Yakınlaşma ve uyum sağlama ilişkilerdeki ahengin temelleri
Bir lokantada birbirlerine çok yakın oturup, birbirlerinin gözlerinin içine bakan ve başlan aynı açıda olan iki kişinin sevgili olduğunu herkes fark edebilir. Biri bardağını kaldırdığında, diğeri de aynı tarzda kaldım. Birbirlerine bakınca kendilerini aynada görmüş gibi olurlar ve bu
Durum yalnızca beden dilleri için söz konusu değildir. Aynı tarzda, aynı tonda konuşurlar, aynı türde deyimler ve kelimeler kullanırlar. Nefes alıp verişleri bile aynıdır. Birbirleriyle aynı tempoda hareket ederler. Tam bir yakınlaşma içindedirler.
İki kişi karşılıklı olarak ahenk, huzur ve emniyet duygusu içinde olduğunda yakınlaşma söz konusudur. Müzikal tınlamayla yakınlaşma arasında ilginç bir karşılaştırma yapılabilir. Diyapazonda bir notaya vurup, onu diğer bir diyapazonun yanına yaklaştırdığınızda, ikinci diyapazon ona hiç dokunmadığınız halde titreşmeye başlayacaktır. Açık, dürüst, güvenli, mutlu bir ilişkide olan insanlar arasında da işte böyle bir yakınlaşma (yankılanma) görülür.
Yakınlaşma, insanlarla onların düzeyinde ilişki kurmak ve rahat hissetmelerini sağlamakla ilgilidir.
Yakınlaşma, hem fikir olma ve karşılıklı saygıya dayanır. Sözleriniz ve beden dilinizle bir başkasıyla bir olduğunuzu gösterebildiğiniz zaman, bir yakınlaşma ortamı var demektir.
Tanımadığınız insanlarla karşılaştığınız zaman başlangıç noktası olarak iki bakış açısından birini seçebilirsiniz:
1. Farklı yönleriniz üzerinde durmayı.
2. Aranızdaki benzerlikler, yani aynı fikirde olduğunuz, aynı şekilde düşünüp, aynı şekilde hissettiğiniz ve aynı şekilde reaksiyon gösterdiğiniz durumlar üzerin
de durmayı.
Hiç şüphesiz, eğer farklılıklar üzerinde odaklaşırsanız, bir yakınlaşma ortamına ulaşmak imkânsızlaşacaktır. Oysa benzerlikler üzerinde odaklaşmak, direnç, güvensizlik, şüphe, korku, öfke v.s. gibi duygulan yenmenize yardımcı olacaktır. Yakınlaşmanın yarattığı anlayış ve sempati, insanların eleştiriye açık olmalarına, değişiklikleri kabul etmelerinde ve durumu korumak için daha fazla çaba harcamalarına yardım eder.
Yakınlaşma iki insanın birlikte sahip olabileceği en güzel durumdur ve bu nedenle de hizmet ortamının en temel kavramıdır.
Yakınlaşma durumundaki kişiler, bilinçsiz olarak birbirlerine ayak uydurma.
Birinin temposuna ayak uydurma:Ayak uydurma, yakınlaşmayı sağlamak için en iyi araçtır. Bundan kastedilen, başkalarının kendi hareket ve tavırlarının bir kopyasını sizde görebilmeleri için onlara bir ayna tutmanızdır. Bu nedenle ayak uydurma, başkalarına, kendilerini sizinle "bir" hissedecekleri şekilde, onların kendi beden dilleriyle, sesleriyle, kelimeleriyle ve ruh halleriyle cevap vermektir.
Hepimiz kendimize benzeyen kişilerden hoşlanırız ve onlarla aynı fikirde olma eğilimi gösteririz. En iyi iletişimi, bizim gibi hisseden, dünyaya bizimle aynı açıdan bakan, zevklerimizi ve inançlarınızla paylaşan insanlarla kurarız. Arkadaşlarınızla, kendimizi huzurlu hissetmemizi sağlayan kişiler arasından seçeriz.
İnsanlar arasında sempati ve tam bir yakınlaşma olduğu zaman ve arkadaşlarla beraber
ken bilinçsiz olarak birbirimize ayak uydururuz. Bu durum doğal olarak oluşmadığı zaman, yakınlaşmayı sağlamak için ayak uydurma bilinçli bir şekilde, bir teknik olarak kullanabilir. Örn: İnsanlar birbirlerini tanımadıklarında veya karşı taraf tereddütlü, ketum, sinirli, korkmuş, engellenmiş, savunmada ya da saldırgan olduğunda...
Her türlü iletişimde en büyük amaç yakınlaşmayı sağlamaktır ve bu amaç için en iyi araç karşı tarafın temposuna ayak uydurmaktır.
Ayak uydurma tekniğini çok iyi öğrenirsiniz, "kazanan" durumlalar yaratabilir ve her türlü iletişimin ya da hizmet ortamının kontrolünü elinizde tutabilirsiniz.
İnsanlara farklı şekillerde ayak uydurabilirsiniz
Örneğin:
Beden Dili:
Oturuş pozisyonu, bacakların duruşu ve hareketleri, kol hareketleri, vücudun duruşu, başın pozisyonu, yürüyüş, giyim, yüz ifadesi, nefes, dokunuş.
