:: İLETİŞİM BECERİLERİ VE FLÖRT

::  İLETİŞİM BECERİLERİ VE FLÖRT

İletişimin   çok   kritik   bir   yönü   daha   vardır.   Bazı açılardan, doğru adımın dinlemek olduğunu söylemekten bile daha önemli! Evlilik danışmanlarının çoğuna göre, diğer tarafı dinlememek bugünkü ailelerin bir numaralı problemidir. Araştırmalara göre, kötü dinleyicilerin evliliği de iş hayatı da daha kötüdür. (Mesajı "alamazsanız" karşılık vermeniz de mümkün olmaz.)
Geniş bir kesimde yapılan araştırma, kadınların yüzde 98'inin erkeklerden daha fazla "sözlü yakınlık" beklediklerini, en çok kızdıkları davranışın "erkeğin dinlememesi" olduğunu ortaya çıkarmıştır. Kadınların yüzde 70'i artık durumu kanıksayıp -kocalarını dışarı çıkarmaya çaba harcamadıklarını söylemişlerdir. Bu üzücü bir tabloyu gösterir ve "hastalıklı bir evliliğin" kesin işaretidir. Oysa hastalık kader değildir ve eğer burada önerdiğimiz iletişim tekniklerini uygularsanız kesinlikle kader olmaz.
Dinleme becerisinde ustalaşmak hiç de düşünüldüğü kadar zor değildir. İşte sizi hemen daha iyi bir dinleyici yapabilecek birkaç adım:
1) Konuşan kişiyi bütün dikkatinizle dinleyin. Eşinizle göz göze gelip dikkatinizi onda topladığınızda, "Sen benim için önemlisin. Sözlerin ve fikirlerin hayatıma anlam katıyor," demiş olursunuz. Sabah kahvaltısında ya da akşam yemeğinde gazete okuduğunuzda, odaya göz gezdirdiğinizde, televizyon izlediğinizde (veya uzaktan kumandayla kanalları değiştirdiğinizde) ya da eşiniz konuşurken "kafanızı salladığınızda" çok değişik mesajlar gönderirsiniz. Dikkat kesilerek dinlemek ve ara sıra başınızla onaylayıp eşinizin onu can kulağıyla dinlediğinizi anlayacağı şekilde bir-iki sözcükle araya girmek gerçekten akıllıca bir davranıştır.
2)  ilginizi beden dilinizle gösterin. Eşinizle konuşurken dik oturup öne eğiliniz. Müdürünüz ya da ABD Başkanı ziyaretinize geleceği zamanki duruşunuz, eşinizle birlikteyken sergileyeceğiniz davranışlardan farklı olacaktır. Niçin? Nice yıldan sonra eşiniz sizin için herkesten fazla anlam taşıyacaktır. Bir aile olmanız ona karşı "laubali" davranmanızı gerektirmez. Onu "düzgün hareketlerle" dinleyerek saygınızı gösterin.
3)  Anahtar sözleri tekrarlayın ya da sürekli vurgulayın. Eşinizin sözlerini anladığınızı düşündüğünüz şekliyle ve kendi ifadenizle tekrar ederseniz, ilginizi göstermiş ve onu daha fazla anlamış olursunuz. Şu tür cümleler kullanın: "Anladığım kadarıyla ... demek istiyorsun", "... mi demeye çalışıyorsun?", "Böylece kendini... (sinirli, mutlu, üzüntülü, vb.) hissedeceksin." Bu tür durumlarda ikinizden biri tahammül edemeyip sabırsız, katı ve acele etme eğilimine  girerse,  öbür  tarafın sakin bir  ses  tonuyla, "Niçin  bu   kadar   alt   üst   olduğunu   anlayabiliyorum, Tatlım. Johnny, senin kalın kafalın, kirli pantalonlarla dışa çıkmaya kalktığı  gibi, yatağı dağınık bırakmayı, banyo perdesini toplamamayı da becerdi. Sen iki kişinin yapabileceğinden bile daha çok şey yapıyorsun. O kaim kafalıyı eğitmeye çalışırken ne kadar hayal kırıklığına uğradığının farkındayım. Onun için fazla kafana takma!"
Problemi söze dökmek sizin dinlediğinizi, anlayış ve sempatiyle yaklaştığınızı, onun bütün çabalarını takdir ettiğinizi ortaya koyar. En önemlisi, işler iyi gitmediğinde bile iletişim kurduğunuzu gösterir. Bu yaklaşım birçok acı ve kızgınlığı bastırıp onun bir anne ve insan olarak değerini vurgulamanızı sağlar. Çoğu zaman, sempatiyle dinleme, sevgi dolu bir kucaklama ve yardım eli uzatma o anki problemi çözmeyi sağlayacak ve evliliğinizle kurduğunuz âşk binasına bir tuğla daha koyma olanağını verecektir.
