Zeka(DÂHİLİĞİN BEDELİ DELİLİK Mİ?)

Zeka(DÂHİLİĞİN BEDELİ DELİLİK Mİ?)

Dâhîlik, özel kabiliyetler, üstün zekâ gibi özelliklerle "delilik" arasında bağ var mı?
Birçok büyük sanatçının hayat süreleri içinde zaman zaman çılgınlığa kapılması ve bu dönemlerin sonunda "şaheserler" üretmesi dikkat çekici... Bu durum psikologlara "Acaba dehayı delilikler mi meydana getiriyor?" sorusunu sorduruyor.
Vincent Van Gogh, Georgia O'Keeffe, Charles Mingus, Robert Schumman gibi şöhretlerin de içinde yer aldığı birçok dahî ressamın ve bestecinin ruh sağlığı bozuk...
Klinik tedavi uzmanları, dahî ressam Vincent Van Gogh'un tıbbî ve psikiyatrik problemlerini onun ölümünden sonra incelemeye aldılar. Van Gogh'a sara, şizofreni, yüksükotu ve absent zehirlenmesi, manik-depresif psikoz, akut aralıklı porfıria ve meniere hastalığı gibi pekçok hastalık yakıştırıldı. Fakat uzmanlar onun hastalığının belirtilerini, seyrini ve ailesinin psikiyatrik tarihini detaylı incelediklerinde manik-depresif bir hastalık geçirdiği sonucuna vardılar. Van Gogh, bir oto-portresini, geçirdiği depresyon sırasında kendi kulağını kestikten sonra yapmıştı.
20. yüzyılın en önemli yazarlarından Ezra Pound, son yıllarında çalışma odasına kapanmış ve sadece Oscar Kokoschka'yla görüşmüştü. Çılgın dahînin cenazesine, küstürmediği çok az insan toplanmıştı. Dostlarından İspanyol Jaime Ferran, sanatçının nasıl sıradışı bir hayatı seçtiğini, sevenlerine mezarı başında uzun uzun anlatmıştı.
Tekrarlayan yıpratıcı depresyonlar ve hipomanik nöbetler yaşayan Alfred Lord Tennyson, ailesindeki "lekeli kan"ın ya da deliliğin kendine geçeceğinden korkuyordu. Babası, dedesi, büyükbabalarının ikisi, 7 erkek kardeşinin 5'i delilik, melankoli, kontrol altına alınamayan öfke veya bugün manik-depresif olarak bilinen hastalıktan geçirmişti. Kardeşi Edward, manik yorgunluktan ölmeden 60 yıl önce akıl hastanesine yatırılmıştı. Alfred'in iki oğlundan biri olan Lionel Tennyson, tıpkı üç torunundan biri gibi çok canlı bir ruh hali içindeydi.
Meşhur bestekâr Robert Schumman'ın ruhî durumuyla üretkenliği arasında bağlantı vardı. Hipomanikken son derece üretken olan Schumman, depresyondayken üretkenliğinin en kötü dönemini yaşamıştı. Bestekârın ana-babası da klinik depresyon geçirmiş; birinci dereceden iki akrabası intihar etmişti. Kendisi de iki defa intihar teşebbüsünde bulundu ve akıl hastanesinde öldü. Oğullarından biri de 30 yıldan fazla bir süre akıl hastanesinde kaldı.
Amerika'nın güney eyaletlerini anlatan eserleriyle meşhur Tennessee Williams, son yıllanın akıl hastanesinde geçirmişti.
Araştırmaların ortaya koyduğu gerçek şu: Büyük yazarların, sanatçıların, bestecilerin ve bunların birinci dereceden akrabalarının ruhî bozukluk gösterme ve intihar etme oranlan genel nüfusunkinden daha fazla... Tarihteki ilk sanatçı ve yazarlar üzerinde yapılan biyografik çalışmalar bunlardaki intihar, depresyon ve manik-depresyon oranlarının yüksek olduğunu gösterdi. Bu çalışmalara göre aralarındaki intihar oranı genel nüfusun 18 katı, depresyon oranı 10 katı, manik-depresyon oranıysa 15-20 katıydı. 15-20. yüzyılın soyut-ekspersyonist sanatçıları üzerinde yapılan bir çalışma da, bunların yansının depresif ya da manik-depresif bir hastalık geçirdiklerini ortaya koydu.
1992'de Kentucky Üniversitesi'nden Arnold M. Ludwig, bâzısı ruhî tedavi görmüş 1000 meşhur 20. yüzyıl yazan ve sanatçısı üzerinde yaptığı geniş çaplı biyografik araştırmayı yayınladı.
Sonuçlar, sanatçı ve yazarlarda görülen psikoz, intihar teşebbüsü ve ruhî bozukluklann normal nüfusunkine oranla 2-3 kat daha fazla olduğunu gösteriyordu.
Bu örnekteki şâirlerin büyük kısmı çoğunlukla manik, psikotik ve hastane tedavisi görmüş kişilerdi. İntihar etme oranlanysa genel nüfusunkine oranla 10 kat daha fazlaydı.
Müslüman sanatçılardan bu tür örneklerin bulunmaması da ayrıca dikkat çekici... İslâmiyet'in intihan yasaklayıp "büyük günah"lardan sayması, Müslümanlık'taki kaza ve kader inancı ve "hiç ölmeyecek-miş gibi dünyaya, yann ölecekmiş gibi âhirete çalışmak" gibi uhrevî özellikler, Müslüman sanatçılann daha dengeli bir hayat yaşamalan sonucunu doğuruyor.
Batılı örnekler üzerinde yapılan ve sonuçlan birbirine yakın çıkan bütün bu çalışmalar, keşif kabiliyetleri yüksek insanların genel nüfusa oranla daha fazla büyük ruhî bozukluk geçirdiklerini doğruluyor. Peki, psikiyatrik bir hastalık keşif kabiliyetine nasıl bir katkıda bulunuyor?
Evvelâ hipomaninin genel özellikleri, orijinal düşünceye büyük katkı sağlıyor. Hastalığın bu dönemindeki teşhis şöyle: "Keskinleşmiş ve normalin dışında orijinal düşünme ve üretkenliğin artması."
Toplanan delillere göre de, hipomaniyle beraber görülen kavrama stilleri, düşüncelerin sıklaşmasına ve akıcılığa sebep oluyor.
Hipomanik hastaların konuşmaları incelendiğinde bunların kafiyeli konuştukları, bir cümlede aynı sesi tekrarlamak gibi ses oyunlarına diğer insanlardan daha çok başvurdukları görülüyor. Özel durumla ilgili kelimeleri de kontrol grubuna oranla 3 kat daha fazla kullanıyorlar.
Özel çalışmalardan ortaya çıkan sonuca göre de, eşanlamlı kelimeleri normalden daha hızlı bir şekilde bulup söyleyebiliyorlar.
Buna göre düşüncenin kalitesi ve çokluğu hipomani sırasında gelişiyor. Bu hız artışı hafif bir hızlanmadan psikotik tutarsızlığa kadar değişebiliyor. Zihin faaliyetlerindeki bu kaliteli artışa neyin sebep oldu-ğuysa henüz bilinmiyor. Bununla beraber kavramayla ilgili bu değişiklik, eşsiz fikirlerin ve bağlantıların ortaya çıkmasını sağlayabiliyor.
Manik-depresif hastalıkları olup orijinal düşünceleri yüksek bu insanlar, birkaç saatlik uykuyla yetinebiliyorlar. Böylece yoğun çalışmak için konsantre olabiliyor, cesur ve fazla hareketli tavırlar sergiliyor, çeşitli ve derin duyguları yaşama kabiliyetine sahip oluyorlar.
Ayrıca manik-depresiflerin mizacı çabuk ve güçlü tepkiler veren hassas bir sistem... Bu sistem dünyaya duygu, kavrayış, zekâ, davranış ve enerji değişiklikleriyle cevap veriyor.
Herşeye rağmen, yâni orijinal düşünce üretmeye katkı sağladığı söylense bile hasta için acı verici ve yıpratıcı bir hastalık olan manik-depresyon ve depresyonla mücadele etmek gerekiyor.
ne dediler?
Akıllı bir kimse, düşmanından da akıl öğrenmeyi ihmal etmez.
Beydeba
Akıllı adam hem kitapları, hem de doğrudan doğruya hayatı okur.
Lin Yutang
Akıllı insan düşündüklerinin hepsini söylemez ama söylediklerini düşünerek söyler. Aristo
Aptal görünmeye cesaret etmek büyük hir akıllılıktır. Andre Gide
Taktikler... Tavırlar...incelikler... Sırlar...

DERLEYEN...EMRE ŞEN (KESFETKENDİNİ EDİTÖRÜ)
İletişim:[email protected]

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık