Empati Nedir? ‘‘Ben olsaydım şu meydana getirdiğini yapmazdım, ben olsam
bu ilişkiyi çoktan bitirmiştim, ben olsaydım kesin şunu söylerdim…’’ Bu
cümlelerin hepsi kişiseldir.
Kimse siz değil…
Empati kurabilmek ilişkilerin sağlıklı bir halde sürebilmesi
için fazlaca önemlidir. İkili ilişkilerde ‘‘Ben olsaydım…’’ ile başlamış olan
cümlelerden kaçınmak gerekir.
Herkesin vakalara ve kişilere yükledikleri anlamlar farklı
olduğundan sizin daha rahat bir şekilde atabileceğiniz o adım, karşı taraf için
zor olabilir. Bunun tam tersi de geçerlidir.
Herkesin sahip olduğu güçler değişiktir. Siz ‘‘Ben
olsaydım…’’ diye başlamış olan bir cümle kurduğunuzda, karşınızdaki kişiye
‘‘Yapamadığın şey çok kolay, sadece sen yapamıyorsun’’ mesajı geçer. Ve bu karşınızdakine, daha da güçsüz hissetmesi ve yargılanmak
dışında bir şey hissettirmez.
Hiç kimse bir diğer kişiyle aynı durumda olması imkânsız.
Karşınızdaki kişiyle bire bir benzer bir olayı yaşamış, bu olayı çok iyi
tanıyor dahi olsanız, sizin sonuçla başa çıkma üslubunuz ve olaya karşı
duruşunuz farklı olacaktır. Bir olay hepimiz için farklı anlamlar ihtiva eder
ve neticeleri göğüslemek hepimiz için farklı zorluktadır.
Empati, dünyayı karşınızdaki bireyin gözden görebilmektir.
‘‘Ben senin yerinde olsam bunu yapmazdım’’, ‘‘Bence işin şu demek oluyor ki
bu’’ demek empati değildir. Bu, olan durumu kendi şartlarınızda
değerlendirmeniz durumudur. Yani sizin bakış açınızdır. Bu cümleler karşı
tarafa anlaşıldığını değil, aksine hiç mi hiç anlaşılmadığını hatta
yargılandığını hissettirir.
Buna benzer şekilde iyi niyetle meydana getirilen,
karşımızdaki kişiyi ‘‘teselli etme’’ durumu da bizler bilincinde olmadan
negatif neticelere neden olabilir.
‘‘o denli büyütülecek, dert edilecek mevzu değil canım bu…’’
‘‘Olur bu şekilde şeyler, geçer, aldırma sen ona…’’
Bu cümlelerin hepsinin kişiye ulaştırdığı bildiri :
‘‘Üzülmenin gereği yok, mevzu önemli değil’’ şeklindedir.
Bunun kişide bıraktığı hissiyat da ‘‘Anlaşılmıyorum’’dur.
Konu sizin gözünüzden bakınca küçük ve önemsiz görünebilir, hatta mevzu
hakkaten çok küçük bile olabilir, sadece fert bunu dert edindiğine nazaran onun
için büyük ve anlamlıdır.
Empati, karşı tarafın koşulları, durumu, hisleri
değerlendirilerek onun bakış açısından duruma bakabilme durumudur ki bu çok
derin bir anlayış gerektirir.
Empati Örnekleri
İki kardeş çiftçilik yapıyorlarmış ve hayatlarını mutlu
şekilde devam ediyorlarmış. İkisinin de mahsullerini koydukları ambar ayrı
imiş. Bu kardeşler o kadar yardımsever o kadar merhametli ve iyi niyetliymiş. Birbirlerine
çok iyi davranır, hiç saygısızlık yapmazlarmış. Bir sorunları olduklarında hep
birbirlerine danışıp sorunları çözmeye çalışırlarmış.
Bu kardeşler yazın harmanı kaldırıp mahsulleri ambarlarına
koymuşlar. Büyük kardeş küçüğüne yardım etmek istemiş, sadece bu yardımı
kardeşinin haberi yokken yapmak istemiş. Derken “Kardeşim bekâr onun evlenmesi
lazım. Evlilik için para lazım. Onun benden daha çok paraya ihtiyacı var. Ben
ona yardım etmeliyim” diye düşünmüş. Bunun neticesinde her gece kendi
ambarından kardeşinin ambarına bir küp buğday götürüp döküyormuş. Kendince de
çok rahat oluyormuş gizli iyiliğinden dolayı.
Minik kardeş de abisi hakkında “Abim evli, yengem ve
çocukları var. Abimin benden daha çok paraya ihtiyacı var. Onun masrafı benden
daha çok olur. Diye düşünüyormuş. Ben abime yardım etmeliyim” diye düşünmüş. O da her gece
gizlice abisinin ambarına bir küp buğday götürüp döküyormuş. İçindeki refah ve
mutluluk kendisini rahatlatıyormuş.
Kardeşlerin birilerine iyilik yaparken birbirlerinden hiç
haberi yokmuş.
Günler iki kardeşin birbirlerine gizli yardımı ile geçip
giderken, bir gece birbirlerinin ambarına buğday taşırken karşılaşmışlar. Bu
durumda ikisi de şaşırmış ve sevinç gözyaşı dökmüşler.
Hikâyemizde aslına bakarsak bir birey hakkında ne düşünürsek
ona benzer duyguları da karşıdaki kişinin düşündüğü anlatılmaktadır. Kendimizi
başkasının yerine koyarak insanoğlu daha iyi anlayabiliriz. Toplumsal
çatışmalarımızın empati kanalıyla aniden çözülmesi mümkündür.
Başka bir hikâye ile devam edelim.
Bigün öğretmen sınıfta iki öğrenciyi masasına çağırmış.
Öğrencileri masada karşılıklı oturtmuş, ortalarına bir nesne koymuş. Sonrasında
öğrencilerden bu eşyanın rengini söylemelerini istemiş. Öğrencilerden biri, bu
nesnenin beyaz olduğunu diğeri de bu nesnenin siyah bulunduğunu ısrarla
söylemişler. Nesneye beyaz diyen öğrenciye nazaran siyah demek nasıl mantıksız
ise, siyah diyene nazaran de beyaz demek o denli mantıksız bir durummuş.
Öğretmen bu şartta öğrencilerin anlaşmasını istemiş, ancak
öğrenciler söyledikleri rengin geçerli bulunduğunu söylemişler.
Öğretmen bu etkinlikte öğrencilere bir ders verme hedefindeymiş.
Derken öğretmen masanın ortasındaki eşyayı kaldırarak iki öğrenciye de
göstermiş. Öğrenciler hayret etmişler. Çünkü ortadaki nesnenin bir yüzü siyah
iken öteki yüzü de beyazmış. Öğrenciler birazcık da utanarak almışlar
derslerini.
Bazen olaylar bizim bakmış olduğumuz pencereden göründüğü
benzer biçimde olmayabilir. Olaylara başkasının gözüyle de bakmak
gerekmektedir. Asla bir durum da ısrarla benim dediğim kesinlikle doğrudur
dememeli, bir de farklı gözle değerlendirmeliyiz.
Başka bir örnek;
bulunmuş olduğumuz ilçede bir konferans vardı. Her okuldan
bir öğretmenin gitmesi gerekiyordu. Müdür yardımcısı da benimle bir arkadaşa
teklif etti. İkimizden birisi gidecekti. Diğer arkadaş “ne olursa olsun sen
git” dedi. Ben de düşünmeden olur dedim. O gün il dışına gideceğimden dolayı
benim konferansa gitmemem gerekiyordu. Seminere gidersem vakittin de yola
çıkamayacaktım. Bütün planlarım bozulacaktı. Ancak ben bunu sonradan fark
ettim. Teklifi kabul ettiğim için pişman oldum. Okulumuzdaki öteki arkadaşlar
da benim seyahat yapacağımı bildiğinden “keşke sen değil de öteki arkadaş
gitseydi” dediler.
O gün öğle vakti bir velinin evine ziyarete gitmiştik. Bir
anda arkadaşı arayıp “lütfen sen git konferansa benim işim var” dedimse de
kabul ettiremedim. İçimden o kadar kızdım ki anlatamam. Hatta arkadaşlar da çok
kızmıştı. Yardım etse iyi olurdu diye düşünmüşlerdi. Fakat neticede yardım
etmedi. Başka bir biçim bulmak gerekiyordu. Sağ olsun başka bir arkadaş kabul
etti ve konferansa gitmeye karar verdi. Ben de o arkadaşa teşekkür ettim. Ben
gitmekten kurtulmuştum fakat arkadaşa karşı içimdeki kızgınlık bitmemişti. “Bu
meydana getirdiğin insanlık değil” demiştim içimden.
Veli ziyareti bitip okula erişince seminer teklifimi kabul
etmeyen arkadaş “bana çok kızdınız değil mi” dedi. Ben de “çoğumuz çok kızdık,
yardım etsen ölür müydün, ben yola çıkacağım” dedim. Teklifi neden kabul
etmediğimi hiç düşündünüz mü dedi. Ben de “hayır düşünmedim” deyince, “cebimde
dolmuşa verecek hiç para bile yoktu ve kimseden de istemek istemedim” dedi. Ben
aniden donmuştum. Utancımdan ne diyeceğimi bilemedim. Nasıl oldu da böyle bir
şeyi düşünemedim diye kendi kendime kızdım. Ek olarak kimseye de söyleyemedim
bu durumu.
Herkesin durumu her süre aynı olmayabilirdi. Kimi zaman
cebimizde 500 lira olabilir fakat bazen hiç para olmayabilir. Bu konum gayet
doğaldı. Aynı vaziyet benim de başıma gelebilirdi.
Bu şekilde bir durumda empati yapmamanın sonucu olarak bir
başkası hakkında yanlış bir fikir ortaya çıkıyor. Olumsuz düşünceler yerine
insanlara pozitif yönde yaklaşmamız gerektiğini acı bir halde bir kere daha
anladım. Tekrar bu şekilde bir durumla karşılaşır isem daha anlayışlı olmaya
çalışacağım.
Kişilere karşı daha anlayışlı olabilmek, kendimizi onların
yerine koyabilmek, onları anlayabilmek ümidiyle…
DERLEYEN:DR.PİST