Evlilik Ve Kariyer
Belli bir kariyere ulaştıktan sonra evlilik neden
korkutuyor? İşte cevabı ve yapmanız gerekenler. Erkeklerin kariyer, kadınların
ise güvence sağlayacak iş sahibi olduklarında evlilik hayallerini
erteledikleri, ideal yaş geçince de fazla seçici davrandıkları için eş bulmakta
zorlandıkları belirtildi. Geçmişte soyun devamı, çocuk sahibi olma, cinsel
ihtiyaçları giderme, maddi ve manevi güvence gibi nedenlere bağlı olarak
gerekli görülen evliliğe bakışın günümüzde değişti. Gençlik dönemini 28 yaşına
kadar çıkardığını ve artık Türkiye’de de geçmişte olduğu gibi 18 yaşına kadar
evlenmeyen kızlara “evde kaldı” gözüyle bakılmadı.
Ekonomik ve eğitim düzeyinin
yükselmesinin yanı sıra kadınların çalışma hayatına girerek yaşamsal güvenceye
kavuşması, erkeklerin de kariyer sahibi olmalarının evliliği ertelemektedir.
Kırsal kesimde kadınlar aileden gördükleri baskı, ekonomik sıkıntılar ya da
yaşam koşullarının onları mutlu etmemesi arayışa ve en kısa yoldan evliliğe
yönlendiriyor. Ancak, büyük kentlerde hem erkekler hem de özellikle çalışma
yaşamında olan kadınlarda evliliğe karar verme yaşı artıyor.
Erken yaşta evliliklerin, çiftlerin kişilik gelişiminin
benzer dönemlerden geçmesine, böylelikle birbirine uymada daha esnek, karşılıklı
beklentileri yerine getirirken daha toleranslı ve uyumlu olmalarını sağladı.
İlerleyen yaşlarda ise hem kadınların hem de erkeklerin daha seçici
davranıyorlar. Kişi artık ten, saç ve göz renginden fiziksel görüntüsüne,
karakteri, aile yapısı ve çevresini kadar birçok konuyu dikkate alıyor. Bu da
evlilik zamanının geçmesine neden oluyor. Halk arasında söylendiği gibi (armuda
saplı, üzüme çöplü) diyor. Kişiliğin gelişmesi, zamanın ilerlemesi ile bireyler
daha seçici hale geliyor. Kafalarında oluşturdukları eş hayalini gerçek yaşamda
bulamayanlar bile arayışı sürdürmekte ısrar edince geç kaldığının farkına
varmıyor. Ayrıca, ideal evlilik yaşı geçtiğinde, kişinin doğacak çocuklarıyla
kuşak çatışması daha yoğun oluyor ve iletişim zorlaşıyor.
Geç kalınan evliliklerde, kişinin yaşam koşullarının
değişecek olması, özgürlüğün kısıtlanması gibi gerekçelerin ön plana çıkıyor.
İlerleyen yaşta daha kalıplaşmış bir yaşam ve düşünce şekli karşımıza
çıkmaktadır. Yeni bir insanı tanımak, ona güvenmek daha çok zorlaşmıştır. Emek
ve zaman istemektedir. Kişinin buna gücü ve isteği kalmamıştır. Evliliğin
insanın yaşamını yönlendiren önemli bir karar, hatta hayatın dönüm noktası
olduğuna dikkati çekerek, “Burada önemli olan bireylerin farklı düşüncelerin
etkisinde kalmadan tamamen kendi istekleriyle karar vermeleridir. Evlilik
konusunda ne aceleci ne de fazla karamsar ve geç kalınmamaya özen gösterilmesi,
duygusal ve fiziksel etkileşimin mutlaka olması gerektiğini belirten Subaşı,
“İyi bir ilişki insanın yaşamını güzelleştirir, yanlış evlilik ise tam tersi
etki yapar” uyarısında bulundu
Derleyen : DR PİST