Beyin göçü; az gelişmiş veya gelişmekte olan bir ülkedeki iyi eğitimli, düşünen, üreten, kalifiye, nitelikli, seçkin, profesyonel ve yetenekli işgücünün araştırma ya da çalışma yapmak amacıyla en verimli dönemlerinde gelişmiş ülkelere gidip geri dönmemeleriyle meydana geliyor.
İlk olarak 1960’lı yıllarda beyin göçü başlıyor ve önce doktorlar, mühendisler, sonra da bilim adamları arasında oldukça yaygınlaşıyor.
Fakat beyin göçü sadece ülke dışında meydana gelmiyor, ülke içinde meydana gelen beyin göçleri de zaman zaman oluyor. Türkiye’de bu şekilde meydana gelen beyin göçleri genellikle devlet sektöründen özel sektöre doğru oluyor. Mesela öğretim üyelerinin çoğunlukla devlet üniversitelerinden vakıf üniversitelerine doğru akımı veya devlet dairelerinde yetişen elemanların özel sektöre geçişi ülke içinde ortaya çıkan beyin göçlerine en yaygın örnekler. Bununla birlikte İç beyin göçünün ülke açısından pek fazla zararı olmuyor. Ancak dış beyin göçü için aynı şeyi söyleyemeyiz. Ne de olsa iyi yetişmiş yetenekli işgücünün gelişmiş ülkelere akışı şeklinde gerçekleşen dış göçün ül***e zararı çok büyük.
Kanada, İngiltere ve ABD gibi gelişmiş ülkeler arasında bile beyin göçü olabiliyor. Daha iyi çalışma olanakları, yüksek ücret ve daha az vergi nedeniyle birçok Kanadalı ABD’de çalışmayı tercih ediyor. Ancak Kanada’ya gelip yerleşen yetenekli işgücü de yadırganamayacak kadar fazla. Bu yüzden de Kanada dışarıya verdiği beyin göçünü dengelemiş oluyor. Çoğunlukla gelenler daha fazla olmaktadır.
Türkiye ise beyin göçü en fazla olan 34 ülke arasında 24. sırada yer alıyor ve ne yazık ki iyi eğitim gören yüz kişiden 59’u,Türkiye dışında okuma ve ya çalışmaya başlıyor. Ülkemiz, Hitler döneminde Yahudi bilim adamlarını ül***e kabul edip Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasında da Türki Cumhuriyetlerden beyin göçü almış olsa da daha sonraki zamanlarda bu konuda çok fazla ilerleme kaydedemedi.
Beyin göçü sadece Türkiye’de değil genel olarak dünyada yaşanılan en önemli sorunlardan biri. Türkiye’den başka beyin göçü fazla olan diğer ülkeler arasında Hindistan, Pakistan, Birleşik Devletler Topluluğu, Çin, Filipinler, Cezayir, Fas, Tunus, İran, Mısır, Nijerya, Türki Cumhuriyetler vs. gibi devletler yer alıyor. Bununla birlikte ciddi ölçüde beyin göçü alan ülkeler ise ABD, Kanada, Avustralya, G. Afrika, Almanya, Fransa vs gibi ülkeler oluyor.
Beyin göçünde sadece göç veren ülke değil göç alan ülkenin de özellikleri etkili oluyor. Yani hem göç alan ülkenin çekici tarafları, hem de göç veren ülkenin itici unsurları beyin göçüne sebep oluyor. Göç alan ülkelerdeki iyi imkanlar ve fırsatlardan, göç veren ülkelerdeki ise bazı baskıcı özelliklerden dolayı yurt dışına göç cazip olabiliyor.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki eğitim sistemi gençleri dışarıya itmede son derece etkili. Sayısız eğitim programları sayesinde gelişmiş ülkeler ihtiyaç duydukları işgücünü temin edebiliyorlar. Genellikle eğitim sistemleri batının ihtiyaçlarına göre belirleniyor fakat ulusal ve yerel problemlerin çözümüne yönelik olmuyor. Çok daha kaliteli mezun yetiştirme, yeterli derecede etkin ve uygun eğitim malzemesi sağlayarak fikir üretimine yardımcı olma da.
Çeşitli politik baskılar, terfi ve atamalarda ayırımcılık, insan hakları ihlali gibi genel sebeplerden dolayı göç veren ülke itici bir hal alıyor. Yolsuzluklar, ülkenin aydın kesimini oluşturan yazarların dernek ve sivil toplum örgütlerine üyeliklerinin kısıtlanması, profesyonel ve akademik atamaların birtakım güvenlik soruşturmaları ile gerçekleşmesi, mesleki birliklerin, sendikaların vs. politik kontrolden geçmesi gibi nedenler genç nüfusun bu tip kurumlardan uzaklaşmasına ve bu da bir ülkede olması gereken etkin bilim enstitülerinin azalmasına sebep oluyor.
Beyin Göçüne Neler Sebep Oluyor?
İnsanlara cazip gelen şeyler ekonomik, mesleki, eğitimsel, akademik vs birçok sebepten olabiliyor. Beyin göçünün çekiciliği kişinin istediği başarı ve yeterliliğe ülkesinde sahip olup olmamasına bağlı. İyi ücret, iyi kariyer fırsatlı her zaman talebin başka ülkelere doğru kaymasında en önemli sebeplerden oluyor. Yüksek yaşam standardı, bilimsel mükemmeliyet, sosyal demokrasi, yükselme olanağı da beyin göçü için çekici sebeplerden. Genel olarak baktığımızda tüm beyin gücü alan ülkelerin gelişmiş, insan hakları, sosyal adalet, entelektüel özellik ve birikime sahip ülkeler olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Çocuklara uygun eğitim fırsatları sağlayıp göçmenlere iyi davranan, tam vatandaşlık hakları veren ekonomik ve politik haklar sağlayan ülkelerde yaşam ve kariyer kurmayı hangimiz istemez ki!
Beyin göçüne sebep olan itici ve çekici yönleri şöyle gösterelim;
Göçün olduğu ülkelerin itici yönleri
- İşsizlik,
- Gelişimin düşük/kötü olması,
- Düşük ücret/maaş,
- Ücret sistemindeki dengesizlikler/adalet- sizlikler,
- Politik dengesizlik,
- Patron/yöneticilerin yetersizliği,
- Fazla eğitimli işgücü üretimi ve bunların az kullanımı,
- Araştırma ve olanaklarının azlığı,
- Kimsenin fikirlerle ilgilenmemesi,
- Bağımsızlık azlığı/yokluğu
- Atama ve yükseltmelerde kayırma, siyaset, sadakatin ön plana alınması,
- Yükselme fırsatı azlığı,
- Kötü çalışma koşulları,
- Bilimsel gelenek ve kültür eksikliği,
- Kurumsallaşamama,
- Entellektüel gelişememe,
- Daha iyi şehir yaşantısı özlemi,
- Daha fazla nitelik kazanma ve tanınma özlemi,
- Daha iyi kariyer beklentisi,
- Yeterli çalışma şartları yoksunluğu.
- Gençlere fırsat verilmemesi/tanınmaması,
Göç alan ülkelerin çekici yönleri
- Daha iyi ekonomik durum,
- Yüksek maaş/ücret,
- Daha iyi yaşam şekli,
- Daha iyi tıbbi olanaklar,
- Daha iyi araştırma olanakları,
- Modern eğitim sistemi ve daha iyi nitelik kazanma olanakları,
-Yabancı eğitim prestiji,
- Entelektüel bağımsızlık,
- Daha iyi çalışma/iş koşulları
- Politik istikrar,
- Bilimsel ve kültürel gelenek zenginliği bulunuşu,
- Şehir merkezlerinin cazibesi,
- Deneyimli/destek personelinin bulunuşu,
- Hayatta sık şans yakalama fırsatının bulunuşu,
- Önemli araştırma fonunun/kaynaklarının bulunuşu.
Ekonomik nedenler:
Beyin göçünün en önemli nedenlerinden biri ekonomik problemler. Eğer ülkede bireylere verilen ücretler gerektiğinden azsa, buna karşılık vergi oranları oldukça yüksekse dikkate değer bir ekonomik dengesizlik ortaya çıkıyor. Bu da, tabi ki, gelecekle ilgili tedirgin, endişeli düşüncelere sahip insanların varlığını artırıyor.
Politik ya da siyasi nedenler:
Politika veya siyaset, birçok alanda olduğu gibi beyin göçü üzerinde de etkili oluyor. Etnik köken farklılıkları, politik istikrarsızlıklar ve en önemlisi de siyasetin iş hayatına karıştırılıp burada da kontrolü ele geçirmesi yurt dışını cazip hale getiriyor.
Eğitimsel nedenler:
Eğitim sisteminde önemli ölçüde çarpıklıkların olması özellikle gençlerin yurt dışına göçünde oldukça etkili. Mesela Türkiye’nin kişi başına düşen 142$’la en az eğitim harcaması yapan ülke konumunda olması, kalıcı milli eğitim politikamızın olmayışı, plansız, programsız ve ucuz eğitim vermesi yurt dışı eğitimi gençlerin gözünde daha da çekici hale getiriyor.
Psikolojik ve sosyal sebepler:
Yaşam şartlarının, çalışma koşullarının yeterince iyi olmaması, işsizlik oranının çok yüksek olup yeni mezun birçok üniversite öğrencisinin iş bulma kaygısı gibi sebepler de beyin göçüne neden oluyor.
Bilimin ve teknolojik imkanların yetersizliği:
Bilim ve teknolojiye gerekli desteği, önemi göstermeme, araştırma ve geliştirme çalışmalarına yeterli yatırımın yapılmayıp araştırmaya teşvikinin olmaması, fikir üretiminin, buluşların sonunda maddi destek sağlanmaması da dış göçü arttırıyor.
Türkiye'den Beyin Göçü ve Nedenleri
Türkiye'den Beyin Göçü ile ilgili bir sohbet veya açık oturum izlesem oldukça ilgimi çeker ama sonuçta genellikle üzülürüm. Çünkü, çocuğumuzu dünyaya getiriyoruz, her türlü ihtiyacını gideriyoruz, onun için binbir fedakarlığa katlanıyoruz, okutuyoruz velhasılı çocuk büyüyor iyi bir üniversite ve iyi bir bölüm kazanıyor, mezun oluyor. Sonra mezun olduğu alanla ilgili yeterince istihdam olmaması , ekonomik nedenler veya başka nedenlerden dolayı , yurt dışına gidiyor ve gittiği ülkeye hizmet ediyor.Hatta gittikleri ülkelerdende çoğunlukla geriye dönmüyorlar.
Bir insan yaklaşık olarak 21-25 yaşlarında üniversiteden mezun olduğuna göre, bir ailenin bu zamana kadar çocuğu için harcadığı para en az 65.000-75.000 YTL. arasında olacaktır tahminen.
Beyin göçü alan ülkeler artık bu parayı harcamayacakları içinde ayrıca maddi kazanç sağlamaktadırlar. Bir bakıma sanki ; "Ben bu kişiyi besledim büyüttüm, bir çok maddi manevi emek harcadım ama ben yiyemedim al sen ye"der gibi oluyor.
Böylece beyin göçü alan ülkeler, ailenin bir çok maddi ve manevi emek harcayarak yetiştirdiği bu kalifiye,hazır, iyi eğitim görmüş, kendini yetiştirmiş, yetenekli, görgülü v.s. gibi insanları alıp onlardan yararlanmaktadırlar.
Ülkem için üzüntü verici bir durum doğrusu.Son yıllarda ülkemizden beyin göçünün geçmiş yıllara göre biraz azaldığını öğrenmekteyiz, bu da sevindirici bir durum.
BEYİN GÖÇÜ/EREZYONU
Beyin göçü iyi eğitim görmüş, kalifiye, nitelikli, seçkin, uzman ve yetenekli işgücünün yetiştiği az gelişmiş/
gelişmekte olan bir ülkeden gelişmiş bir ülkeye en verimli olduğu dönemde çalışmak/araştırma yapmak için akışı/göçü olarak tanımlanabilir. Kıt ve sınırlı kaynakları ile yetiştirdiği değerli beyinleri kaybeden az gelişmiş/gelişmekte olan ülkelerin beyin göçü nedeni ile gelişmeleri daha da yavaşlarken, gelişmiş ülkelerin yetişmiş beyinlere daha yüksek ücret ve daha iyi olanaklar sağlaması ile gelişmeleri daha da hızlanmaktadır. Beyin göçü ülkeler arasındaki gelişBeyin göçü iyi eğitim görmüş, kalifiye, nitelikli, seçkin, uzman ve yetenekli işgücünün yetiştiği az gelişmiş/ gelişmekte olan bir ülkeden gelişmiş bir ülkeye en verimli olduğu dönemde çalışmak/araştırma yapmak için akışı/göçü olarak tanımlanabilir. Kıt ve sınırlı kaynakları ile yetiştirdiği değerli beyinleri kaybeden az gelişmiş/gelişmekte olan ülkelerin beyin göçü nedeni ile gelişmeleri daha da yavaşlarken, gelişmiş ülkelerin yetişmiş beyinlere daha yüksek ücret ve daha iyi olanaklar sağlaması ile gelişmeleri daha da hızlanmaktadır. Beyin göçü ülkeler arasındaki gelişmişlik farkının daha da artmasına neden olmaktadır.
Beyin göçü 1960’lı yıllarda başlamış olup, önce doktorlar, mühendisler ve sonra bilim adamları arasında yaygınlaşmıştır. Beyin göçü iç ve dış beyin göçü olarak ikiye ayrılabilir. Ülke içindeki beyin göçüne iç ve ülke dışına olan beyin göçüne ise dış beyin göçü adı verilir. Ülkemizde iç beyin göçü çoğunlukla devlet sektöründen özel sektöre olmaktadır. Örneğin Devlet Üniversitelerinden Vakıf Üniversitelerine Öğretim Üyesi erozyonu veya devlet dairelerinden yetişen elemanların özel sektöre geçişi iç beyin göçü olarak adlandırılabilir. İç beyin göçünün ülke açısından pek fazla zararı yoktur. Dış beyin göçü ise iyi yetişmiş yetenekli işgücünün gelişmiş ülkelere akışı şeklinde algılanabilir ve ülkeye zararı çok büyüktür.
Türkiye beyin göçü en fazla olan 34 ülke içinde 24. sırada yer almakta olup, maalesef iyi eğitim gören yüz kişiden 59’unu elinden kaybetmektedir. Beyin göçü Dünyada’ da önemli bir sorundur. Beyin göçünün fazla verildiği ülkeler arasında Hindistan, Pakistan, Birleşik Devletler Topluluğu, Çin, Filipinler, Cezayir, Fas, Tunus, İran, Mısır, Nijerya, Türki Cumhuriyetler vs. de vardır. Önemli ölçüde beyin göçü alan ülkeler arasında ABD, Kanada, Avustralya, G. Afrika, Almanya, Fransa vs gibi ülkeler vardır.
Gelişmiş ülkeler arasında bile beyin göçü söz konusudur. Örneğin Kanada ve İngiltere’den ABD’ye beyin göçü söz konusudur. Kanadalılar daha iyi iş olanakları, yüksek ücret ve daha düşük vergi nedeniyle ABD’de çalışmayı tercih etmektedirler. Kanada’dan dışarıya olan beyin göçü kadar da Kanada kendisi dışarıdan beyin göçü aldığından gidenler ve gelenler birbirini dengelemektedir. Çoğunlukla gelenler daha fazla olmaktadır. Türkiye, Hitler döneminde Yahudi bilim adamlarına kucak açmış ve son on yıldır özellikle Sovyetler Birliğinin dağılması ile birlikte Türki Cumhuriyetlerden bir miktar beyin göçü alsa da bunu iyi değerlendirdiğini söylemek doğru olamayacaktır.
BEYİN GÖÇÜNÜN NEDENLERİ
Beyin göçünün nedenleri 6 grupta toplanabilir:
*Ekonomik Nedenler
Düşük ücret politikası varlığı,
Vergi oranlarının yüksek olması,
Ekonomik istikrarsızlık varlığı,
Gelecek endişesi olması.
*Politik/Siyasal Nedenler
Etnik köken farklılığı/ayrılığı oluşumu,
Siyasal istikrarsızlık oluşumu,
Siyasetin/Kayırmacılığın iş hayatına girip, onu kontrol etmesi.
*Bilim ve Teknoloji Politikalarındaki Yanlışlıklar
Ar-Ge’ye önem vermeme,
Bilim ve teknolojiye değer vermeme,
Fikir üretiminin ve buluşun para etmemesi ve desteklenmemesi,
Ar-Ge alt yapı ve teşvik eksikliği,
Ar-Ge yatırım yardımı ve vergi indirimi azlığı,
*Eğitim Sistemindeki Çarpıklıklar
Kişi başına (142 $) en az eğitim harcaması yapan 5. ülke olmamız,
Eğitim harcamasında 109 ülke içinde 105. sırada yer almamız,
Ulusal gelirden yüksek eğitime ayrılan pay Dünya ortalaması %5.2 iken bizde %2.2 olması,
Kalıcı milli eğitim politikası yokluğu,
Plansız, programsız ve ucuz eğitim,
Eğitimde fırsat eşitsizliği oluşu.
*İşsizlik
Üniversite mezunlarının %70’inin meslekleriyle ilgisiz işlerde çalışması,
En fazla işsizliğin Üniversite mezunları arasında olması,
İş bulamama,
Üniversite mezunlarının arayış içinde olması,
Basın/Yayının aşırı özendirmesi.
*Yabancı Dilde Eğitim ve Teknolojideki Gelişmeler
Yabancı dilde eğitim beyin göçünde katalizör görevi görmesi,
Yabancı dilde eğitim batıya bedavaya (hibe) insan kaynağı üretmeye yardımcı olması,
İletişim olanaklarının (bilgisayar, internet, fax, cep telefonu vs) sağladığı kolaylıklar.
TÜRKİYE’DEN BEYİN GÖÇÜNÜN NEDENLERİ
YÖK’ün hazırladığı bir rapora göre 24 bini Almanya’da, 15 bini ABD’de olmak üzere 50 binden fazla Türk genci yurt dışında eğitim görmektedir. Dünya Bankasına göre yurt dışında yüksek öğretim gören öğrencilerimizin yurt içindekilere göre oranı %3.2’ler civarındadır. Yurt dışında önce eğitim ve sonra iş arayan gençlerimizin bir kısmı da Üniversitelere giremediğinden yurt dışına okumayı tercih etmektedir. Türkiye yurt dışına en çok öğrenci gönderen/okutan ülkeler arasında 11. sırada yer almaktadır. Türk öğrenciler Almanya, ABD, İngiltere, Kanada, Belçika, Avustralya, Fransa ve G. Afrika’ya gitmekte ve büyük çoğunluğu lisans veya lisans üstü (Y. Lisans ve/veya Doktora) eğitimlerinden sonra ülkeye geri dönmemektedir. Türkiye ABD’de en fazla öğrencisi bulunan 9. ülkedir. TÜSİAD’a göre Türk öğrencilerin ABD ekonomisine yılda 824 milyon dolar katkı sağlamaktadır. Öğrencilerimizin ileri ülkelerde yüksek öğretim görmeleri tabii ki yararlıdır. Ancak eğitim kalitesi düşük ülkelere öğrenci gönderilmemesinde de yarar vardır. Yurt dışında eğitim gören ve yurda dönen yetişmiş beyinlerin de ülkemizde iyi değerlendirilmesi ve iyi olanaklar sunulması gerekmektedir.
Ülkemizde bilim, teknoloji ve Ar-Ge’ye verilen önemin yetersizliği DİE verilerine göre şöyledir. On bin kişiye düşen Ar-Ge personeli sayısı ülkemizde 1990 yılında binde 6.7 iken 2000 yılında ancak binde 10.5’e çıkabilmiştir. Bu oran Rusya’da binde 153, Japonya’da binde 136, Almanya’da binde 116 ve AB topluluğunda binde 95’dir. Ar-Ge harcamalarının GSYIH içindeki payı 1990 yılında binde 3.2 iken 2000 yılında ancak binde 6.3’e çıkabilmiştir. Bu oran Japonya’da yüzde 3.04, ABD’de yüzde 2.64, Almanya’da yüzde 2.46 ve AB ülkelerinde yüzde 1.85’tir. Fen Bilimleri atıf endeksinde taranan dergiler içinde yer alan Türkiye adresli 6074 bilimsel yayın ile 2000 yılında 25. sırada yer alabilmekteyiz. Ülkemizde buluş ve patent için başvuru sayısı 2000 yılında ancak 3442 olmuştur. Bu rakam gelişmiş ülkelerdeki birkaç günlük başvuruya eşittir.
İnternet’ten 1135 kişi (katılımcıların %75'inin 18-29 yaş grubunda) üzerinden TRT tarafından yapılan "Beyin Göçü" konulu anketin sonuçlarına göre; katılımcıların %72'sinin kariyer hayallerini gerçekleştirmek için şansını yurt dışında aramayı düşündüğünü yansıtmıştır. Aynı kitle, %98 gibi yüksek bir oranla, siyaset ve iş çevrelerinin beyin göçü konusuna yeterli duyarlılığı göstermediğini belirtmiş. Anket katılımcılarının demografik özelliklerini incelediğimizde, katılımcıların genç yaşta olduğunu görülmektedir. Türkiye'nin günümüzdeki ekonomik koşulları ve istihdam şartları göz önünde bulundurulduğunda, iş hayatına yeni adım atmış veya atmakta olan bu kitlenin de motivasyonunun kaynağını görmek hiç de zor değildir. Teknolojik gelişmeler ve globalleşme sonucu, yurt dışına gitme kararını vermek gençler için artık eskisi kadar zor da değildir. Globalleşme, nesiller arasında zaten var olan farklılıkları daha da belirginleştirmiş ve kaynaklarda "Y-nesli" olarak tanımlanan yeni neslin özelliklerini ortaya çıkarmıştır Y-nesli, bilgisayarlı, internetli bir dünyada yetişmiş bir nesildir. Ödev yapmak için kütüphaneye gitmiyor, istedikleri bütün bilgilere internet aracılığıyla ulaşabiliyor ve böylece dünyayı, farklı kültürleri tanıyorlar. Gündüz Türkiye'deki arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirirken, akşam dünyanın dört bir yanından insanlarla 'chat' yapabiliyorlar. Hayatlarındaki her şeyin çok çabuk değişmesine alışıklar - 'adaptasyon' yetkinlikleri çok güçlü. Genç neslin bu özelliklerine Türkiye'nin günümüzdeki istihdam koşulları da eklenince, anketimizde "beyin göçü" olarak tanımladığımız yurt dışına yerleşme kararını almaları kolaylaşabiliyor.
Anket sonuçlarında görünen sevindirici bir nokta, "Yurt dışında olsun da, ne iş olsa yaparım" ifadesini kullanan anket katılımcılarının oranının yalnızca %7.8 olması. Anket katılımcıların %55 oranındaki bölümü ise, ancak "istediğim koşullarda bir iş bulursam" yurt dışı alternatifini değerlendireceğini belirtmiş. Bu da hem ülke olarak, hem de kurumsal olarak alınacak bir takım önlemlerle genç beyinleri göçten vazgeçirebileceğimizin olumlu bir sinyalidir. Yurt dışına kariyer yapmak için gidişte en çok tercih edilen ülkeler ABD (%38) ve Kanada’dır (%20). Gençlerin %44’ü, 2-3 yıl içinde istihdam şartlarının düzeleceğini beklemelerine karşın, %32’lik kesim ise istihdam olanaklarının hiçbir zaman düzelmeyeceği düşüncesinde karamsardır.
Beyin göçünü durdurmak için %29’luk kesim zihniyetin değişmesini, %17.4’lük kesim yerli/yabancı yatırımların sağlanmasını, %17.3’lük kesim ekonominin düzelmesini, %12’lik kesim istihdam yaratılmasını ve %9’luk kesim girişimciliğin desteklenmesini istemektedir. Gençlere göre Türkiye’nin gelecekte karşısına çıkacak en önemli sorun %38 siyasi istikrarsızlık ve %31 ile beyin göçü ve istihdam ve %24 ile ekonomik krizlerdir.
Yurt dışına nitelikli beyin göçünde çoğunlukla eğitim/kariyer amaçlı (Master ve Doktora) gidenlerde geri dönüşü yarıdan az olmamakta. Bunlarında yaş aralığı 17-35 arasında yoğunlaşmaktadır. En fazla kalma oranı Fen Bilimlerinden Mühendislik (bilgisayar, uçak, elektrik-elektronik, haberleşme, makine, kimya, endüstri, maden, metalürji, bioteknoloji gibi dallarda), Sağlık Bilimlerinden Tıpta ve daha az oranda Sosyal Bilimlerde olmaktadır. Fen Bilimlerinde Master ve Doktora çalışmasını tamamlayanlar çok rahat araştırma merkezleri ve teknoparklarda yüksek ücretle çalışma imkanı bulabilmektedirler. Tıp ve Sosyal Bilimlerde çoğunlukla Üniversitelerde öğretim elemanı ve doktora sonrası araştırmacı olarak kalıyorlar. Gelişmiş ülkeler bu genç beyinlerin en verimli çağlarını kullanmaktadırlar. Yurt dışında kalanların önemli bir kısmı da Resmi Burslu okuyanlardan oluşmaktadır. Son yıllarda TÜBİTAK tarafından resmi burslu gönderilen 26 kişinin dönmediği bildirilmiştir.
Ülkemizden yurtdışına giden her iyi eğitilmiş yurttaşımız "Beyin Göçü" nedeniyle kesinlikle ülkemizin çok büyük bir değer kaybına neden olmaktadır. Her iktidar değil, her bakan değiştikçe veya partilerin yerel yönetimlerinin baskısı ile çok sık olarak bürokraside çalışan memurlar, görevliler değiştikçe zaten çok hantal dönen devlet çarkı baş döndürücü hızla giden çağın hızına ayak uyduramazlar. Böyle kötü bir çark içinde en yetenekli, dünya çapında değerleri olan üst düzeydeki insanlarımız bir şey yapamazlar ve bu kötü çark o değerli insanlarımızı öğütmeyerek yok etmeye çalışır. Bu çark içinde kalıp yok olmamak için kendilerini değerlendirebilecek ülkelere giden insanlarımıza hangi hakla ve düşünceyle kötü gözle bakabiliriz? Bu sebeplerle dışarı giden insanlarımızın tümünün ülkelerini sevmediklerini söyleyemeyiz. Şartlar onları dışarı itmektedir. Yurt dışına, ülkesindeki kötü koşullar nedeniyle çok büyük zararlar gören ve yurt dışına kırgın olarak giden beyinlerimiz bu gruba girmektedir. Bu beyinlerin sanki ülkelerine dönmemesi ve gelişmiş ülkelere hizmet etmesi için çok büyük gizli çabalar sarf edilmektedir. Zira bu beyinlerin bazılarının ülkelerine dönmeleri halinde başlarına gelmeyecek felaket kalmayacaktır. Sanki içimizdeki gizli bir düşman güç, kıt kaynaklarla yetiştirdiğimiz ve büyük bedel ödediğimiz bir beynin ülkesine dönmemesi için tüm ortamları hazırlamıştır. Artık bu gruptaki beyinler gittikleri ülkeye hiçbir bedel ve transfer ücreti ödemeden hizmet vermeğe başlayacaklardır. Bu beyinler, gelişmiş ülkelere gelişmekte olan ülkelerin yaptığı karşılıksız bir bağış/hibedir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden gittikleri zengin ülkelere hibe edilen bu beyinlerin, gittikleri gelişmiş ülkelerde kendilerine verilen değerlerle akıllarından ve hayallerinden dahi geçiremeyecekleri çalışma ortamları ve olanakları gördükçe bunların ülkelerine katkıları kalmayacak ve bu gruptaki insanların, beyinlerin yurtdışına gitmesi tam bir beyin göçü ve kaybıdır.
Ülkelerine geri döndüklerinde çok büyük hizmet yapabilmek amaç ve hayaliyle yurt dışına gidip daha sonra elde ettikleri eğitim -deneyimlerle ve büyük heves/heyecanla ülkelerine dönen, ancak gönüllerince ülkelerine hizmet edemeyeceklerini anlayarak çok büyük hayal kırıklığına uğrayanlar kısmen ülkemize bir beyin gücü katkısı yaparlarken tekrar yurtdışına gittiklerinde artık bir daha bunlardan yararlanma olanağı kalmamaktadır. Bu gruptakilerin yurtdışına gitmeyip ülkelerinde kalmaları halinde bile artık göç etmişlerden farkı kalmamakta, tamamen küstürülmekte ve pasifize edilmektedirler.
Yurtdışına giden iyi eğitilmiş yurttaşlarımız her ne kadar gittikleri ülkeye hizmet etseler dahi oralarda elde edecekleri deneyimlerle ve ilave eğitimlerle ülkemizin gelişimine çok büyük katkıda bulunacak şekilde "Beyin Gücümüzü" artıracaklar ve ülkemizde bulundukları ortamdan daha da fazla bir şekilde beyin gücümüzün artmasına katkıda bulunacaklardır. Bu gruptaki beyinlerimiz aslında ülkemiz için bir beyin göçü/kaybı değil belki de bizim onlara hiçbir zaman ülkemizde kalmaları halinde sağlayamayacağımız olanaklarla daha da güçlenmiş olarak ülkelerine dönen, dönmeseler bile dışarıdan her zaman ve her yolla ülkelerine katkıda bulunabilen birer beyin gücümüz olacaktır. Bu gruptakilerin her zaman ülkelerine katkıları artan bir şekilde devam edecektir. Bu gruptaki beyinlerimize kısmen devlet (araştırma kurumları/ hastaneleri vs), daha çok oranda kamuoyu sahip çıktığından onların gücünden kısmen yararlanılabilmektedir. Ancak ülkemizin kalıcı eğitim, bilim, teknoloji , araştırma&geliştirme politikalarının olmayışı ve bu alanlarda kurumsallaşamama bu beyin gücümüzden yararlanmamızı engellemekte/ kısıtlamaktadır. Bu kişiler genellikle sadece yazın birkaç hafta/ay ülkemize bazı Üniversitelere gelip seminer/konferans vermekte veya birkaç Türk öğrenciye kendi kurumlarında araştırma olanağı/bursu sağlayabilmektedirler. Bir kısmı da yurt dışında lobi faaliyetlerinde bulunabilmektedir
Yetişmiş insan açığı çeken ülkemizde beyin göçüyle bu açık daha da artmaktadır. Ülkemizin kıt ve sınırlı kaynakları ile yetiştirdiği değerli beyinlerin kaybı, ülkemizin gelişmesini daha da yavaşlatmaktadır. Ayrıca gelişmiş ülkelerin yetişmiş beyinlere daha yüksek ücret ve daha iyi olanaklar sağlaması ile gelişmeleri daha da hızlanmaktadır. Beyin göçü ülkeler arasındaki gelişmişlik farkının daha da artmasına neden olmaktadır. Bu açığı kapatmanın yolu sadece beyin göçünü tersine çevirmek ile mümkün olabilecektir. Ayrıca Türkiye Birleşik Devletler Topluluğu (BDT), Türki Cumhuriyetler ve İslam Ülkelerinden de beyin göçü alma yollarını aramalıdır.