4)    Bırakın,   eşiniz   sözünü    tamamlasın.   Aklınızdaki şeylerle sözünü kesmek ya da onun cümlesini tamamlamaya kalkmak iletişimi koparmanın en kestirme yoludur. Dinleyin, durup bekleyin, tekrar dinleyin! Ömür boyu evli kalmayı planladığınıza göre yanıt vermek için bol bol zamanınız olacaktır. Dinlemek, en az konuşmak kadar önemlidir. Bakın, Tanrı bize iki kulak, ama yalnız bir ağız vermiş. Başkası konuşurken onun sözlerini daha dikkatli dinlemek yerine, vereceğimiz yanıtı düşünmemiz suçtur. Özellikle bir eşe yapıldığında çok kötü bir davranıştır. Eşinizle konuşurken zihninizi bütün kişisel  tercih ve önyargılarınızdan arındırmaya çalışın. Konuşmayı berrak bir   gözle    anlamaya   çaba   harcayın.    Eşinizi,    kendi çerçevesine bağlı kalarak dinleyin. Bugün neler yaptı? Ruhsal durumu nasıl? Kulaklarınız ve gözlerinizle dinleyin.
5)  Duygularınızı dile getirin. Etkili iletişimin en önemli ve en kolay göz ardı edilen yönlerinden birisi, duyguların sade bir dille ifade edilmesidir. Eşlerin gerçek bir yakınlık kurmaları için duyguları dinleyen tarafa anlatmak zorunda kalmaları üzücü bir durumdur. "Hissetme" ya da "iyi bir iletişim kurma" genellikle "hissediyorum" ifadesinin kullanılmasıyla gerçekleşir, çünkü "hissediyorum" mesajı en içten duyguları iletir. Yeri gelmişken bir not düşmek isterim, gerçek duyguları dürüstlükle ifade etmek iyidir, ama onları kontrol altında tutmak daha da iyidir. Eşinizin karakteri ya da kişiliği hakkında hiçbir zaman aşağılayıcı ifadeler kullanmayın. "Sen hiç...", "sen hep...", "sen yapmazsın", "yapmalısın" ve "yapmamalısın" gibi sözcükleri lûgatınızdan tamamen çıkarın.
6) Çözümler üretirken dikkatli davranın. Özellikle karısı dışarıda çalışmayan erkekler, akşam eve geldiklerinde, eşlerinin o günkü sorunlarını hemen ona anlatacaklarını, onun Solomon rolünü oynamasını ve eşsiz bilgeliğinden yararlanmasını isteyeceklerini sanarak büyük bir yanılgıya düşebilirler. Oysa kadın için "sıradan bir gündür." Kadın, bir bebek ve üç yaşında bir canavarla savaş verirken, erkeğin kafasında, kadının kendisinden sorunlarını hemen çözmesini istediği düşüncesi vardır.
Oysa çoğunlukla durum böyle değildir. Kadın çoğunlukla acil bir çözüm olamayacağını anlamıştır. Onun bütün istediği, dinleyen bir kulak, sempatik bir dinleyici, titiz bir koca ve kendisinin iyi insan, iyi anne ve iyi eş olduğunun açıkça söylenmesidir.
Erkeğin bakış açısı şöyledir: "Problemlere hızlı ve etkili çözümler üretmem gereken bir işte çalışıyorum. Bu, iş hayatım açısından büyük yarar sağlarken, evliliğim açısından ciddi bir problem demek. Karım ne zaman kaygılansa, bunalıma girse, çocuklarımızı, beni, kendini ya da köpeğimizi feda etme noktasına gelse, 'dünyanın en iyi problem çözücüsü' kesinlikle doğru çözümle, ama yanlış zamanlamayla orada bitiveriyor. Zaman yönetimi.
hedef belirleme, randevu ayarlama, öncelikli işler, ihtiyaçları, en önemlisi dışında herşey vardı: duyarlılık. Onun konuşmacıya değil, dinleyiciye; yönlendirmeye değil, ilgi ve özene ihtiyacı vardı. Karım benim görüşlerimi dinlemede ne kadar isteksizse, ben de o kadar ısrar ederim. Benim yardım etme arzum, evliliğimizi tıkayan bir engele dönüştü."
Dinlemek, özellikle eşinizin çok sıkılıp artık "sabrının taştığı" anlarda çok önemlidir. Dinleyen bir kulak, gerçek bir ilgi ve kucaklamayla birleştiğinde, bir ilişkinin inşa edilmesi ya da yeniden inşa edilmesine çok büyük katkıda bulunur.
Dinlemek sevmektir.
7) Unutmayın: Dinlemek sevmektir. Akıllı bir adam, "Konuşmak bir şeyi sevdiğinizle paylaşmaktır, ancak dinlemek karşınızdakine değer vermektir. Bu nedenle akıllı bir koca, ne yapıp edip eşinin gün içinde yaşadığı olayların ayrıntılarını ve karşılaştığı sıkıntıları can kulağıyla dinlemekten hiçbir zaman vazgeçmemelidir. Görev duygusu bize işleri iyi yapmamızı, sevgi duygusu ise güzel yapmamızı söyler. İşin heyecanlı yanı eskiden 'yapmanız gereken bir şey'in artık 'yapmak istediğiniz bir şeye dönüşmesi'dir," der. İlginçtir ki, bir süre geçtikten sonra bu ayrıntıların bazılarının size ne kadar heyecan verebildiğini görünce ilk önce kendiniz hayretten şaşırıp kalırsınız.
 DERLEYEN...EDİTÖR
İletişim:[email protected]

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık