Bu ilam duyan halk şaşırır ve, "Yahu hiç deve okuma yazma öğrenir mi?" derler. Bir adam çıkıp gelir ve "Deve yavrusuna okuma yazma öğreteceğim, beni padişahla görüştürün" der. Adamı padişah ile görüştürürler. Adam; "Önce deveyi göreyim sonra şartlarımızı konuşuruz" der ve bir kaç saat deve yavrusunun kulağına birşeyler söyleyince deve huylamr, kükrer. Yani adam güya deve ile konuşur. Daha sonra adam padişahm huzuruna çıkar. "Padişahım deve ile görüştüm, konuşup, anlaştım, deveniz okuma yazma öğrenecek" der. Ancak bu iş için bazı şartlarını var. Padişah "Nedir şartların" diye sorar. Deve öğretmeni saymaya başlar: "1- Ben deveye okumayı yazma...Devamını Oku »

KISMET Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed widerken yolda önüne bir sarhoş çıkar. Sarhoş peygamberimize; . "Size bir soru sorabilirmiyim?" der. • Horabilirsiniz cevabını alınca elindeki bir salkını üzümü gösterir ve, , "Bu üzüm bana kısmet mi? Yoksa kısmet değil mi?" der. Peygamberimiz sarhoşa bakar, kısmet dese üzümü yemeyip , atacağını, "Kısmet değil" dese ,yiyeceğini anlar. Cevap olarak sarhoşa dönüp; “Yersen kısmet, yemezsen kısmet değil" der. Fıkralar ve Hikayeler( KISMET )...Devamını Oku »