1. Adamın iyisi iş başında belli olur:
Kendini veya yanındakini boş yere övmek ve yüceltmek anlamsızdır,
inandırıcı olmaz. Kişiliğimiz, söz ve övgüyle değil çalışma ve
davranışımızla ortaya çıkar. Övülünce yüceldiğimizi; birileri
karalanınca aşağılandığımızı sanmamalıyız. Kişiliğimizi bunlar değil,
tavır ve başarılarımız ortaya koyar.
2. Akarsu pislik tutmaz:
İnsanı kötü düşünceye ve hastalığa sürükleyen tembelliktir. Boş kalmak,
gereksiz ve zararlı düşünce veya işlere yönelmek demektir. Çalışmak,
başarıyı yaşamak, insanı ruhen ve bedenen sağlıklı kılar. Çalışmak,
sağlığın ve dürüstlüğün koruyucusu, güvencesidir.
Hareket eden bir
varlık, güçlenir, kendini yeniler. O varlığın eksik yanlan ortaya çıkar.
Bu eksikler için de çözüm yoluna gidilir. İnsanlar da çalıştıkça ve
konuştukça bilgi edinir. Çalışkan insan, kötü düşünmeye ve suç işlemeye
zaman bulamaz.
3. Alet işler el övünür:
İnsanlar işlerim bir araçla yaparlar. Araç insanın başarı ve
becerisinin şartıdır. Herkesin takdir ettiği bir işte, alet ve araçların
payı büyüktür. Örneğin iğne olmasa en basit dikiş işimizi yapamayız.
İnsanlar, kendi yetenek ve akıllarını alet ve araçlarla birleştirerek
başarı kazanırlar. Övündüğümüz ve övüldüğümüz işleri aslında büyük
ölçüde aletlerimiz sayesinde yaparız.
4. Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun:
Yararlandığımız her şeyin varlığı ve devamına katkıda bulunmalıyız.
Bunu yaptığımız takdirde her türlü nimetten faydalanma hakkımız doğar.
Tükettiğimiz her şeyin üretiminde katkımız olmalıdır.
5. Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur: Gördüğümüz,
faydalandığımız her sev. bir planlama ve çalışmanın karşılığıdır. En
kötü araziler işlenerek yeşil alana dönüşür; en yaramaz çocuk eğitilerek
yararlı bir birey olur. Güzelliklerin artması ve devamı için, bizim de
çalışıp çaba harcamamız gerekir. Eğer çabamız olmazsa güzellikler yerini
çirkinlik ve kargaşaya bırakır.
6. Bal tutan parmağını yalar: Çaba
sahibi yürüttüğü işin olanaklarından yararlanmalıdır. Çabanın ve
çilenin bir bedeli olmalıdır. Kötülüğe ortam hazırlayan bundan
sorumluysa güzelliklere ve mutluluklara sebep olanlar da bundan
nasiplenmelidir. Kötülükten gördüğümüz zararın acısı ile nasıl bunun
sorumlusundan hesap sorup bedelini istiyorsak, iyiliğin de değerini
bilip karşılığını ödemeliyiz. 7. Barışta ter dökmeyen, savaşta kan
döker: Ulusal görev ve sorumluluklarımızı zamanında yerine getirmeliyiz.
Kişisel görevlerimizi aksatır, ihmal edersek mutlaka zararını görürüz.
Ancak ulusal görevlerimizin ihmali, savaş veya işgal gibi çok daha kötü
ve kapsamlı zararlara yol açar. Bu nedenle ulusal görevlerimiz söz
konusu olunca bunu kişisel görevlerimizden daha üstün ve önemli
tutmalıyız. Yoksa yapmadığımız ya da geciktirdiğimiz görevleri,
canımızla ve özgürlüğümüzle öderiz.
8. Baş sallamakla tavuk kesilmez:
Kuru onay ile iş yaptığımızı sanmamalıyız. Evet demekle iş bitmez.
Onayladığımız işlerin takipçisi olmalıyız ve mutlaka o işleri
sonuçlandırmalıyız. Aksi halde sözlerimizin bir anlamı olmaz. Bir işi
kuru kuruya onaylamak ile kalmamalı, o işin gerçekleşmesi için çaba
harcamalıyız.
9. Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir:
Boş gezenlerin kendilerine ve çevrelerine hiçbir faydası olamaz. Ancak
bedava çalışan kişinin kendine olmasa da çevresine, en azından çalıştığı
yere faydası olur. Para kazanmasa da çalıştığı kişinin iyi niyet ve
sevgisini kazanır. İşi öğrenir, işle ilgili bilgi ve deneyim kazanır. Bu
nedenle boş durmamalıyız. Gelir getirmese de bedava çalışıp iş
öğrenmeli ve başkalarına yardım etmeliyiz.
