Yazar: admin 2012-04-05Kategori: Psikoloji1885 kere okundu Yorum yap
GENÇLİK NE DEMEK? -Beğenilen ve İstenilen Dönemdir Gençlik-
Genç, yaşadığı çağdan bilinçli olmasa da memnundur. Daha iyi maddî imkanlara, daha elverişli bir sosyal düzeye ulaşmak ister; ama o düzeye ulaşmış ileri yaştaki kişilerin çağında olmayı genellikle pek istemez. Yaşlıları, onların düşünce ve tutumlarını çoğunlukla beğenmez. Sevgi ve saygı duydukları olur, bazı yönlerini takdir de eder; ama en çok beğendiği yine kendidir. Hoş, gençliğine dönmek istemeyen yaşlı var mıdır hiç? Bu da tek başına kanıtlar gençliğin değerini…
Gençlik, yetişkinin hiç bırakmak istemediği, kaybettiğini pek zor kabullendiği, kabullendikten sonra da anılarında yaşatıp zaman zaman döndüğü bir evredir. Çocuğun gözünde ise gençlik ulaşılacak bir hedeftir. Yemeğe karşı isteksizlik gösteren çocukların; "Ye, yoksa büyüyemezsin” diye korkutulmaları bu eğilimin belirgin olarak görülmesindendir. Çocuğun günlük konuşmalarında bu gaye göze sıkça çarpar.
Ancak dikkat edilirse büyümek, onlar için yalnızca genç olmak demektir. Güçlü, yeterli, yapmak istediklerini yapabilen... Asla daha ileriki yaşlar değil?
Gençlik devresine adımını atanlar, güçsüzlük ve bağımlılık demek olan çocukluğa dönmeyi akıllarından hiç geçirmezler. Çoğunlukla, yeni yeni tecrübelere atılmaktan, güçlerini ve yeteneklerini tanımaktan, duygu ve heyecanlarım yaşamaktan hoşnutturlar. Düşler, hayaller kurarlar. Arada düş kırıklıkları olsa da, önlerinde bu düş ve hayalleri gerçekleştirebilmek için zamanları vardır. Genellikle kendilerinin, önlerine çıkacak imkanları başkalarından daha iyi değerlendireceklerine, yaşamlarının temellerini daha güçlü kurup üzerinde daha dengeli ve mutlu bir yapı oluşturacaklarına inanırlar.
Yetişkinler arasında genel kanı, gençlerin kaygısız, tasasız, her türlü sorumluluk ve sorundan uzak oldukları yolundadır.
Oysa gençlik bir bunalım çağıdır. Gençliğin bir bunalım çağı olduğunu söylemek, gençlikle ilgili olarak yukarıda değinilen özelliklerle bir çelişki gibi görülüyor. Gençlik büyük imkanlar çağıdır demiştik. Bu doğru! Genç, bedeninde ve karaşında çok büyük bir saklı güce sahiptir. Büyük istekler ve emeller besler. Gönlü hep yükseklerde kanat çırpar, aşağılara bakmaz hiç. Eğlenmeye, gezmeye, giyinmeye, karşı cinse büyük eğilim hisseder. Ve bütün bu isteklerin doyumunu güçlü bir içtepiyle arzular.
Genç, kendini büyük güçlerle donanmış hissetmektedir; ama karşısında iki büyük engel vardır. Bu engellerden biri, bizzat kendidir. Diğeriyse içinde yaşadığı toplum... Sınırsız ve sayısız istekleri arasında gayelerine ulaşabilmek için genç önce kendi duygu ve istemlerini denetleyebilmeli, kendini aşabilmeli, sonra toplumdaki yerini alabilmek için toplumla çelişkilerini giderebilmeli, ilişkilerini yola sokabilmelidir.
Ancak genç, insana ve dünyaya ilişkin değerleri daha henüz tanımaktadır. Bu keşifler onun için şaşırtıcıdır. Özellikle kendinde oluşan değişikliklerin nedenini ve manasını araştırır. Dünyaya, topluma ve en çok da kendine büyük ilgi duyar. Böylece o bizzat kendi kendine problem olur.
Genç, bu dönemde kendinde yeni bir ben keşfeder. Biyolojik yapısını ve bedenini tanır, içtepilerini öğrenir Cinsel uyanışına şahit olur. Beninin bilmediği, tanımadığı yönlerini görür. Kendini inceler. Buradan, içinden gelen, kendilerini gerçekleştirmek için baskı yapan yaşama güdülerini, cinsel içtepilerini ve genellikle bunların karşısında yer alan içindeki sosyal ahlakı, üst beni fark eder. Günah ve suç duygularının benliğine yaptığı baskıyla içtepilerinin baskısı arasında sıkışıp kalır. Tüm eğilim ve duygularını vicdan merceği altında inceler. Kusurlarının görülmemesi için iç dünyasını muhafaza eder. Bu, doğal sınırları içinde kaldığında sorun oluşturmaz. Aşırı boyutlara vardığındaysa genç kendini çevresinden soyutlar, içine kapanır.
Bu çağdaki kişi, bir yandan içinde bulunduğu yaşın gereklerini yerine getirmek, kazandığı yeteneklerini kullanmak, yeni tanıdığı nazları, ulaştığı sınırlı özgürlüğü doyasıya tatmak ister. Diğer taraftan; düşlediği geleceğe ulaşmak, amaçladığı hedefleri gerçekleştirmek için kendi kendini kısıtlamak zorunluluğunu duyar. Gezmek, eğlenmek, karşı cinsle birlikte olmak istemektedir; ama istediği sosyal düzeye tırmanması için, seçtiği öğrenim dalında ilerlemesi; toplumun onayım alması için içtepilerine ters düşen kurallara uyması gerekmektedir. İşte bu çelişki gençlik bunalımının sebeplerinden biridir.
Bir de, gencin karşısında yerleşik bir düzen vardır. Bu düzende; örf, adet ve gelenekler, yasalar, yasaklar, kurallar, ahlak ve değer yargıları, tutumlar yer alır. Gençten, bu sınırların çerçevesi içinde davranması istenir ve beklenir. Böylece genç, amaç ve emellerini gönlünce yapamadığını görür. Düşündüklerinin, yapmak istediklerinin kısıtlandığını hisseder.
Hâlbuki o, artık kendi kendini yönetmek, kendi sorumluluğunu taşımak, kararlarında özgür olmak, kişiliğini kabul ettirmek ister. Çevresi, özellikle aile büyükleri ona hala çocuk demekte, kendi denetim ve gözetimlerinden çıkması halinde yanılgılar yaşayabileceğini düşünmektedir. Bu evrede genç yetkinlik ve kişiliğini onaylatmak için çevresiyle savaşa girer. Gencin çevresiyle giriştiği bu çatışma, bunalımının bir diğer kaynağını oluşturur.
-ALINTI-
(kız, cinsellik, psikoloji, cinsel, bayan, kızlar, aşk, ergenlik, genç, kız nasıl tavlanır)redirect
website why do married men cheat
viagra steroid cartoons
us viagra viagra with mastercard
women who love to cheat
read read