Aşağılık duygusu, bir davranış bozukluğudur. Çoğunlukla bilinç dışıdır ve arızidir. Bu duygu insanın kendine güvenini yitirmesiyle, -belki de hiç kazanmamış olmasıyla- alakalıdır. Bir insanın, gerçeklere uyan sebeplerle aşağılık duygusuna kapılması bir dereceye kadar anlaşılır bir durum ise de, yine de sonuç itibariyle haklı değildir. Çünkü, yapılması gereken, gerçeğe dayanan bir sebepten dolayı, kişinin aşağılık duygusuna kapılması değil, aşağılık duygusunu doğuran sebebi ortadan kaldırması, eksiğini gidermesi, tabir caizse kendi aczi yetini tamir etmesidir. Aşağılık duygusuna kapılmanın, insanı başarısızlığa sürüklemekten başka bir sonucu olamaz. Aşağılık duygusu kişiyi karamsarlığa itecek, potansiyel yeteneklerini köreltecek ve daha baştan, başarıya giden yolları tıkayacaktır.
Başlangıçta normal olan aşağılık duygusu, çevrenin etkisiyle şiddetlenebilir. Bazı anneler, çocuklarını diğer çocuklarla karşılaştırıp, kıyaslayıp çocuklarını, onların seviyesinde olmadığı için suçlarlar. Bazı aileler de, çocuklar arasında ayrım yaparak onlarda kıskançlığa yol açarlar. Böyle durumlarda arkadaşları da alay ederler, bu da çocuklarda aşağılık duygularını şiddetlendirir.
Genellikle çocuktan, başaracağından daha fazlasını istemek, beklemek onda aşağılık duygusunun ortaya çıkması için bir zemin hazırlamış olur. Çünkü bu, çocuğu hiç bir zaman tatmin edilmeyecek bir hale sokmaktadır. Böylece çocukta değersizlik, başarısızlık, kısacası aşağılık duygularının gelişmesi için katkı sağlanmış olur. Öte yandan, çocuğa çok kolay ödev vermek de, onda aşağılık duygularını ortaya çıkartabilir.
Bu komplekse sahip kişilerde genellikle kendini ispat etme çabası görülür. Sıklıkla farkına varılmaz ve telafi etme düşüncesi, kişileri eziyet içine sürükler, şaşırtıcı bir kazanım veya aşırı bir antisosyal davranışla sonuçlanır. İlk çalışmalara, teorisini göstermek için Napolyon komplekslerini kullanan Alfred Adler öncülük etmiştir. Özgüven eksikliği, saplantı bozuklukları, kültürel yozlaşma; aşağılık kompleksinin nedenleri arasında gösterilebilir. Psikiyatrik bir hastalıktan çok psikolojik bir durumdur.
Değer eksikliği duygusunun her türünün, özel birer davranışla ideal bir biçimde giderilmeye çalışıldığı görülmüştür. Böylece huzursuzluk duygusu bir zevk yaşamı ile, fakirlik, zenginlik isteği, alçalma duygusu, zafer durumları, beden özürleri ise, örneğin düşünsel alanda bir başarı ile giderilmek (telafi etmek) istenir. Birbirinden değişik gibi görünün bu giderme (telafi) yolları, değer eksikliği duygusunu yenerek, üstünlüğe ulaşmak gibi tek bir hedefin birer basamağıdır.