10. Ekmeden biçilmez: Sonuç,
bir başlangıç ve emek ister. Hiçbir şey, kendiliğinden meydana gelmez.
Bu nedenle istek ve amaçlarımız kadar plan ve gayretimiz de olmalıdır.
Bir şeyi elde etmek için mutlaka çaba gerekir.
11. Himmet olunca dağ yürür: Bizden
istenen başkaları için yaşayıp ölmemiz değildir. Kimse bizden bunu
beklemez. Eğer bir şeye gereken desteği verirsek, emek ve yüreğimizi bir
noktaya toplayabilirsek, her işin üstesinden gelebiliriz. Zorluk yalnız
kalmaktan kaynaklanır. İnsan insana yardım ettikten sonra aşılmayacak
engel yoktur.
12. İnek gibi süt vermeyen öküz gibi tarla sürer:
Herkesin toplumda bir görev ve sorumluluğu vardır. Bu iş bölümünde bize
düşeni yapmalıyız. Yoksa daha güç olanını ve çirkinini yapmak zorunda
kalabiliriz. Güzellikle ödevimizi yapmalı, sorumluluğumuzu yerine
getirmeliyiz. Böylelikle topluma ve insana yararlı olmanın mutluluğunu
duyarız. Yoksa en zor ve kötü işlerde çalışmak, en kötü ortamlarda
yaşamak zorunda kalabiliriz. Konum ve düzeyimizi korumak ve yükseltmek
için daha fazla çalışmalıyız.
13. İş insanın aynasıdır: Adımız
ve sıfatımız, söylediklerimizle değil yaptıklarımızla ortaya çıkar.
Bizim ne olup olmadığımız işimizden bellidir. İnsanlar işleri ya da
başarıları ile tanınır ve anılırlar. Görünüşümüz ve sözümüz ilk başta
geçerli ve etkili olabilir. Ancak sonuç ve kesin yargı, çalışmaya
bağlıdır. İnsanın işi, kimliğinin ve kişiliğinin aynasıdır.
14. İşi olmayanın aşı olmaz:
En temel ihtiyaçlarımızı sağlamak için çalışmak zorundayız. Yoksa
yiyecek ekmekten bile yoksun kalırız. Bu nedenle işimizi, aşımızı
bilmeli ve çalışmalıyız. Çalışmazsak, yiyecek ekmeği dahi bulamayız.
Açlığımızı, avareliğimize ve tembelliğimize bağlamalıyız.
15. İşine hor bakan boynuna torba takar:
İşini sevmeyen kişi başarılı olamaz ve kazanç elde edemez. Yaptığımız
işe kendimizi vermeliyiz. Zorluklarından dolayı geri durmamalıyız. Kolay
bir iş olmaz. O zaman, işimizi iş bilip gereken titizliği
göstermeliyiz. Genelde çalışmayı istemeyen ve bedavadan geçinmek isteyen
fırsatçılar işlerini beğenmezler. Her aksaklığı ve yetersizliği
işlerinden bilirler. Kendilerine toz kondurmazlar. Bu gibi insanlar,
kendilerine yardımcı olanlara da hor bakarlar
16. İşine hor bakan camiye mendil açar: (bk. Çalışkanlık: Söz 15).
17. İşleyen demir ışıldar (İşleyen demir pas tutmaz):
Çalışan insan sağlıklı, işleyen makine sağlam olur. Kendini
yetiştirmeyen, tembel tembel oturan kimse hantallaşır; iş yeteneğini ve
kabiliyetini kaybeder. Çalışan insanın kendisine faydası dokunduğu gibi
çevresine de faydası olur. Kullanılmayan araç, kendi kendine eskir ve
özelliğini yitirir. Çalışan insan, sağlıklı ve mutludur. Korumak
istediklerimizi kullanmalıyız. Çalışmak hem beden hem de ruh sağlığımız
için gereklidir.
18. İt sürü, para kazan: İnsan başkalarına minnet edeceğine zor veya itici bile olsa bir işte çalışmalıdır. Muhtaçlık ve boyun eğmenin mazereti olamaz.
19. Kâr eden ar etmez:
İnsanlar fayda gördüğü iş ve ortamdan utanmaz. Her işin kendine göre
bir saygınlığı ve gereği vardır. Bu nedenle insanlara yarar sağlayan her
iş ortamında çalışabilmeliyiz. Çalışmaktan değil tembellikten
utanmalıyız.
20. Kendi devesini yeden yorulmaz:
Kendi işimizde yorulmayız. Çünkü, işin kararı da kazancı da sadece bizi
ilgilendirir. İnsan kendi işinde daha dikkatli, daha verimli ve daha
dayanıklıdır. İşten sorumlu olmayan, gereken gayreti gösteremez.
21. Kırk gün taban eti, bir gün av eti eder:
Bir anlık kazancımız, aylar ve yıllar öncesine dayanan çaba ve
birikimimizin ürünüdür. Dışarıdan kolaylıkla elde edildiğini sandığımız
her şeyin bir geçmişi ve bedeli vardır. Hiçbir başarıyı ve kazanımı
küçümsememeliyiz. Ardındaki emeği görmeli ve o işe değer vermeliyiz.
Avcılar, bir av için gerektiğinde günlerce zahmet çekerler.
22. Kısa günün kârı az olur:
İnsanlar sınırlı zamanda sınırlı işler yapabilir. Kısa bir zaman ve az
bir gayretle birçok şeyi elde etmeye kalkmamalıyız. Şartlan ve gücümüzü
zorlamamalıyız. Kısa bir zamanda, az bir emekle başarı beklemek
yersizdir.
23. Kurda neden boynun kalın demişler, kendi işimi kendim yaparım da ondan demiş:
Herkes kendi işinde gayretli, dikkatli ve başarılıdır. Bizim
sorumluluğumuzdaki bir işi başkasına emanet ettiğimiz zaman o işten
başarı bekleyemeyiz. Güçlü ve başarılı kişiler, her zaman kendi işinin
takipçisidir. Başarı ve kazanç için kendi işimizin başında olmalıyız.
24. Lokma çiğnenmeden yutulmaz:
Her şey bir güç ve zaman ister. En basit işler için bile çaba sarf
etmeli, üzerimize düşeni yapmalıyız. Kazanmak, kazancı kullanmak ve
hatta o kazancı yemek bile bir çaba gerektirir.
25. Nerede hareket, orada bereket:
Çalışılan yerde bolluk ve bereket olur. Oturup boş boş düşünmek yerine
bir işe bir ucundan başlamalıyız. Harekete geçildikten sonra bir iş,
belirli oranda yürür, hiç olmazsa başlanan nokta aşılmış olur. Vücut
sağlığı için hareket, işteki başarı için çaba ve gayret gerekir.
26. Oturan aslandan gezen tilki yeğdir:
Düzeyimizin ve saygınlığımızın hakkını vermeliyiz. Bulunduğumuz yerin
sorumluluğunu ve gereğini yerine getirmeliyiz. Soylu, güçlü olup oturan
kimseden, kazancını elde etmek için çabalayan kimse daha iyidir. Faydası
olmayan güç, iş gören zayıflıktan daha değersizdir. Zayıf ve fakir
insanlar, çalışmalarıyla iş yapmayan zengin ve güçlü insanlardan daha
faydalı olabilirler.
27. Öksüz çocuk göbeğini kendi keser:
Zor şartlar altında yaşayanlar, yardım almadan büyük zorlukları
aşabilecek güce ve dirence ulaşır. Zorda kalınca işimizi kendimiz
yürütebilmeliyiz. Özellikle yalnız ve güçsüz insanlar, her işlerini
kendileri görmeye hazır olmalıdır. Çaresizlik, insanları becerikli ve
güçlü olmaya zorlar. Yeri gelince kendi başımızın çaresine
bakabilmeliyiz.
28. Sefa ile yenen cefa ile kazanılır:
Bir varlık kullanılırken, bir para harcanırken bunların nasıl
kazanıldığı unutulmamalıdır. Yaşadığımız mutluluğun bedelini, mutlaka
ödemiş olmalıyız. Zaten cefa çekmeden elde ettiklerimiz bizi mutlu
edemez. Sefa sürmek istiyorsak bunun bedeli olan cefayı çekmeye razı
olmalıyız.
29. Sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa:
Konumumuzu, gücümüzü bahane ederek görev ve sorumluluktan kaçarsak her
işimiz aksar; biz de ortada kalırız. Toplum ve sorumlu olduğumuz
insanlar adına üzerimize düşeni yapmalı, bir iş söz konusu olunca
konumumuzu öne sürerek o işten kaçmamalıyız. Eğer kendi işimizi biz
yapmazsak, kimse bizim yerimize çalışmaz.
30. Sen işlersen mal işler, insanın içi öyle genişler:
İnsan ancak çalıştığında elindeki imkân ve gücü değerlendirir. Ulaştığı
basan ile yaşadığı mutluluk onu rahatlatır. Atıl olan birinin,
çalışmadıkça sorunlar artar, olanaklar daralır. Mutluluk, çalışıp
yorulmakta, kazanıp paylaşmaktadır. Çalışarak başarı kazanırız ve mutlu
oluruz.
31. Yatanın yürüyene borcu vardır:
Tembel kişilerin tüm görev ve sorumlulukları, temel ihtiyaçları
herhangi bir şekilde başkası tarafından karşılanmaktadır. Yaşamımızın ve
geçimimizin bedelini bir başkasının sırtına yıkmamak için mutlaka
çalışmalıyız. Gördüğümüz hizmet ve sürdüğümüz yaşamın bir bedeli vardır.
Bu nedenle çalışmayanlar, çalışanlara borçludurlar. İnsanlara borçlu
olmamak için çalışmalıyız.
32. Yavuz at yemini kendi artırır: Gereği
gibi çalışanlar, sağladıkları güven ile herkesin beğenisini kazanırlar.
Bir fazlasını istemeseler de onlara daha fazla vermekten kimse
çekinmez. Seve seve çalışanlar, davranış ve çalışkanlığı ile
saygınlıklarını, buna bağlı olarak da gelirlerini artırırlar. En iyi
seviyeye çıkmak çalışıp kazanmaya, yardımlaşmaya bağlıdır.
33. Yazın başı pişenin kışın aşı pişer:
Zamanında çalışıp görevini yapanların, gerektiğinde harcayacakları para
ve kullanacakları deneyimleri olur. Çektikleri sıkıntı ve yaptıkları
çalışma karşılıksız kalmaz. Vaktinde çalışmayanın ihtiyaç duyduğunda
birikimi olmaz. Külfeti çeken, nimete kavuşur. İhtiyaçtan önce çalışanın
muhtaçlığı kalkar.
34. Yazın gölge hoş, kışın çuval boş:
İş zamanında eğlenenler, aş zamanında aç kalırlar. İş zamanında işimizi
bilirsek, aş zamanında karnımızı doyururuz. Rahat ve mutlu anlarımızda
zor günler için yatırım yapmayı unutmamalıyız. Aksi halde, hazır
bittiğinde zor durumda kalırız.
35. Yokuşta akmayan ter, inişte göz yaşı olur:
Mutluluk ve sağlığımızın bedelini şu veya bu şekilde mutlaka öderiz. Bu
yüzden zorluklara göğüs germeliyiz. Kaçmak, çözüm değildir. Her işi
zamanında yapmalı, zorluklara katlanmalıyız. Ancak zor günler bittiğinde
mutlu olabiliriz. Buna katlanmazsak, iş işten geçtikten sonra
zorluklar, acı ve ıstıraba döner.
36. Yuvarlanan taş yosun tutmaz:
Çalışmak, bedeni sağlıklı kılar, kullanılan aracı korur. Çünkü bedenin
çalışması, malın kullanılması onların doğaları gereği zorunludur.
Durmadan yer ve yurt değiştiren, bir işi bitirmeden diğerine başlayan
başarı gösteremez. Sağlık ve varlık, sistemli çalışmayla korunur.
37. Yörüğün göçü yolda düzelir:
Bir işin öncesinde ne kadar titizlik gösterilse de uygulamada sorunlar
çıkar, aksaklıklar tükenmez. Uygulama tüm sorunları ve zayıflıkları
ortaya çıkarır. Önceden her aksamayı görmek mümkün değildir. Sistemin
sağlığı uygulama içinde düzelir. Geriden geriye her şeyin düzgün
olduğunu ileri sürmek doğru olmaz. İşe başlamak, yola koyulmak,
aksaklıkların ortaya çıkmasını ve düzelmesini sağlar.
38. Yürük ata kamçı değmez:
İşini gereği gibi yapıp başarılı olanları uyarmaya gerek yoktur. Kim
uyarılmayı ve azarlanmayı istemiyorsa işini gereği gibi yapmalıdır. Bizi
sık sık uyaran birileri oluyorsa bu, görev ve sorumluluklarımızı
aksattığımızın işaretidir.
39. Zahirenin ambarı sabanın ucundadır:
Temel ihtiyaçların giderilmesi için mal ve para biriktirmek gerekir. Bu
birikimin miktarı, kişinin çalışmasına bağlıdır. Hiç çalışmadan bir
şeye sahip olmak ve o şeyi korumak mümkün değildir. Toprak iyi sürülürse
bol ürün alınır. Bir işte başarı ona dört elle sarılmakla olur.
40. Zahmetsiz rahmet olmaz: (bk. Mal ve Güç: Söz 66).