Konuşma:
Vurgu, hız, ton, sesin yükselip alçalması, kelime seçimi, yabancı kelimeler, argo, profesyonel terimler
Hisler, Ruh Hali:
Tutum, ikna, inanç, merak, hoşgörü, katılım, başkalarının beceri, nitelik ve tecrübelerine
Saygı.
Ayak Uydurma
Hizmet esnasında çatışmalarından kaçınmak için ayak uydurma
Hizmet sunan biri olarak, ayak uydurma tekniğini, müşterilere bütün dikkatinizi verdiğini
Onlarla ilgilendiğinizi ve onlardan hoşlandığınızı göstermek için kullanabilirsiniz.
Sizi görmemezlikten gelmek için "çok meşgul" havalarında olan bir resepsiyon memuru yada garsonun dikkatini çekmeye çalışmanın nasıl bir şey olduğunu muhtemelen bilirsiniz.
Bu durum aşın bir umursamazlık örneğidir ve büyük bir memnuniyetsizliğe neden olur. Bedenin hafifçe dönmesi, direkt göz teması, dostça bir baş sallama beden dilinde genellikle "sizi gördüm", "bir dakika sonra sizinle ilgileneceğim" anlamına gelir ve tamamen farklı bir ortam ve izlenim yaratmak için gereken tek şey de budur.
Bilinçli ya da bilinçsiz karşınızdaki kişilere ayak uydurarak onların duygu ve düşüncelerini daha iyi anlayabilirsiniz.
Konuşmanızdaki vurgu ve hızı karşınızdakinin vurgu ve hızına uydurarak iyi bir yakınlaşma kurabilirsiniz. Konuşma tarzları farklı olan iki kişi arasında kolaylıkla çatışma çıkar. Hızlı konuşan biri diğerinin konuşmasındaki yavaşlığa sinir olur. Bu da giderek yavaş konuşan kişide engellenme ve güvensizliğe yol açar. Hizmet sunan kişiler, şikayetlerle uğraşırken, müşterilere mesaj iletirken, ya da kendilerinin çok aşina olup da halkın bilmediği teknik terimlerle konuşurken bazen bu hataya düşerler.
Alanlarında uzman kişiler eğer çok hızlı konuşup çok hızlı hareket ederlerse ve özellikle de çok fazla teknik terim kullanırlarsa farkında olmadan karşılarındaki kişilerin kendilerini önemsiz ve cahil hissetmelerine sebep olabilirler. Buna en iyi örnek, kendisine sorulan soruları bir yana bırakıp, hastalarının yüzüne bakmayan ve onlara çok az ilgi gösteren doktorlardır. Bu davranış, muhtemelen şu düşünceyi yansıtmaktadır: "Çok meşgulüm".
Karşınızdakinin temposuna ayak uydurmanın sonuçları
Çalışanlarının yeni fikir üretme isteklerini ve yüksek performans göstermelerini teşvik etmenin en etkili yolu onlarla uyum içinde olmaktır.
Örnek 1:
Müdür masasında oturuyor ve bir rapor yazıyor. O sırada çalışanlardan biri kapıyı çalıyor ve
"Bir dakikanız var mı? Yeni ürünlü ilgili bir fikrim var, sanırım beğeneceksiniz" diyerek içeri giriyor. Müdür hiçbir şey söylemiyor, oturmasını sürdürüyor, ona bakmıyor, yazmaya devam ediyor ve uzun bir sessizlikten sonra içini çekerek ve hala rapora bakarak cevap veriyor: ''Raporun tam ortasındayım. Belki daha sonra dinleyebilirim. "
Bu tür bir umursamazlık. dünyanın hemen her yerinde görülebilir ve işbirliği üzerinde oldukça zararlı etkileri vardır.
Hâlbuki müdür. bu kişi içeri girdiğinde ayağa kalksaydı. Onu selam1asaydı, dikkatle dinleseydi ve şöyle bir cevap verseydi: "Harika görünüyor! Elimdeki raporu yarım saatte bitirsem, sonra da seninle konferans odasında buluşup şu işin ayrıntılarını konuşsak nasıl olur?"
Eğer çocuklarınıza. Sizinle konuşmak istediklerinde yakın davranırsanız onlarla olan ilişkilerinizi de geliştirebilirsiniz.
Örnek 2:
Küçük çocuk, babası işten döner dönmez şöyle der.' "Babacığım bu akşam oyun oynayacağımıza söz vermiştin". Baba, oğluna bakmadan ya da ona doğru eğilmeden, isteksiz bir ses tonuyla cevaplar.' "Pekâlâ, madem söz verdim oynayalım. Gidip oyun tahtanı getir". (Beden dili ise şöyle söylemektedir.' "Ne kadar erken başlarsak, o kadar çabuk biter )
Eğer aynı sözü büyükbaba vermiş olsaydı ve aynı soruyla karşılaşsaydı muhtemelen torunuyla arasında şöyle bir yakınlaşma olabilirdi.
Torununa doğru eğilir. ona bakar ve yüzünde oyun oynamaktan memnun olacağını gösteren bir ifadeyle şöyle cevaplardı:
"Gel bakalım oyun tahtasını getirde bu gün kim şanslı görelim." "Beden dili de şu düşünceleri dile gösterirdi: “kendi çocuklarıma asla yeterli ilgi gösteremedim ama şükürler olsun ki torunum için zamanım var."