Bir çok kişi düşündüğünü sanır, oysa belki de en korktukları şey, gerçek anlamda düşünmeye başlamaktır.
Düşünmenin bir sanat ve öğrenilebilir bir iş olduğu gerçeği günümüz dünyasının öncü bireylerinin ve toplumlarının bilincinde oluşmaya başladı bile.
"Herşey düşünceden doğar" yasası, bizi Kuantum Düşünce Tekniği'nin diğer temel ilkelerinden de söz etmeye götürecektir doğal olarak. Bu ilkeler, Kuantum Düşünce Tekniği'nin üzerine oturduğu zemindir bir bakıma.
1- İNSAN ÇOK KATLI VE ÇOK BOYUTLU BİR VARLIKTIR
İnsan bilinci, çok katlı ve çok boyutlu bir yapı gösterir.
Günlük bilincimizden derinlere inildiğinde; Bilinçaltı, Öz Bilinç, Ortak Bilinç ve bütün bu katmanlann içinde yüzdüğü Evrensel Bilinç karşımıza çıkar.
Total İnsan, aym anda bütün bu katmanlann gücünü ifade eder.
Aynı anda hem eksiksiz, hem kusurlu, hem tek ve yalıtılmış,
hem çok ve bütünleşmiş bir alanı içine alır.
Total İnsan bu gerçeği bilen, bunu yaşayan, hem de bütün bilinç katmanlarını yerinde ve birbirleriyle uyumlu olarak kullanan insandır.
2- İNSAN ÖZ OLARAK MÜKEMMEL VE TAMDIR
İnsan kapasite ve öz olarak tam ve mükemmeldir. Her türlü yapıcı ve yaratıcı nitelik, bu özün içinde saklı biçimde bulunur.
Özgürlük ve saygıya dayalı uygun koşullar yaratıldığında, öz kendini belli etmeye ve bütün ihtişamıyla açılmaya başlar.
Bu yüzden kişisel değişimin ve gelişimin temel şartı, bu gerçeğin farkedilmesidir.
Özün potansiyelini açmayı hedeflemeyen bir yaklaşım, başarısız olmaya mahkûmdur.
3- HERŞEY DÜŞÜNCEDEN DOĞAR
Düşünce, kainatın ana maddesidir. Her bir gerçeklik, "Boşluğun Ana Rahmini" şekillendiren bir düşünceden oluşur.
Bu sebeple insan, kendi hayatım, bilerek ya da bilmeyerek yaydığı düşüncelerle şekillendirir.
Düşünce, çeşitli boyutlarda ifadesini bulur: Söz, İmge, Tavır ve Sembollerle.
İnsanın en büyük gücü de bunlardır.
4- OLAYLAR "BAŞIMIZA GELEN" DEĞİL
"YAPTIĞIMIZ" ŞEYLERDİR.
Bu açıdan bakıldığında, her olay bir mesaj niteliği taşır. Her mesaj da, bizi bize tanıtan bir enformasyon akışından başka bir şey değildir.
Olaylarla seçimlerimiz arasındaki ilişkiyi takip edebildiğimizde, her türlü sonucun, aslında bizim tarafımızdan yaratılmış bir seçime ve bir karara bağlı olduğunu görebiliriz.
5- YAŞAMIN ZEKÂSI, MÜKEMMEL FORMUMUZU ORTAYA ÇIKARMAYA SEVKEDİCİ BİR ENERJİ ÜRETİR
Herşey kendi mükemmelliğine ve tanrılığına, yani en üstün modeline doğru yol alır.
Yaşamın zekâsı tümüyle bu "gelişim emrinin" her türlü araçla açılımına yönlenmiş bir durumdadır ve bu çekim gücünün olağanüstü bir zekâsı vardır.
Bu zekâ "Mükemmellik Yolculuğu" için gücünü ne zaman, hangi araçlarla ve hangi dozda uygulayacağım çok iyi bilir ve bunu en iyi şekilde düzenler.
Hiçbir varlık bu çekimin dışında olamaz.
İnsan özgür iradesiyle bu çekimi geciktirebilir, hızlandırıp yavaşlatabilir, ama durduramaz.
Kısaca: "Kendi İçsel Modeline" ulaşmak, insanın kaçınılmaz kaderidir.
6- EVREN, İNSAN İÇİN BİR YARATICILIK VE OYUN ALANIDIR
Kuantum dalgalan, insana istediği oyunu oynayabileceği mükemmel bir malzeme sunar.
Kurallar ve zorunluluklar alanından, özgürlük boyutuna geçtikçe, insan dünyanın bir oyun alanı olduğunu keşfeder.
Düşünme, yaratma, yaşama ve sonra yeniden bir üst boyutta düşünme ve yaratma sarmalına girer. Bunun tersi ise, çıkmaz bir döngü içinde kendini tekrarlayıp durmaktır.
7- GELİŞİM, DAİRESEL BİR DÖNGÜ İZLER
VE SONSUZDUR
Tek ve en mükemmel sonuca ilerleyen doğrusal bir çizgi sadece bir "hayal"dir.
Oysa hayat, döngüsel dönemler izler.
Mevsimlerin birbiri arkasından gelişi gibi; doğum, gelişme, olgunluk ve ölüm dönemleri birbirlerini izler. Sonra tekrar doğum ve ölüm. Ve tekrar, ve tekrar. Her ilerleme, buluş ve atılım, biri yıkılırken diğerine temel olan çabalardır.
Her eylem ve her iş, o anda, o kişi için yapılabilecek en iyisi olandır. Ama en mükemmeli değil.
8- ENGELLER VE KÖTÜ GİBİ GÖZÜKEN OLAYLAR BİZİM YÜKSELMEMİZ İÇİN BİRER FIRSATTIR
Engeller, bizim daha yukarılara çıkmamız için karşımıza çıkan basamaklardır aslında. Gücümüzü ortaya çıkarmamıza yol açarlar.
Her zorluk ve engel, çözüm için düşünmek ve çareler aramak zorunda bırakır bizi.
Bize kötülük yapanlar, kendi gönlümüzdeki kirleri temizleyen yardımcılardır. Bu görüş açısından baktığımızda, onlar bizim düşmanımız değil, dostumuz olurlar.
Kötülük, bize tutulmuş olan bir aynadır. Bize güçsüzlüğümüz ve eksik yanlarımızla ilgili resimler sunar.
9- EVREN, FARKLI BOYUTTA BİRÇOK VARLIĞIN AYNI
ANDA GELİŞTİĞİ ORTAK BİR ETKİLEŞİM ALANIDIR
Biz, evrenler arası bir etkileşim alanının içindeyiz. Bir çok farklı boyuttaki varlık bizle birlikte kendi gelişim süreçlerini izliyorlar. Bizim Kuantum Alam'nda yarattığımız oluşumlar, aynı anda birçok paralel evrende etki yaratıyor ve karşı tepkiler alıyoruz.
Bu nedenle, sanki bizim kontrolümüzün dışında gibi gözüken olaylarda da, böylesine bir etki-tepki süreci işlemektedir.
kendini çelmeleyen
ADAM
Kendi kendini çelmeleyen bir adamı görünce, ona kahkalar-la güleriz. Oysa yaşam, zihinsel olarak kendini engelleyen insanların trajikomik öyküleriyle doludur.
İlk deneyimim şaşırtıcıydı. Ailecek görüştüğümüz bir çift vardı o sıralar. İkisi de biligisayar programcısı idiler. Ama adam işsizdi ve günleri iş aramakla geçiyordu. Yeni çocukları olmuştu ve onun için ekstra harcamalar yapmaları gerekiyordu. Sohbetlerimizin uzunca bir bölümü bu konuya aynlıyordu doğal olarak. O, iş görüşmelerinden, mülakatlardan kızgınlıkla söz ediyordu ve çoğunlukla anlatışlan şöyle noktalanıyordu: "Zaten bizim sektörde otuzbeş yaşını geçen birinin iş bulması imkânsızdır". Birdenbire onun nasıl kendi kendini çelmelediğini farket-tim. Hem iş bulmak için çabalıyordu, hem de iş bulamayacağını açıkça ifade ediyordu. Bu yargısı önce kendi bilinçaltını, sonra da Kuantum Alanı'nı bu biçimde kodlamış oluyordu.
İşle ilgili bu yargısının değişmesi için yeni bir kurgulama yapması gerekiyordu. Ancak o zaman istediği sonuca ulaşabilirdi.
Bir gün ona, bu konuda kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim ve farklı bir düşünme ve konuşma yöntemi önerdim.
Bana güvenmişti. Bir yerde de başka çaresi kalmamıştı. Onunla kısa bir çalışma yaptık. Bir kurgulama cümlesi düzenledik. Olumlama cümlesi "bir hafta içinde" gibi bir süre de belir-liyordu. Bir haftayı birkaç gün geçmişti ki, telefon açarak iş bulduğunu bildirdi sevinçle. Hatta artık şansının açılmış olduğunu düşünüyordu. Bir süpermarkete alışveriş için gittiklerinde bir hediye çeki kazanmışlardı. Ayrıca kendisine içi erzak dolu bir arabayı hediye etmişlerdi. Söylediğine göre ona verdiğim "dua" çok etkili olmuştu!
Artık şansının açıldığına inanıyordu.
Önce içimden güldüm bu sözü için. Daha sonra, Stanislav Grof un bir kitabında gördüğüm dua ile ilgili bir açıklama, başta duyunca gülümsediğim bu benzetmenin doğru olabileceğini düşündürttü bana. Evet, dua da bir tür koşullamaydı ve Kuantum Düşünce Tekniği'nin önemli bir kısmı, doğru sözcüklerle yeni bir program oluşturma esasına dayanıyordu.
DERLEYEN...EDİTÖR
İletişim:bilgi@Kesfetkendini.com