Zeka Ve Öğrenme

Zeka Ve Öğrenme

Harvard Üniversitesi profesörlerinden Howard Gardner, uzun yıllar üzerinde çalıştıktan sonra oluşturduğu 'Çoklu Zeka Teorisi'
7 tip zeka ve
değişik öğrenme yolları varken, tek tip zekaya hitap etme ve tek tip öğrenme şekliyle çocukları bir kalıp içine
sokmaya çalışma, toplum için yetişebilecek birçok dahinin önünü kapattığı ifade ediliyor.             
 
Gardner'e göre, yedi tip zeka doğuştan her çocukta değişik düzeylerde bulunuyor ve küçük yaşlardan başlayarak hayat boyu bütün zeka tipleri geliştirilebiliyor. 'Çoklu Zeka Teorisi' ile, sadece dil ve matematik zekasını göz önünde bulunduran okullardaki klasik eğitim sistemi ve buna dayalı klasik zeka testi ve zekanın eski tanımı tarihe karışıyor.
Gardner 7 tip zekayı, dilsel zeka, görsel zeka, matematiksel zeka, harekete dayalı (bedensel) zeka, müzik zekası, kişiler arası (sosyal) zeka ve kişinin kendine dönük zekası olarak farklı biçimlerde ayırıyor.
7 tip zeka ve değişik öğrenme yolları varken, tek tip zekaya hitap etme ve tek tip öğrenme şekliyle çocukları bir kalıp içine sokmaya çalışma, toplum için yetişebilecek birçok dahinin önünü kapattığı ifade ediliyor.
Herkesin birbirinden farklı algılama ve anlama, olayları birbirinden farklı yaklaşım ve problem çözme yetenekleri ve tarzları vardır. Herkesin öğrenme şekilleri de birbirinden farklıdır. Bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde, nasıl ki genetik alanındaki gelişmeler tek tek her bireyi hedef almışsa ve kişiye özel ilaçlar geliştirecek kadar bir gelişme seyrine girmişse, öğrenme ve buna bağlı etkin eğitim konularında da klasik, yaklaşım kalıplarını içine kalmak bireylerin yeteneklerinin önünde frenleyici bir etki oluşturmaktadır.
 
Öğrencileri tanımamıza yardımcı olacak farklı zeka tiplerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
Görsel Zeka: Bu tip çocuklar yaşıtlarından daha çok hayal kurarlar. Yap-boz, labirent gibi görsel faaliyetlerden hoşlanırlar. Yaşıtlarına oranla çizimleri ve resimleri çok güzeldir.
Matematik Zeka: Her şeyin nasıl çalıştığını merak eder ve sorular sorarlar. Matematik en sevdikleri derstir. Dama, satranç gibi düşündüren oyunları oynamaktan zevk alırlar.
Sosyal Zeka: Liderlik özelliklerine sahip olan bu çocuklar, arkadaşları arasında en popüler olan çocuklardır. Sosyal faaliyetlere katılmaktan zevk alırlar. Kulüplerde, organizasyonlarda, komitelerde yer almayı severler.
Dilsel Zeka: Bu tip çocukların kelime hazineleri çok geniştir. Masal,, hikaye, fıkra anlatmaktan zevk alırlar. Okumayı, kelime oyunlarını ve bulmaca çözmeyi çok severler. Küçük çocuklar kendilerine katip okunmasından ya da hikaye anlatılmasından hoşlanırlar.
Bedensel Zeka: Bu tip çocuklar çok hareketidirler. Koşmayı, zıplamayı, güreşmeyi çok severler. Eşyaları ya da benzer şeyleri parçalara ayırıp tekrar birleştirmeyi severler. Tahta oyma, dikiş dikme, örgü örme gibi el becerisi isteyen işlerde yeteneklidirler.
Müzik Zekası: Pek çoğunun güzel sesi vardır. Güzel şarkı söylerler. Müzik aleti çalmaya heveslidirler. Müzik dinlemeyi sever, okul dışında öğrendikleri şarkıları söylemekten hoşlanırlar.
Kişinin Kendine Dönük Zekası: Bağımsız ve kendi başlarına buyrukturlar. İlgi duydukları şeyler ya da hobiler hakkında pek fazla konuşmazlar. Hislerini eksiksiz, abartmadan olduğu gibi söylerler. Genelde tek basma oynamayı ve çalışmayı severler. Uzmanlar, çök yönlü yetişen çocukların kendilerine olan güvenlerinin arttığını ve okula ve öğrenmeye karşı daha ılımlı bir tutum ve davranış geliştirdiklerini ve daha da başarılı olduklarını söylüyorlar.
Özellikle, Türkiye gibi insanların büyük bir bölümünün içine kapalı bir görüntü sergilediği ve insanların yeteneklerinin ortaya çıkmasına imkan verecek sosyal aktivitelerin pek gelişmediği
 ülkelerde çocukların daha yakından gözlemlenmesi ve yeteneklerinin tespit edilmesi daha önem kazanmaktadır.
Uzun yıllar Türkiye'nin eğitimde iddialı okullarında ve ardından da üniversitede ders verdikten sonra edindiğim izlenimler ışığında hep şunu söylemişimdir.
Değil tarih boyunca, son birkaç yüzyıl içinde yaşamış insanların bile, eğer gerçek yetenekleri tespit edilerek o alanda eğitim görmüş olsalardı ve ömürlerini o istikamette geçirselerdi, ya da insanların hobileri aynı zamanda işi ve mesleği olabilseydi, dünya bugün teknolojik gelişmeler itibariyle 2000'li yılları değil, tarihler 2002 yılını göstermesine rağmen, 2300'lü yılların dünyasını yaşardı.
Özellikle ülkemizdeki eğitimcilere ve rehber öğretmenlere büyük bir sorumluluk düşmektedir.

DERLEYEN...EMRE ŞEN (KESFETKENDİNİ EDİTÖRÜ)
İletişim:[email protected]

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık