İletişim Nedir? İletişimin Özü
Hayatımda şefkat istiyorum, diğer insanlarla aramda karşılıklı ve yürekten gelen vermeye dayanan bir akış. -Marshall B.Rosenberg
Şefkatle alıp vermekten zevk almanın doğamızdan geldiğine inandığım için, yaşamımın büyük bir bölümünde iki soru kafamı kurcalayıp durdu. Ne oluyor da şefkatli yapımızdan kopuyoruz, parlıyor ve şiddete yöneliyoruz? Ve nasıl oluyor da bazı insanlar en kışkırtıcı koşullarda bile doğalarındaki şefkati korumayı becerebiliyor?
Bu sorulara takılmam çocukluk yıllanma rastlar. 1943 yazında Michigan Detroit'e taşınmıştık. Geldiğimizin ikinci haftasıydı. Yakınımızdaki parkta yaşanan küçük bir olay giderek bir ırk savaşma dönüşmüş ve izleyen birkaç günde kırktan fazla kişi ölmüştü. Evimiz bu kargaşanın merkezinde kaldığından üç gün boyunca evde hapis kalmışlık.
Irk ayaklanması bitip okul başladığında, insanın isminin de derisinin rengi kadar tehlikeli olabileceğini öğrendim. Öğretmen yoklama yaparken adımı okuduğunda iki çocuk bana ters ters bakmış, burunlarından soluyarak "Sen o çıfıtlardan mısın?" diye sormuşlardı. Bu kelimeyi daha önce hiç duymamıştım; bazı insanların Yahudilerin adım anmamak ve onları aşağılamak için Yahudilerden söz ederken "çıfıtlar" dediğini bilmiyordum. Okul çıkışında bu iki çocuk beni bekliyordu. Beni yere yıkıp tekme tokat bir güzel patakladılar.
Şefkadi kalabilme yeteneğimizi etkileyen faktörleri incelerken, birdenbire dilin ve kullandığımız kelimelerin yaşamsal önemini fark ettim. O andan itibaren, bizi yürekten vermeye yönlendiren, doğal şefkatimizin serpilmesine fırsat vererek kendimizle ve birbirimizle bağlantı kurmamızı sağlayan belirli bir iletişim (konuşma ve dinleme) yaklaşımı tanımlamaya çalıştım. Bu yaklaşıma "Şiddetsiz iletişim" diyorum. Burada şiddetsiz kelimesini Gandi'nin kullandığı anlamda - yüreğimizdeki şiddet dindiği zaman, doğal şefkatimize kavuştuğumuz durumu anlatmak için - kullandığımı belirtmek isterim. Konuşmamızın şiddet içermediğim sanırken ağzımızdan çıkan kelimelerin çoğunlukla karşımızdakini ya da kendimizi yaraladığım göz ardı etmemek gerekir. Burada tanımlamaya çalıştığım iletişim süreci bazı topluluklarda "Şefkadi iletişim" olarak da bilinir. Bu yazının içinde " İletişim nedir?" sözü kullanılmıştır.
İletişim: İnsanı yürekten vermeye yönelten bir iletişim yolu.
Dikkati Odaklamanın Bir Yolu
İletişim, en ağır koşullarda bile insan olarak kalabilme yeteneğimizi güçlendiren dil ve iletişim becerileri temeli üzerine kurulmuştur. Yeni hiçbir şey içermez;
İletişim içinde bütünleştirilen tüm öğeler asırlardır bilinen şeylerdir. Niyetimiz, kendimize zaten bildiğimiz bir şeyi, insanların nasıl birbirleriyle ilişki kurmak üzere yaratıldıklarım, hatırlatmak ve bu bilginin somut tezahürü olan bir hayat sürdürmeye yardımcı olmaktır.
