Kendini Tanımak

Kendini Tanımak

Neden doğrudan soramayız?

İnsanı tanımak bir sanattır. Sosyal bir varlık olarak hepimiz kendi çerçevemizden bu sanatı icra etmek zorundayız.
İnsan zihni çatışmalardan, incinmekten, güvensizlikten, korkulardan, pişmanlıklardan, kızgınlıklardan kurtulmak için çok karmaşık ve dolambaçlı yollar benimser ve geliştirir. İstediklerimizin arzularımızın yanı sıra günlük hayatın basit konularında bile çoğu zaman bu karmaşık iletişim ve hedefe varma sürecini yaşarız.
Hatta küçük şeylerde bile insanlara doğrudan yaklaşmaktan kaçınırız. Kaçındıklarımız birinci dereceden yakınlarımız, annemiz, babamız, eşimiz kardeşimiz, yakın bir arkadaşımız, bir meslektaşımız veya bir astımız yada üstümüz olabilir.
Doğrudan soramamamızın en temel nedenlerinden biri ret edilme riskidir eğer red edilirsek bize doğrudan sorduğumuz soruya hayır cevabını alırsak bilinç altımız ve öğrendiğimiz toplumsal kurallar bunu dünyanın sonu gibi algılamamızı sağlar. Ama direk sormadığınız sorunun ret cevabı olmaz dolayısı ile sizinde red edilme riskiniz söz konusu değildir. Sonra ortaya sorulmuş bir soruya hayır cevabı veren birazda zor duruma düşer neden üstüne alıyorsun ki dene bilir ben sana demedim ki dene bilir. Vb. nedenlerden dolayı insanlar bu korkularıyla yüz yüze gelmezler. Örneğin küçük bir çocuk bile bu dolaylı yolun daha az zarar verdiğini kısa sürede öğrenir ve uygular. Bu nedenle “canım dondurma istiyor alır mısınız?”  yerine “şöyle bir dondurma olsaydı ne iyi olurdu değil mi?” diye sorar. Sizden dondurma istememiştir red edemezsiniz red ediyorsanız neden üstünüze alındınız ki o sadece hayalini kuruyordu. Örneğin bir parktan geçiyorsunuz oh be anneciğim ne güzel mısır koktu değil mi? Mısır istemez sadece kokusunu duyar tabii tanıdığınız hiçbir anne baba çocuğun duyduğu kokunun tatına bakmasına engel olacak kadar gaddar değildirler. Yada ders çalışıyor ah biraz ara vere bilseydim en sevdiğim dizi başlamak üzere. Vereyim değil vere bilseydim. Çocuklarımızın kurduğu bu çümlelere dikkat ediyormuyuz. Ne büyük inçelikler içeren iletişim mesajları var. Yetişkinlerde aynı yolu izliyorlar daha doğrusu çocuklar yetişkinlerden öğreniyor ve onların yolunu onlara karşı kullanıyorlar.hayatım şimdi mis gibi bir çorba olsaydı. Ah biri  beni dinlendirse. Bugün geç gelebilsem. Yerime bakacak biri olsa tatile gideceğim ama. Annem hasta işi nasıl bırakıp giderim bilmiyorum. Vb günde yüzlerce diyalok yaşıyoruz ve çocuklarımız bunlara şait oluyorlar. Tabidir ki kısa sürede öğrenip bize karşı kullanıyorlar. Bilinç düzeyinde olmasa bile bilinçaltı düzeyde çevremizdeki insanlardan taleplerimiz oluyor ve bu taleplere “karşı konulduğunda” gerçekleştirmek için uyguladığımız ve geliştirdiğimiz bir çok strateji vardır.

Bunlardan biri baskıdır. Karşımızdakini fikir değiştirmeye zorlarız. Bu baskı kendi içinde bazı şekiller bürüne biliyor örneğin konudan vaz geçilip çatışılan kişinin direk kişiliğine saldırıya dönüşe biliyor. Senden adam olmayacağını biliyordum. İnsanları dilemedim nankörsün işte. Yada o anki bir olay olarak değil de geniş zamanda değerlendirilip “sen zaten hep böyleydin” gibi bir saldırı olabiliyor. Bencilsin beni anlamıyorsun vb. yaklaşımlarla baskı oluşturacak her türlü unsuru kullana biliyor. Sadece kendini düşünmekle suçlana biliyor. Buda insanların düşmek istemedikleri karınlarının yumuşak olduğu bir durumdur. İnsanlar bu yöntemleri bilerek yada bilmeyerek sonuç getirdiğini bilinç dışı aklıyla deneyimlemiş ve işe yaradığını gördüklerinden kullanıyorlar. Bu baskılar bazı ilişkilerde ap açık tehtite dönüşe biliyor. Yapmazsan ben ne yapacağımı biliyorum. Yine ret edilmeye verilen cevapların insan dünyasında yarattığı tehtidi ve bu tehtide verilen cevabın altında yatan korkuyu, acizliği savrulan tehtitle rahatlıkla anlaya bilirsiniz. Gercekten yapacağı bir şeyler vardır karşıdakinede bu zarar veriyordur ama bu tamamen tehtit edenin korkularından kırılma, üzülme sıkıntıya girme istememesinden kaynaklanır. Nice tahlillerde birlikte olma dileğiyle.

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık