Yazar: admin 2012-04-05Kategori: Etkili İletişim3181 kere okundu Yorum yap
Güç sözcüğünün iki ayrı anlamı üzerinde durmanızı isteyeceğim: konuşma Gücü ya da mesajınızı karşı tarafa iletmek için ihtiyacınız olan güç miktarı ve diğer insanlar üzerindeki gücünüz ile bundan nasıl yararlanacağınız ya da nasıl istismar edebileceğiniz konusu.
Sesinizin Yüksekliği ve Tonlama
Monoton bir sesle söylenen sözler kısa zamanda kendileri de monoton hale gelir. Dinleyicinizin ilgisini sürekli kılmak istiyorsanız konuşmanız gölge ve aydınlık arasında gidip gelmelidir. Güvenli konuşma akıcı, inişli-çıkışlı, tok sesli olmalı, ses fazla zorlanmadan yeterince anlaşılır yükseklikte ve rahat bir şekilde kullanılmalıdır.
Ancak bazı durumlar vardır ki güvenli davranış tarzı günlük konuşmalar için önerilenden biraz daha fazla güç gerektirir. Küçük bir çocuğun elini çalışmakta olan bir mutfak robotunun içine sokmak üzere olduğunu gördüğünüzde sakin ve rahat bir tonda "Elini o robotun içine sokmamanı tercih ederdim." demeniz pek uygun olmaz. Güvenli mi evet, duruma uygun mu, hayır! Bazı durumlarda -örneğin birinin kişisel güvenliği tehlikede ise-daha güçlü bir konuşma biçimi gerekli olur.
Ancak iletişimin içeriği agresif olmak zorunda değildir. Yukarıdaki örnekte yüksek, tiz bir sesle "HAYIR" diye bağırıp çocuğu durdurmak ve ilgisini çekmek, sonra da yaptığının niçin tehlikeli olduğunu üzerine basa basa anlatmak uygun bir tepki olur. "DurîÇek elini aptal çocuk!" demek ise insanca ve anlaşılır bir tepki olmakla birlikte uygun bir davranış değildir. Yalnızca yaptığı hareketin eleştirilmesi gerekirken çocuk tümden "aptal" olarak nitelendirilmektedir. Sesin uygun yükseklikte ve tonlama ile kullanılması ancak karşı tarafı küçük düşürücü bir ifade içermemesi o kişiye belirli bir nedenli o şekilde konuştuğunuzu gösterir.
Sık yapılan bir başka hata da bir kuş tüyünün bile çözebileceği bir sorunun üstüne balyozla gitmektir. Bir başka deyişle gergin, yorgun, ya da sadece sinirli olduğumuz zamanlarda duruma hiç de uygun olmayan bir ses tonu ile konuşuruz.
Bir örnek verelim:Pazar günü gazetedeki ilginç bir makaleye gömülmüş durumdasınız. Eşiniz ise magazin ekine bakıyor ve dedikoduları yüksek sesle size okuyarak dikkatinizi bölüyor. Konsantrasyonunuz bozuluyor, sinirleniyorsunuz. Hiç bir şey söylemiyorsunuz, ama sonra cevap vermenizi gerektiren bir soru soruyor, örneğin "Kahve ister misin?" gibi ve siz patlıyorsunuz:"Hayır, istemiyorum! Daha yarım saat önce içtik. Bırak ta gazetemi okuyayım. "
Tepkinizin şiddeti aslında sizi daha önce bölmüş olmasına duyduğunuz kızgınlığı gösterir, kesinlikle haksız ve duruma uygun olmayan bir tepkidir (Kendinizdeki güvenli davranış eksikliğine de kızmış olabilirsiniz, çünkü daha önce "Bunları bana daha sonra okuyabilir misin? Bu makale biraz karışık ve konsantre olmam gerekiyor" gibi bir şeyler söylemeliydiniz).
Herkesin toplumsal ya da iş yaşamında uygun ses tonu ve konuşma gücü kullanma becerisi üzerinde çalışmasını gerektiren durumlar vardır. Örneğin birisinden güvenli, açık, uygun bir ses tonu ile bir istekte bulunduğunuz ve isteğiniz yerine getirilmediği zaman yapabileceğiniz iki şey vardır. uğraşmaktan vazgeçip durumu olduğu gibi kabul etmek ya da daha güçlü bir ses ile isteğinizi tekrarlamak. İkinci yolu tercih ederseniz ya mesajınızı daha etkin kılacak sözcükler kullanarak isteğinizi yeniden bir talimat biçiminde belirtebilir ve /veya ses tonunuzu yükselterek duygularınızı ortaya koyacak bir ses tonu ile konuşabilirsiniz, örneğin:
"Lütfen şu tezgahın üzerini toplar mısın? "
(İsteğiniz yerine getirilmiyor.)
"Lütfen tezgahın üzerini topla. "
(İsteğiniz yerine getirilmiyor)
"Tezgahın üzerini toplamanı \st\yan\m-hemen!"
Ricalar talimatlara, emirlere, isteğiniz yerine getirilmediğinde neler olacağını gösteren ifadelere dönüştüğünde iletişiminiz sözlü ve sözsüz olarak daha fazla yoğunluk kazanır. Ses tonu yükselir, konuşmanın gücü artar, duruşunuz ve yüz ifadeniz daha fazla güç sergiler.
Çalışma
Bu çalışma için bir meslektaşınızın ya da bir arkadaşınızın yapıcı eleştirilerde bulunacağına inandığınız birinin yardımına ihtiyacınız olacak.
Aşağıdaki durumları inceleyin. Rol oynama tekniğini kullanarak her birinde güvenli bir cümle ile olayı başlatın. Arkadaşınıza sizi dikkate almamasını ya da isteğinizi yerine getirmemek için gerekçeler bulmasını söyleyin. Sözlü ve sözsüz yoğunluğu arttırarak isteğinizde ısrar edin.
1. Bir iş arkadaşınızın kendinize ait hesap makinenizi kullandığını görüyorsunuz. Makineyi çekmecenizde tuttuğunuzdan, arkadaşınızın çekmecenizi karıştırmış olduğunu anlıyorsunuz. Bunun özel yaşamınızın ihlali olduğunu düşünüyor ve aynı hareketin tekrarlanmasını istemiyorsunuz.
2. TV'de bir belgesel izliyorsunuz. Eşiniz/ oğlunuz/ kızınız/ ev arkadaşınız kendi odasında yüksek sesle müzik dinliyor. TV'yi rahat izleyebilmeniz için müzik sesinin kısılması gerekiyor.
Yorum
Arkadaşınıza ilk cümlenizin güvenli bir ifade içerip içermediğini, daha sonraki konuşmalarınızın agresif davranışa dönüşmeden sözcük seçimi, ses tonu, ses yüksekliği ve yüz ifadesi açısından daha güçlü olup olmadığını sorun ve sizi yapıcı bir şekilde eleştirmesini isteyin.
Projeksiyon
Başka bazı durumlarda güçlü bir şekilde konuşmanız gerekebilir; ancak duyguların bu durumlarda önemi yoktur. Bir sunuş yapmak ya da büyük bir topluluğa hitap etmek durumunda iseniz bir başka yeteneğe daha sahip olmanız gerekir ki, bu projeksiyondur. Bu durumda sesiniz yüksek olmalı ancak bağırmamalısınız, tonlamanız da konuşmanızın gölge ve aydınlık arasında gidip gelmesini sağlamalıdır.
Bu noktada bir anekdot anlatmak istiyorum. TV haber spikerleri karşılarından geçen bir banttan haberleri okurken tonlamaya çok dikkat etmeleri gerekir çünkü okuma sırasında yanlış vurgulama yapmak çok kolaydır. Yerel bir haber ajansında polisin acil durum telefonlarını yanıtlamak için değişik yöntemler aradığı haberi şöyle verilmişti:
"Polis endişeli çünkü insanlar acil telefonlarına yanıt alamıyorlar."
"İnsanlar" sözcüğünün vurgulanması sanki bitkilerin, hayvanların ya da uzaylı yaratıkların polisle temas kurmakta bir sorunları yokmuş ta yalnızca insanlar bunu başaramıyor-muş gibi bir izlenim doğuruyor. Siz, sunuşlarını kağıttan okuyarak yapanlar, dikkat!
Pozisyon ve Statü
Güç, hiç bir şey söylemeye gerek kalmadan da somut ve gözle görülür olabilir. Daha önce kısaca davranışlarımızın ve giyim tarzımızın başkalarının bizi nasıl algıladığı üzerindeki etkilerini görmüştük. Başkalarını selamlama şeklimiz, el sıkışımız (ve kimin önce elini uzattığı), kişiler arasındaki fiziksel uzaklık, yüz yüze duruş şekli, dik açı oluşturacak şekilde ya da yanyana odaların yeri, mobilya seçimi hepsi statü ve güç göstergeleridirler, kendinizde ve diğer insanlardaki pasif, agresif ya da güvenli davranışların oluşumunu etkilerler.
Şu senaryoya bakalım:Bill ve John ofis koridorunda karşılaşırlar:
"Johni Asırlardır seni görmedim, işler nasıl? "
El sıkışırlar. Bili sağ elini uzatır, sol elini John'un omzuna koyar.
"İşler iyi......"
John biraz yeni projesinden söz eder.
"Seninle konuşmak çok güzel John, bir gün yine golf oynayalım."
Bili konuşmaya son verir ve arkasını dönerek gider.
Bu iki kişiden hangisi şirketin genel müdürü, hangisi şirketle iş yapmak isteyen, o gün ziyarete gelmiş bir üreticidir?
Bu senaryoda her ikisi de olabilir. Kişilerin karakterlerine bağlı olabilir, belki biri diğerinden daha hareketli ve sosyal bir insandır. Ancak Bill'in kendi evinde, kendi ülkesinde bir genel müdür ve John'un da o gün ziyarete gelmiş, şirketle iş yapmak isteyen bir üretici olma ihtimali daha fazladır. İp uçları şunlardır: önce kim elini uzatıyor, kim diğerine dokunuyor, kim arkasını dönerek konuşmanın sona erdiğini gösteriyor. Ustaca gerçekleştirilen bu sözsüz iletişim ilişkilerin oluşmasına yardım eder-burada egemenliğin kimde olduğunu göstermektedir (burası benim ülkem, sen benden bir şey istiyorsun, ben senden değil).
Benzer şekilde insanlar arasında normal kabul edilen sosyal mesafenin nasıl kullanıldığına bağlı olarak güçten yararlanılabilir veya güç istismar edilebilir. Güvenli bir kişi karşısındakinin kişisel alanına girmez. Hepimiz birisinin bize fazla yakın durduğu, bu nedenle kendimizi tehdit altında hissettiğimiz ve geri çekilmek istediğimiz durumlar yaşamışızdır.
Ben ufak tefek bir insanım-"kendini dikey tehdit altında hissetmenin doğru bir deyim olduğuna inanıyorum. Başkaları tepemden bakarken güvenli davranmak bana zor geliyor. Bu durumda dengeyi tekrar sağlamanın yolu oturmak ve diğer kişiye de oturmasını söylemektir. Hala karşımdakinden küçük olsam da aynı yükseklikteki koltuklarda otururken güvenli davranabilmek çok daha kolay oluyor. Karşımdaki otururken ben ayakta durursam ben egemen duruma geçerim ve teorik olarak daha güçlü olurum (Karşımdaki oturmak için eğilirse ben tekrar ayağa kalkarım ve tabii benim için en iyisi bu olur.)
Gördüğünüz gibi sözsüz iletişim yöntemleri ile güç kullanmak (veya gücü istismar etmek) işe yarayabilir, ancak güvenli bir insan her zaman taraflar arasında eşit iletişim fırsatı yaratacak bir ortam hazırlamaya çaba gösterir.
Çalışma
Aşağıdaki senaryoları inceleyin. Her senaryoda hangi şıkkın güvenli bir iletişim atmosferi yaratabileceğini söyleyin. Hepsinin iyi ve kötü yönlerini dikkate alın.
1. (a) Geleneksel sınıf düzeninde bir eğitim odası hazırlanmış. Sandalyeler arka arkaya sıralanmış. Eğitimcinin masası ve ayaklı tahta en önde.
C(b) Eğitim odasında sandalyeler daire şeklinde dizilmiş, eğitimcinin masası ile kağıt tahta da bu dairenin bir par-
(c) Eğitim odasında sandalyeler 'U' düzeninde sıralanmış, eğitimcinin masası ve ayaklı tahta 'U' nun açık uçları arasında.
2. (a) Patronun odasına çağrıldınız. Kendisi masasının arkasında koltuğunda oturuyor, sizi de masanın kenarında kendisi ile dik açı oluşturacak şekilde ve aynı yükseklikte bir koltuğa oturtuyor.
Patronun odasına çağrıldınız. Siz odaya girince koltuğundan kalkıyor ve odanın bir köşesindeki oturma grubuna doğru yürüyor, her ikinizin de bu koltuklara oturacağınız belli oluyor.
Kişisel Güveni Geliştirmek
(c) Patronun odasına çağrıldınız. Kendisi koltuğunda oturuyor, size de masasına çok yakın, daha alçak ve tam karşısında bulunan koltuğu gösteriyor.
3. (a) Görüşme yapacak ekip arkalarını pencereye dönmüş olarak geniş bir masanın arkasında oturuyor. Siz, yani mülakata giren de onlardan biraz uzakta odanın ortasındaki bir koltuğa oturtuluyorsunuz.
Görüşme yapacak ekip yay şeklinde dizilmiş rahat koltuklarda oturuyor. Pencere sol taraflarında. Size de karşılarında benzer bir koltuk gösteriyorlar, aranızda yalnızca bir sehpa var.
Yorumlar
Eğer grubunuz için bir eğitim yapmanız istenirse şunu bilin ki odanın düzeni önemlidir, çünkü olayın atmosferini belirler.
Senaryo 1 (a) da sınıf düzeni sizinle grubunuz arasında bir engel-dolayısıyla bir uzaklık-yaratacaktır. Bu düzen fikir alışverişi ve iletişimde eşitlik açısından uygun değildir. Eğer grubun büyüklüğü nedeniyle sıralar halinde oturulması gerekiyorsa siz masanızın arkasından çıkın-biliyorum orada emniyettesiniz, buna rağmen çıkın-böylece "siz ve onlar" havasını dağıtın. Masanızın önünde bir sandalyeye oturduğunuzda, ayakta durduğunuzda, masaya yaslandığınızda, odada gezindiğinizde ne gibi etkiler uyandıracağınızı düşünün. En güvenli davranış hangisi? Niçin diğerleri güvenli gözükmüyor?
İkinci şekil ise katılımın desteklendiği bir toplantı için idealdir, tüm katılanların eşit olduğu Kral Arthur'un yuvarlak masasına benzer. Herkes birbiri ile göz teması kurabilir. Herkes için aynı tip ve yükseklikte sandalye kullanmanın önemini unutmayın. Temelde kim daha yüksekte ise onun güç sahibi olduğuna ilişkin sözsüz mesajlar alınır.
Üçüncü şekil şimdilerde en çok kullanılan eğitim düzenidir, göz teması kolaydır ve eğitimci de grubun içinde faaliyetlerini sürdürür. Faaliyet derken eğitimcinin ayaklı tahtayı, tepegözü ve diğer görsel malzemeyi kullanmasını ve grup tartışmalarına katılmasını kastediyorum.
İkinci senaryo da üç seçenek içermektedir. Dik açı oluşturacak şekilde oturmak normal, rahat bir pozisyondur ve bir çok İngiliz bunu tercih eder. Diğer kültürlerde rahat bir iletişim için farklı pozisyonlar tercih edilir. Koltuklar aynı tip ve yükseklikte olduğu sürece tarafların güvenli bir diyalog sürdürmesi kolaydır, ayrıca masa üzerindeki belgelere bakmaları da mümkün olur.
İletişimin eşitler arasında sürmesi isteniyorsa ikinci seçenek en uygun pozisyondur.
Üçüncü seçenek sadece çatışmaya yol açar. En iyi ihtimalle patronun egemenliğini ve sizin de ona tabi olduğunuzu gösterir! Bu durumda yüz yüze iletişim agresif ve zıtlaşan tutumlar içerir. Koltukların yeri ve yüksekliği sizin kendinizi rahatsız hissetmeniz ve baştan dezavantajlı durumda olmanız için düzenlenmiştir. İlginçtir ki bu fazla yakın ve yüz yüze iletişim şekli duygusal bakımdan birbirine yakın iki insan arasında gerçekleştiğinde agresif tutumlar bir yana, tam tersi davranışları doğurur. Birbirine yakın iki insanın restorandan yanyana veya dik açı oluşturacak şekilde değil karşı karşıya oturmaları değişmez bir gerçektir.
Üçüncü senaryo "görüşme" hepimizin bir şekilde bildiği bir durumdur^ İlk örnek kesinlikle mülakata giren kişiyi rahatsız eder. Mülakat ekibinin kendilerini koruyacak bir masaları vardır, oysa mülakata giren kişi tümüyle açıktadır, titreyen dizlerini arkasına saklayabileceği küçücük bir masası bile yoktur!
Işık kaynağının önünde duran insanlara bir süre baktıktan sonra şekiller bulanıklaşır-hatta kaybolur-ve tüm görüntüler gerçek dışı, pırıltılı bir etki yaratmaya başlar. Bu durumu sizin de yaşadığınızdan eminim, onun için ne demek istediğimi anlayın lütfen! Odanın ortasında tek başınıza, sırtınız bilinmeyen bir boşluğa dönük oturmak da ürkütücüdür. O yüzden eğer bir mülakat yapıyorsanız ve güvenli bir iletişim kurmak amacıyla karşınızdaki insanın da rahat etmesini istiyorsanız yukarıda saydıklarımızın hepsinden kaçınmalısınız.
İkinci örnekte ise rahat bir ortam yaratılarak mülakata giren kişinin de diğerleri ile eşit düzeyde ekibe katılması sağlanmaktadır. Pencereden gelen ışık kimseyi rahatsız etmemektedir. Sehpa iletişimi engellemeyecek kadar alçak, ancak uygun bir fiziksel uzaklık ta sağlıyor (hiç masa olmayan küçük bir odada kendinizi pek rahat hissedemezsiniz. )Sehpa ayrıca üzerine kağıtların konabileceği bir araçtır. Birinci örnekteki gibi düz bir sıra halinde oturmak yerine mülakat ekibi de yay şeklinde oturarak aralarında göz temasını ve rahat iletişimi sağlamaktalar.
Bu bölümün amacı fiziksel uzaklığı, koltukların yerleşimini, mobilyaları ve diğer araçları kendi amaçlarınız için kullanmanızı önermek değil, daha çok sözsüz iletişimin bu boyutunun güvenli mesajlar iletebilmeniz açısından önemini vurgulamaktır. Denklemin bir parçasını yanlış kurarsanız etkinliğiniz zedelenir.
DERLEYEN...EDİTÖR
İletişim:[email protected]