Hafıza Egzersizleri

Hafıza Egzersizleri

Hafıza Egzersizleri 

Yalnızca yaşlananlarda değil artık gençlerde de rastlanan bir sorun bu: Sizin de en samimi arkadaşınızın adını hatırlayamadığınız, buzdolabından çıkardığınız süt şişesini evrak dolabına koyduğunuz veya masanızın üstündeki eşyaları kaybettiğiniz zamanlar olmuyor mu?

Unutkanlık, başta komik gibi görünse de insanın moralini bozan bir durum. Hafızamız sayesinde, yıllar içinde biriktirdiğimiz anılar sayesinde kim olduğumuzu biliyoruz. Başka bir deyişle, bizi biz yapan şey sahip olduğumuz hafızamız. Sabah uyandığımızda kim olduğumuzu hatırlayabiliyor ve hayatımıza kaldığımız yerden devam edebiliyorsak, bunu hafızamıza borçluyuz.

İşte bu nedenle hafızamızın zayıflaması, bizi biz yapan şeylerin zayıflaması anlamına geliyor. Beyindeki bozulmalar ve hafıza kayıpları sayesinde minik bir endüstri oluştu. Q10 koenzimi, ginseng ve bacopa gibi doğal sağlık ürünlerinin yanı sıra bilgisayar destekli beyin-bakım ürünleri de mevcut.

Bir zamanlar dünyayı saran sağlıklı yaşam çılgınlığı hala çok etkin şekilde varlığını sürdürüyor. Sağlıklı ve zinde bir yaşam için sağlık klüplerine üye olan Amerikalılar her ay 16 milyar doları bulan aidatlar ödüyorlar. Yakın gelecekte ‘zihinsel sağlık’ sektörü de benzer cirolara ulaşabilir.

Henüz çok küçük bir oranda seyretse de yılda %50 büyüyen ‘zihinsel egzersiz’ ürünleri pazarının 2015’te yılda 2 milyar doların döndüğü bir sektöre dönüşmesi bekleniyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra doğan neslin (baby boomers) talepleri çok uzun süredir devam eden pazar araştırmalarına konu olmuştu. Şimdiyse bu neslin ‘korkularını’ paraya dönüştürme zamanı geldi. Doktorların ve genetikçilerin zaten geniş çapta ay oynattığı bu sektörde şimdilerde bilgisayarcılar kendilerine geçim kapısı arıyor.

Şu aralar 60’lı yaşlarının başlarında olan baby-boomers neslinin ise endişelenmek için haklı nedenleri var. Alzheimer hastalığının teşhis ve tedavisi için henüz yeterince klinik ve laboratuar testleri yapılmadığı için insanlık henüz bu hastalığı yeterince tanımıyor. Doktorlar teşhis koymak için yalnızca belirtileri dikkate alıyorlar ve bu belirtiler ise yaşlılıkla ortaya çıkan ‘beyinsel hasarların giderek yaygınlaştığını gösteriyor.

2050 yılına gelindiğinde nüfusun %3 ile 4’ünün Alzheimer hastalığına yakalanacağı düşünülüyor. 50 yaşını aşan insanların ‘unutkanlık’ sorununu giderek artan bir ciddiyetle ele almalarında haklılık payı var.

Modern dünyanın hareketli ve karmaşık yapısı insanın hafızasını çok yoruyor. Daha önceki nesillerle kıyaslanamayacak ölçüde veri bombardınana tabi tutuluyoruz. Giderek artan televizyon yayınları, her gün sayıları katlanarak artan internet sayfaları.. ve bütün bu medya çeşitliliğiyle paralel giden reklamcılık sektörü hiç durmaksızın hafızalarımızı bombardımana tabi tutuyor.
 
Bu durumda insanların ‘zihinsel yorgunluk’ duyması kaçınılmaz oluyor. Ama bunun ne kadarının ‘yaşlılıktan’ kaynaklandığını ne kadarının ‘çevresel faktörler’ tarafından tetiklendiğini bilmediğimiz için hafızamızın zayıflaması ihtimaline karşı pimpirikli davranıyoruz. Ama bunda haklı olduğumuzu ve kesinlikle diğer insanların da bizim gibi hissettiklerini bilmemiz gerek.

İyi haber şu ki ‘zihinsel egzersiz’ konusunda kamuoyunda giderek artan bir bilinçlenme var. Beynimizi çalıştırmaya devam ettiğimiz sürece beynin kendini modifiye ettiğini biliyoruz.

Gazetelerin bulmaca ekleri veya sudoku aletleri bu noktada yaşlıların imdadına yetişiyor. Ancak beyinsel kapasitenizin sandığınızdan çok daha fazla olduğunu bilmelisiniz. Yeni bir yabancı dil öğrenmeye ve bir müzik aleti çalmaya başlamak için hiçbir yaş geç değil.
 
DERLEYEN....DRPİST
 


Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık