Aile İçi İletişim

Aile İçi İletişim

Aile içi iletişimin önemi... İletişim engelleri... Anne baba 12 iletişim engelini kullanınca... Dinleme becerileri... Sorun çözme becerileri...
   Her zaman bilinen bir söz vardır: "Eğitim ailede başlar." Gerçekten de, aile içinde çocuğa gerekli becerileri kazandırmaya çalışırız. Ama ne kadarını ve nasıl? Zaten önemli olan da "nasıl"
Aile iletişim becerilerini kullanmazsa, çocuk da bu becerileri kullanamaz. Aslında hayatta her şey başarı değildir. Önemli olan çocuğun içinde bulunduğu sorusunun cevabıdır. Her aile başarılı çocuklar yetiştirmek ister. Bunun için çocuklarına mümkün olduğunca iyi bir gelecek
sağlamaya çalışır. Onları iyi okullarda okutmak ister, bunun için varını yoğunu ortaya koyar, tüm özverisini çocuğuna yönlendirir. Ancak yadsınan bir konu vardır ki, o da çocuğun nasıl sağlıklı bir kişilik geliştireceğidir.   Çocuk aileyi yansıtır Aile içindeki bireylerin kişilik yapısı çocuğun kişiliğini şekillendirir. Yani aile iletişim becerilerini kullanmazsa, çocuk da bu becerileri kullanamaz. Dolayısıyla çocuk hem ailede hem de sosyal çevrede sürekli çatışma içine girer. O halde aile çocuğa nasıl eğitim vermeli, çocukta nasıl sağlıklı bir kişilik oluşturabilmelidir?
   Elbette ki her anne baba çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ister. Çocuğuna iyi niyetle yaklaşmaya çalışır. Ama burada ailenin vereceği iyi bir eğitim, çocuğuyla kurduğu sağlıklı iletişim becerilerini kullanmasına bağlıdır. Çocukla bu sağlıklı iletişimi kurabilmek için önce onu tanımak ve onun temel gereksinimlerine saygı duymak gerekir. Aile bir ilişkiler sistemidir.
   Aile demekle neyi kastediyoruz? Aile, soyut anlamda kişilerarası ilişkileri içeren belli kuralları olan bir düzendir. Aile sistemi dediğimiz zaman aile içindeki bireylerin birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarını düzenleyen kuralların tümünü kastederiz.  Babası  alkolik olan bir kız (babasıyla bu yüzden ciddî sorunlar yaşamış olsa bile) alkolik bir adamla evlenebilir; annesinden ilgi ve sevgi görmemiş, yalıtılmış bir erkek ise (yıllarca annesinin bu tutumundan ötürü rahatsızlık duymuş olsa bile) annesi gibi duygusal yönden soğuk bir kadınla evlenebilir. Aile içindeki roller böylece kuşaktan kuşağa geçerek kendi kendini yineleyebilir.
   Etkili iletişimin temelinde bireyin kendisini tanıması, kendi değerlerinin ve tutumlarının farkında olması ve kendine güven yatar. İyi bir iletişimci ipuçlarını anında görür (jestler, mimikler, beden duruşu...) ve onları gerçekçi olarak değerlendirir. Ama hepimizin zaman zaman takıldığı birtakım iletişim engelleri de yok değildir. Şimdi bu iletişim engellerine kısaca bir göz atalım:
İletişim Engelleri
1. Emir vermek, yönlendirmek: Bu iletiler kişinin duygularının önemsiz olduğu mesajını verir. Kişi, diğer tarafın istediğini yapma zorunluluğu hisseder.
 2.    Uyarmak, gözdağı vermek; Bu iletiler de emir verme ve yönlendirmeye benzer; ancak kişinin vereceği yanıtın karşılığı olacak tümceleri de içerir. Kişinin isteklerine saygı duyulmadığı mesajını
verir. Bu durum kişide öfke ve düşmanlık yaratır.
3. Ahlak dersi vermek: Bu tür ilişkilerde otoritenin ve zorunlulukların gücü kişiye karşı kullanılır. "Yapmalısın, etmelisin" mesajlarını iletir ve bireyi karşı koymaya zorlar.
4. öğüt vermek ve çözüm önerileri getirmek: Kişinin, sorunlarını kendi kendisine çözecek yeteneğinin olmadığına inanıldığını gösterir.
5. Öğretme, nutuk çekme, mantıklı düşünceler önerme: Bu durum aile içinde o anda herhangi bir sorun yokken çocuklar tarafından kabul edilebilir ancak, sorun anında bu durum kabul edilmez ve daha fazla çatışmaya neden olur. Mantıklı düşünceler önerme çocuğun mantıksız ve bilgisiz olduğuna dair mesaj iletir.
6. Yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşüncede olmamak: Bu iletiler çocuk üzerinde diğerlerinden daha fazla olumsuz etki yapar. Bu değerlendirmeler çocuğun benlik saygısını düşürür. Çocuklar hakkındaki olumsuz değerlendirmeler çocuğun kendisini değersiz, yetersiz görmesine neden olur.
7.    övmek, aynı düşüncede olmak, olumlu değerlendirmeler yapmak: Genel inanç olarak bu durumun çocuğa zarar vereceği hiç
düşünülmez. Oysa çocuğun öz imgesine uymayan değerlendirmelerin yapılması çocukta kızgınlık yaratır. Çocuklar bu iletileri, anne babanın kendilerini yönlendirmek ve istedikleri şekilde davranmalarını sağlamak için başvurdukları bir kurnazlık olarak yorumlarlar. "Siz böyle söyleyince sanki ben daha çok mu çalışacağım?" şeklinde düşünürler. Başkalarının yanında yapılan övgü
çocuğu utandırır. Ayrıca, aşırı övgü sonucunda çocuk buna alışır
ve övülme gereksinimi duymaya başlar.
8. Ad takmak, alay etmek: Çocuğun benlik saygısı üzerinde olumsuz etki yapar.
9. Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak: Bu durum çocuğun konuşmasını, kendi duygularını ifade etmesini engeller.
10. Yersiz güven vermek ve avutmak: Anne babalar çocuklarının duygularını tam olarak anlamadıklarında ortaya çıkar. Böyle bir durumda sorun hiç yokmuş gibi algılanıp avutma eğilimine gidilir. "Üzülme, yarın her şey düzelecek, kendini daha iyi hissedeceksin" gibi mesajların verilmesi çocuğa önemsenmediği hissini verir.
11. Soru sormak, sınamak, sorgulamak: Çocuk sorgulanıyor hissine kapıldığında bu durum onda güvensizlik, kuşku oluşturur.
12. Sözünden dönmek, oyalamak, alay etmek, şakacı davranmak, konuyu saptırmak: Böyle iletiler yüzünden çocuk anne babasının onunla ilgilenmediğini, duygularına saygı göstermediğini; belki de kendisini dışladığını, dikkate almadığını düşünür. Çocuklar sorunlarını dile getirdiklerinde çok ciddîdirler. Şaka ve espriyle karşılık almak onları incitebilir ve itilmişlik, kenara atılmışlık duygusu verebilir.
DERLEYEN...EMRE ŞEN (KESFETKENDİNİ EDİTÖRÜ)
İletişim:[email protected]


Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık