Seni hatırlarım güz yağmurlarında hoyrat türkümsün yankılanan dağlarda birden yokluğun gelir aklıma seni sensiz yaşarım dökülen yapraklarda.
Bu söylediğim söz de senin anlayacağın derecededir. Ben, doğru anlayan kişilerin hasretiyle ölüyorum. Mevlana Celaleddin-i Rumi
Yanında duruyorum. Kıvrılmış, kollarını etrafına sarmış. Beni işaret ediyor. Işık tarafından lanetlenmiştim. Geliyordum onun üzerinden. Gökyüzünden koparılmış bir sesle konuştu. Dedi ki: buraya yürü bir parça gölge ile seni kollarımla saracağım.
Sitemler ediyorsanız sarılıp nostaljiye, Gök yüzünde yalnız gezen yıldızlar diye. El ele, göz göze dolaşılamıyorsa, Aradığınız kişiye şuan da ulaşılamıyorsa. Mutlu bir yaşamı boşladıysanız, Acıyla dost olmaya başladıysanız, Artık sevgilinizden
Şimdi daha iyi anlıyorum ki, nefes almak değilmiş,yaşamak ateşlerde yanmak gibi birşey severken bile sensiz olmak
Yokluğunla mum misali erirken bile, Suya hasret toprak gibi beklerim seni. Çünkü dünüm sendin bu günüm sen, Ve yarınımda yalnız sen olacaksın.
İnanın bana,o zaman aşklar ömür boyu sürerdi. Bir kız, camdan el salladı mı, havalara uçardık. Bir gülücük, kaçamak bir bakış, bir merhaba. Uzaktan sevmek diye bir şey vardı. Yoksulduk. Canımıza yapışan, kemiğimizi çürüten fukaralığın üstüne kat
Gidersen çıplak ayak gezerim can kırıklarımda, Sen beni anmazsan geçmez ki hıçkırıklarımda. Açlığımda mis kokar dumanı üstünde sensizliğimin, Yağmurda toprak , baharda çiçek kokarsın. Sensizliği olursun sarhoşluğumun her gece, Sebebim olursun
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü işte ellerimde al, diyebilseydim anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.
O gecenin karanlığında, güneşin ışığında, suyun damlasında, selin coşkusunda kimi yanımdasın kimi rüyamda ama hep aklımdasın sakın unutma......
Seni "sevmeyi" özledim. Seni "özlemeyi" sevmedim. Ceyhun YILMAZ
Vedalar; gözleri ile sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar. Mevlana Celaleddin-i Rumi
Aşk bekleyebilmektir; Yusufun kuyuyu, Yakubun Yusufu beklemesi gibi.
Bır ısım var unutamadıgım.bır çıçek var koparamadığım.bır hayal varkuramadığım.bırde sen varsın özleyıpte ulaşamadığım...
Bir gülün peşinde koşanlar çiğnedikleri kır çiçeklerinin farkına varmazlar...
Gittiğin günden beri tenimde faili meçhul parmak izleri. Asılı bıraktın hayatın ortasında, tek dayanağım paslı bir çivi.
İncir Reçeli (2011)
Resmine baktıkça ağlasada gözlerim, Ağlamak içinde olsa gözlerini özlerim.
- Of, eski sevgilimi hatırladım ya! + Hangisini? - Ya işte onu hatırlayamadım. Kaybedenler Kulübü (2011)
Her sabah erkenden kalkıp Seni seviyorum... Ceyhun YILMAZ
Kavuşmak mı?.. Belki.. Daha ölmedim! Necip Fazıl KISAKÜREK
Aşk tek kişilik bir tiyatro dur aslında. Başrolü seven'in oynadığı, sevgisini sergilediği oyunun eleştirmen ve seyircisinin sevilen olduğu trajikomik bir tiyatro oyunu. Çünkü birinci şahıs yani sevenin tek derdi vardır o da özlemek, ama
Ey yalnızlık! Herkesin koynuna girip çıkarsın da, bir tek benimle mi düzenli bir ilişkin var?
Severek ayrılmak çok zor. Onun hayatta olduğunu bilmek insanın içini rahatlatır bir yerlerde mutlu olduğunu düşünürsün. Peki ya sonsuzluğa uğurlamışşın onu nasıl ne zaman kavuşaçağını bilmeden beklemek ne kadar zor biliyor musunuz?
Denizin özlemle yağmuru nasıl bekledğini hiç duydunuz mu? O zaman ben size anlatayım, beyaz bir sayfa açtım yeniden yazmaya başladım. Hayatı ve içinde senin olmadığın yerde sürdürüyorum.
Yaşadığım her an seni özlemeye itiyor beni ağır geliyor yokluğun beklediğimsin, özlediğimsin, özlemimsin..
Hatırlamak gönül dağındaki gül kadar güzel ise , unutulmak hüzün dağındaki diken kadar acıdır.
Kim değerli olduysa yüreğimde, o hep uzak oldu benden. Yani bilmenizi isterim ki hiçbir değeriniz yok gözümde ve yüreğimde! Benden uzak olmayın özlüyorum...
Sevgilerin en güzeli seni sevmek, Özlemlerin en güzeli seni özlemek.
Umutlarımızı neden hep rüzgara bırakırız, Bize geri getirmesi için mi. Sevdiğimiz yanımızda yokken, Neden hep bir tarafımız onu arar. Neden hep gizlice ağlarız ki. Adı ayrılık olan bu filmi, Neden herkes izlemek zorundadırki.
Son nefeste yine adını anacağım, sevgin ve özleminle ümitsiz yanacağım, yalandan sevdim desen inan ki kanacağım, yüzüne bir bak yeter ben öptüm sanacağım.
Ne gerek var kafiyeli konuşmaya? Özledim işte okadar!
Ne kadar uzak olursan ol bana, Gölgen kadar yakınım sana.
Ne kadar da özledim ellerini. Onlar beni çok iyi tanırdı. Dokun bana. Elveda demek için. Sadece bir kez.
Girl on the Bridge (1999)
"Yolculukların sonunda aşıklar buluşur" demiş Shakespeare. Olağanüstü bir düşünce.
Şafak kaçta askerim ekmegim aşım helalim sen nöbette beklerken ben yolunu gözlerim hasretin zor memedim
Yarınlar umudumdu benim bugünlere düşmandım, yarınımdım sen benim bugünüm olamazdın, yarınlar hiç gelmedi, ben hep bu günlerde kaldım
Özleminle bir kor büyür tenim içinde... Ben hüzün ülkesinde değilim, Hüzün ülkesi benim içimde...
İstemedim sıradanlığın gri ezikliğiyle renklenen bir sevdayı, Özeldi özel kalmalıydı. Özlemeliydim hep seni, istemeliydin hep beni. Ben seni kavuşmak için değil, kavuşmayı özlemek için sevdim.
Özlemiştim seni, yanımda yoktun, Yine sol yanıma saplanan oktun, Görüyormusun beni, günaha soktun, Affet beni seni,senle aldattım.
Ölümden korkan namerttir Son bir defa göreydim seni
Sözlerim kafi değil has sesine, ferasetine... Alıştı şu yüreğim hasretine, esaretine.
Hasret, hıçkırıklara boğulmuş bir süküt!
Günaydın kalbimin sahibi günaydın aşkların en tatlısı sevgilerin en görkemlisi günaydın soğuk kış gecelerimin ateşi seni çok ama çok seviyorum
Kader beyaz kağıta sütle yazılmış yazı, elindeyse sıyır beyazdan beyazı. Tanrımdan umuyorum ki seni kaderime yazmış olsun...
Sana olan sevgim bedenimdeki kanlarin hepsi bedenimi terk edince ve sana olan sevgim ben ölünce bitecektir!!!
Bu aksam yine sensizlik düştü ıcıme, bu aksam gozlerın dogdu yuregıme,cekılmez oldu hasretın bedenıme,agladım anılara sessızce bu aksam olmek ıstedım yıne habersızce...