İletişim kendimizi ifade etme ve başkalarım işitme tarzımızı yeniden şekillendirmemiz yolunda bir kılavuzdur. Sözcüklerimiz, alışkanlık sonucu ağzımızdan dökülen tepkisel laflar yerine, ne algıladığımızın, ne hissettiğimizin ve ne istediğimizin farkında olduğumuzu gösteren bilinçli ifadeler olur. Kendimizi açıklık ve dürüstlükle ifade ederken, aynı zamanda karşımızdakine de saygılı ve duygudaş bir dikkat yöneltmemizi sağlar. Her türlü ilişkide kendimizin ve karşımızdakinin derindeki ihtiyaçların işiler hale geliriz. Şiddetsiz iletişim bizi iyi bir gözlemci olma, etkilendiğimiz davranışları ve koşulları tanıma konusunda eğitir. Belirli bir durumda somut olarak ne istediğimizi tanımlamayı ve bunu karşımızdakine aktarmayı öğreniriz. Basit fakat güçlü dönüştürücü etkisi olan bir formdur.
İletişim, bir yargılama veya eleştiri ile karşılaştığımızda, alışageldiğimiz savunma, kaçma ya da saldırma tarzlarınin yerine geçerken, kendimizi, karşımızdakileri, karşılıklı niyetleri ve ilişkileri yeni bir ışıkla algılarız. Direnme, savunma ya da şiddetli tepki verme en aza indirilmiştir. Görüntüye göre bir sonuç çıkarıp yargılama yerine, ne gözlediğimize, ne hissettiğimize ve ihtiyaçlarımıza odaklandığımızda kendi şefkatimizin derinliklerim keşfedebiliriz. Kendimizi ve karşımızdakini derin dinlemeyi öne çıkarması nedeniyle iletişim, saygıyı, nezaketi ve duygudaşlığı besler, karşılıklı olarak yürekten bir şeyler verebilme arzusu uyandırır. Kendimizin ve karşımızdakilerin daha derinlerdeki ihtiyaçlarım işitmek için İletişim kullandığımızda ilişkileri yeni bir ışıkla algılarız. Kısaca "bir iletişim süreci" ya da "bir şefkat dili" olarak tanımlasam da Şiddetsiz iletişim bir dil veya süreçten çok daha fazlasıdır. Daha derin düzeyde Şiddetsiz iletişim, dikkatimizin aradığımızı bulabileceğimiz yerlere odaklanmasını sağlayan sürekli bir uyarıcıdır.
Bilinen hikayedir. Adamın biri bir sokak lambasının altında yere eğilmiş bir şeyler arıyormuş. Yanından geçen bir polis ne yaptığım sormuş. "Arabamın anahtarlarım arıyorum" demiş adam. "Burada düşürdüğünden emin misin?" diye sormuş polis. 'Yok, şu ara sokakta düşürdüm!" Polisin şaşkın bakışlarım görünce açıklama gereği duymuş. "Ama orası çok karanlık, burası daha aydınlık."
Kültürel şartlanmam sonucu dikkatimi istediklerimi elde edemeyeceğim yerlere odakladığımı görüyorum. Şiddetsiz iletişimi bilinç Işığının aydınlatması için, dikkatimi istediklerime ulaşma potansiyelinin yüksek olduğu yerlere yoğunlaşmaya eğitmenin bir yolu olarak geliştirdim. Yaşamımda şefkat istiyorum, benimle diğer insanlar arasında karşılıklı ve içten gelen vermeye dayanan bir akış olsun.
Şefkatin "yürekten vermek" dediğim bu niteliği, arkadaşım Ruth Bebermeyer'in aşağıdaki dizelerinde çok güzel anlatılıyor:
Bilinç ışığıyla aradıklarımızı bulmayı umduğumuz yerleri aydınlatalım.
Sana bir şeyler verebildiğim zaman aldığım keyfi
Sen de anladığında
Sana verdiğimden fazlasını alıyorum.
Ve sen de biliyorsun ki bu verme
Seni bana medyun etmek için değil,
Sana olan sevgimi yaşamak için.
Erdemle almak,
Belki de vermenin en büyüğüdür.
İkisini ayıramam.
Bana bir şeyler verdiğin zaman,
Sana içten kabulümü sunuyorum.
Ve benden bir şeyler aldığında,
Bana dünyalar bağışlanıyor.
-Ruth Bebermeyer'in "
Yürekten verdiğimiz zaman bunu karşımızdakinin yaşamını isteyerek zenginleştirmekten duyduğumuz coşkuyla yaparız. Hem alan hem de veren böyle vermenin yaranım görür. Alan kişi, bunun bir korku veya utanma duygusuyla ya da bir çıkar gözeterek verilmediğinden ve art niyet taşımadığından emindir; olası sonuçları hakkında "Acaba arkasından ne gelecek?" ya da "Bunun bedeli ne olacak?" gibi bir endişe taşımamanın keyfini çıkarır. Verenin sağladığı yarar ise, çabasının birinin iyiliğine katkıda bulunmuş olmasıyla güçlenen özgüvenidir.
İletişimi kullanabilmek için iletişim kurduğumuz kişinin illa ki Şiddetsiz İletişim konusunda bilgi sahibi olması ya da bizimle şefkatli bir ilişki kurmaya niyetli olması gerekmez. Eğer biz Şiddetsiz İletişim prensipleri içinde kalarak, şefkatle almaya ve vermeye istekli olursak ve tek niyetimizin bu olduğunu karşımızdakine anlatabilirsek, o da giderek bu sürece katılacak ve zaman içinde her iki taraf da birbirine şefkatle yaklaşacaktır. Bu durumun her zaman çabucak gerçekleşeceğim iddia etmiyorum. Ama iletişim prensiplerine sadık kalırsak, şefkat mutlaka yeşerecektir.
İletişim Süreci
Yürekten verme arzusuna karşılıklı olarak ulaşabilmek için bilinç ışığımızı iletişim modelinin dört unsuru olarak tanımladığımız dört alana odaklamamız gerekir.
İletişimin dört unsuru:
1. Gözlem
2. Duygular
3. İhtiyaçlar
4. İstek /Rica
Birincisi bir durumla ilgili gözlem: Karşımızdaki kişi ya da kişilerin bizim yaşamımızı zenginleştiren ya da zenginleştirmeyen neler yaptığını veya söylediğini gözlemliyoruz? Bunun püf noktası bu gözlemi yargı veya değerlendirme olmaksızın dile getirebilmek; yalnızca insanların hoşlandığımız veya hoşlanmadığımız ne yaptığım söylemek. Sonra, bu durumu gözlediğimizde, uyanan duyguları belirtiriz: incinmiş, korkmuş, sevinçli, keyifli, üzgün, neşeli ya da sinirli miyiz? Uçüncüsü, tanımladığımız bu duygulara hangi ihtiyaçlarımızın bağlı olduğunu söylemek. Nasıl olduğumuzu açık ve dürüstçe ifade etmek için Şiddetsiz iletişim kullanırken bu üç unsurla ilgili farkındalık mevcuttur.
Örneğin bir anne oğluna bu üç unsuru şöyle ifade edebilir: "Oğlum, ayağından çıkardığın kirli çorapların birini salonda kanepenin yanında, diğerini de sehpanın altında, yerde gördüğüm zaman rahatsızlık duyuyorum çünkü evin ortak kullandığımız mekanlarında daha çok düzene ihtiyacım var."
Hemen ardından dördüncü öğe, yani istek/rica, gelir. "Lütfen şu çoraplarım odana götürür müsün veya kirli sepetine koyar mısın?" Bu dördüncü unsur, yaşamımızı daha iyiye götürmek için karşımızdakinden ne istediğimizi açık ve net olarak dile getirir.
İletişimin bir kısmı, bu dört parça bilgiyi sözlü olarak ya da başka kanallarla ifade etmektir, iletişimin diğer yönü, karşımızdakinden yine bu dördünü kapsayan bir mesaj almaktır. Neyi gözlemlediği, hissettiği, ihtiyaçlarının ne olduğu ve dördüncü kısım olan istekle hayatında neyin zenginleşeceğini duyarak onunla bağlantı kurmaktır.
Dikkatimizi sözünü ettiğimiz bu dört alana yoğunlaştırarak ve karşımızdakinin de böyle yapmasına yardımcı olarak çift yönlü bir iletişim akışı sağladığımızda şefkatimiz tüm doğallığıyla ortaya çıkacaktır: Ne gözlemliyorum, ne hissediyorum, ihtiyaçlarım neler, yaşamımı zenginleştirmek, için senden ne istiyorum? Sen ne gözlemliyorsun, ne hissediyorsun, ihtiyaçların neler, sen kendi yaşamım zenginleştirmek için benden ne istiyorsun?
İletişim Süreci
Bizi etkileyen somut eylemlerle ilgili gözlemlerimiz, Gözlemlerimizle bağlantılı duygularımız,
Bu duyguları yaratan ihtiyaçlarımız, değerlerimiz, arzularımız. Yaşamımızı zenginleştirmek için istediğimiz somut eylemler
İletişimin iki yönü:
1. Dört unsuru kullanarak açık yürekliliğimizi ifade etmek
2. Dört unsur aracılığıyla karşımızdakini duygudaşça dinlemek
Bu süreci kullanırken, ya kendimizi bu dört öğeyi kapsayacak şekilde ifade ederek ya da karşımızdakini duygudaşça dinleyip bu bilgiyi yakalamaya çalışarak başlayabiliriz. Bunların her birini nasıl dinleyeceğimizi ve nasıl ifade edeceğimizi ileride ayrıntılı olarak göreceğiz. Ancak hemen şunu belirtelim ki, İletişim sadece belirli koşullarda geçerli bir dizi formül değildir; değişik durumlara, farklı kişilik yapılarına ve kültür tarzlarına kolayca uyum sağlar. Ayrıca, her ne kadar "bir süreç" ya da "bir dil" olarak tanımlasak da iletişim sürecinin dört öğesini bir tek kelime bile etmeden uygulamak da mümkündür. İletişimin özü, karşılıklı olarak kullanılan kelimelerde değil, bu dört öğenin bilincinde olmamızdadır.
İletişimi Hayatımızda ve Dünyada Uygulamak
Kendimizle, bir başkasıyla ya da bir grup içindeki etkileşimlerimizde iletişim kullandığımız zaman doğal şefkat durumumuzla bağlantı içinde oluruz.
Bu nedenle iletişim her iletişim düzeyinde ve çok farklı durumlarda uygulanabilen bir yaklaşımdır:
• Yakın ilişkilerde
• Aile içinde
• Okulda
• Kurum ve kuruluşlarda
• Terapi ve danışma seanslarında
• Diplomatik müzakerelerde
• iş dünyası müzakere ve pazarlıklarında
• Her türlü anlaşmazlık ve çatışma durumunda
Bazıları İletişimi özel yaşamlarına ve ilişkilerine derinlik kazandırmak için kullanıyor:
Eskiden sürekli olup kakıldığım, paspas gibi çiğnendiğim duygusuna kapılırdım. iletişim kullanarak dinlemeyi ve kendimi ifade etmeyi öğrendikten sonra kelimelerin altında yatan duyguları süzmeye başladım. 28 yıldır evli olduğum kocamın çok yaralı bir adam olduğunu keşfettim. İletişim seminerinden birkaç gün önce boşanmamızı istemişti. Uzun lafın kısası, işte bugün birlikte buradayız. Şiddetsiz İletişimin bu mutlu sona katkısını takdirle anıyorum. ...Duyguları anlamak için dinlemeyi, ihtiyaçlarımı ifade etmeyi, eskiden duymak bile istemeyeceğim cevapları kabullenmeyi öğrendim. Kocam beni mutlu etmek için yaşamıyor, ben de ona mutluluk yaratmak için yaşamıyorum. İkimiz de büyümeyi, kabullenmeyi ve sevmeyi öğrendik; böylece her ikimiz de doyum içinde yaşıyoruz.
Etkin İletişim semineri katılımcısı
Bazıları da bu süreci siyaset arenasında kullanıyor. Bir Fransız bakan kız kardeşini ziyarete gittiğinde onun kocasıyla nasıl farklı bir iletişim kurduğunu, ikisinin birbirlerini nasıl farklı yanıtladıklarım görmüş. Kendisine Şiddetsiz iletişimi anlattıklarında bizi aramaya karar vermiş. Ertesi hafta Cezayir'e gideceğini, Fransa ile Cezayir arasındaki evlat edinme prosedürleri gibi bazı hassas konuların çözümü için görüşmeler yapacağım, bu nedenle acele ettiğim söyledi. Zaman çok kısıtlı olmasına rağmen, Fransızca bilen bir eğitimcimizi bakanla çalışmak üzere Paris'e gönderdik. Daha sonra Cezayir'deki görüşmelerde elde ettiği başarının büyük bölüntünün yeni öğrendiği bu iletişim tekniklerine bağlı olduğunu söyledi.
Kudüs'te, farklı siyasi görüş ve inançlara sahip İsraillilerin katıldığı bir seminerde, büyük tartışmalara yol açan Batı Yakası konusundaki görüşlerim anlatmak üzere İletişim kullandılar. Batı Yakasındaki İsrailli yerleşimcilerin çoğu, oraya yerleşerek dinin emirlerim yerine getirdiklerine inanıyorlar; sadece Filistinlilerle değil Filistinlilerin bu bölgedeki ulusal egemenlik umutlarım haklı bulan diğer İsraillilerle de ters düşerek, konuyu çözümsüzlüğe itiyorlardı. Seminer seanslarının birinde katılımcılardan biri ile İletişim kullanarak etkili dinleme için bir model oluşturduk; sonra diğer katılımcıların, sırayla her iki konuma da geçerek, bu rolleri üstlenmelerim istedik. Yirmi dakika sonra o yerleşimcilerden biri, muhalifleri de kendisini böyle dinlemeyi becerebilseler Batı Yakası'ndaki tüm toprak iddialarından feragat edip uluslararası tanınan İsrail bölgesine dönmeye razı olacağım söylüyordu.
Artık İletişim dünyanın her yerinde şiddetli etnik, dini ya da siyasi gerilimler yaşayan toplumlar için değerli bir kaynak işlevi görüyor. Şiddetsiz iletişim eğitimlerinin yaygınlaşması ve insanların bunu İsrail'de, Filistin'de, Nijerya'da, Ruanda'da, Sierra Leone'de arabuluculukta kullanmaları benim için de özel bir haz kaynağı oluyor. Bir keresinde ben ve arkadaşlarım, barış için çalışan yurttaşlara üç günlük yoğun bir eğitim vermek üzere Belgat'a gitmiştik. İlk karşılaştığımızda, tüm katılımcıların çaresiz yüz ifadelerinde ülkelerinin Bosna ve Hırvatistan'daki 0 zalim savaşın batağına bulaşmasından/doğan kederi gördük. Seminer ilerledikçe yüzler gülmeye başladı, aradıkları gücü bulmanın derin minnet ve sevincin! paylaştıkça bir coşku çemberi oluştu, izleyen iki hafta boyunca savaşın parçaladığı İsrail ve Filistin halkı gibi Hırvatistan'daki umutsuz insanların da aldıkları Şiddetsiz İletişim eğitimi sayesinde tekrar canlanıp güven kazandıklarım gördük.
Dünyayı dolaşarak insanlara güç ve neşe katan bir iletişim sürecini öğretebildiğim için Tanrının sevgili bir kulu olduğumu hissediyorum. Şimdi de bu yazıda İletişimin zenginliğini sizlerle paylaşabilmenin mutluluğunu ve heyecanım yaşıyorum.
İletişim Nedir ? İletişim Özet
İletişim, doğal şefkatimizi ortaya çıkararak, kendimizle ve birbirimizle bağ kurmamıza yardımcı olur. Bilincimizi dört alana odaklayarak, kendimizi ifade etme ve başkalarını dinleme tarzımızı yeniden şekillendirmemiz yolunda bize rehberlik eder: Ne gözlemliyorum, ne hissediyorum, ihtiyaçlarım neler, yaşamımı zenginleştirmek için karşımdakinden ne istiyorum. İletişim, derin dinlemeyi, saygıyı, nezaketi ve duygudaşlığı besler, karşılıklı olarak yürekten bir şeyler verebilme arzusu uyandırır. Bazı insanlar İletişimi kendileriyle barışık yaşamak için, bazıları özel yaşamlarına ve kişisel ilişkilerine derinlik kazandırmak, bazıları da iş yaşamında ya da politika alanında etkili ilişkiler kurmak için kullanırlar. Dünya çapında, her konuda ve her düzeydeki çelişki ve anlaşmazlıklarda arabuluculuk için İletişimden yararlanılmaktadır.
ALINTI