Genç Kız Psikolojisi(İki Cinsin Biyolojik Ayrılıkları)

Genç Kız Psikolojisi(İki Cinsin Biyolojik Ayrılıkları)


İki Cinsin Biyolojik Ayrılıkları

Caullery: " Öyle anlaşılıyor ki, sanki bütün organizma her yerinde oldukça belirgin olarak kendini gösteren cinsiyetle doygun bulunuyor." demiştir. Bir başka deyişle, cinsiyet ayrı Ilgından kaynaklanan ayrılık, organizmanın tüm bölümlerinde kendini göstermektedir.

Biyolojik yapının temelini oluşturan hücre çekirdeğinin kromozom düzeni, her iki cinste birbirlerinden farklıdır. Dişide 24 çift kromozom homolog iken, erkekteki 24. çift simetrik değildir, işte cinsiyetin bu ilk belirleyicisi, genetik zenginlik olarak değil de, kromozomotik yapı bakımından sahip olunan farklılıktır. Böylece belirlenen cinsel yapı: morfolojisi, cinsel duyarlılığı, kas gücü, hormonal ve bitkisel dengesiyle birlikte ve özellikle bütün bu temel ve ikincil özelliklerin altında yatan kromozom yapısının harekete geçirdiği biyoşimik güçleri de kapsayan bedenin kendidir.

XX veya XY yumurtasının kromozom formülü, cinsiyet bezinin türünü, yani yumurtacık veya erkeklik bezi oluşunu doğrudan doğruya belirler. Fakat, ikinci derecedeki özellikleri ancak bunlar aracılığıyla, doğurucu hücreleri yapan dokulardan ayrı dokular içinde çıkardığı ve kana karışarak tüm organizmayı etkileyen hormonların etkisiyle gerçekleştirir. Yumurtacık, folikülin ve progesteron; erkeklik bezi, testosteron salgılar. Daha embriyo çağında onaya çıkan bu hormonlar çok güçlü kimyasal maddelerdir ve cinsel ayrılışı yönlendirirler. XX formüllü embriyo dokularında dişi yapan hormonların oluştuğu, böylece yumurtacığın meydana geldiği; XY formüllü embriyo dokularında erkek yapan hormonların belirdiği, böylece erkeklik bezinin oluştuğu varsayılıyor.

Embriyoda cinsiyet bezinin türü bir kez belirdikten sonra bunun bu devrede ve gelişmiş bir organizma olduktan sonra salacağı kimyasal maddeler, cinsel gelişimi bütünüyle yönetir ve yönlendirir.

Bu biyoşimik güçler, erkek ve dişiyi birbirinden bütünüyle ayırmazlar aslında. Çünkü bütün erkekler belirli bir oranda dişilik hormonu ve bütün kadınlar belirli bir oranda erkeklik hormonu salgılarlar. Erkek veya dişi oluşu belirleyen şey, yalnızca bir oran, bir nicelik farkıdır, insan az veya çok erkek, az veya çok dişi olur. Bu hiçbir zaman tam ve net biçimde yüzde yüz olmaz. Erkekçe tavır ifade eden dişilerin, kadınca tavırlara sahip olan erkeklerin bulunması ve cinsiyet değiştirme meselelerinin ortaya koyduğu gibi beden, erkek ve dişi olarak kendinde daima bir çift potansiyellik bulundurur.

Bununla beraber dişiye ve erkeğe özgü belirleyici ve tanımlayıcı pek çok özellik sıralamak mümkündür. Ergenlik çağında daha bol oranda salgılanan cinsiyet hormonları, cinsel ayrılışı daha da belirginleştirir. Folikülin ile progesteron genç kızda memelerin gelişmesini, kalçaların genişlemesini sağlarken, erkekte de testosteron, ses tellerinin kalınlaşması, sakalların çıkması gibi değişimlerin nedeni olur.

Bu gibi belli başlı farklılıklardan başka, cinsiyet hormonları, dişiyle erkek arasına pek çok anatomik, fizyolojik ve biyokimyasal farklılıklar koyar. Yani organizmanın, cinsiyet hormonlarının oluşturduğu değişimlerden etkilenmeyen hiçbir bölümü kalmaz.

Bu değişikliklerin en önemlisi ve en manalı olanı, dişinin leğen kemiğinin, omuzlara oranla erkektekinden çok daha geniş oluşudur. Bunun nedeni, dişinin türün sürekliliğini sağlama görevini üstlenmesine ilişkin olarak, ana rahmine sahip olmasıdır. Kalça genişliğinin fazla oluşu, kalçaların dizlere doğru yaklaştığı izlenimini uyandırır. Sonuç olarak kadının bacak kemikleri, erkeğe oranla daha eğimli olur ki, bu kadına, kendi cinsine özgü yürüyüşünü kazandırır.

Cinsler arasındaki mühim ve belirgin biyolojik farklılıklardan biri de, yağ tabakalarının oluşumu ve bunların bedene dağılışıdır. Dişi de bu yağ, göğüslerde, karnın alt bölümünde, kalçalarda ve uyluk kemiği üzerinde toplanma eğilimindedir. Çağdaş kadın, ciddi bir rejimle ve düzenli yapılan beden hareketleriyle, olgunluk döneminin sonucu olan fazla yağlanmadan kurtulabilmektedir. Ancak bu konuda aşırıya kaçanlar, güzelleşme çabalarını çoğu kez pek pahalı öderler. Çünkü bedenlerindeki yağı verirken vücut güzellikleri bozulur, sarkmalar ve kırışıklar ortaya çıkar. Erken yaşlanırlar.

Cinslerde kılların bedene yayılışı da farklıdır. Kadın saçlarının inceliği, gürlüğü, uzama yeteneği, yaşlılıkta dökülmeme özelliği, dişiye özgü bir avantajdır. Erkek saçının genellikle ileri yaşlarda döküldüğü gözlenir. Saçlardaki bu olumsuz durum erkekte sanki yüzde çıkan kıllarla dengelenir. Bu yalnızca sakal ve bıyıkta değil; kılların, kaşlarda, burun içinde ve kulaklarda daha belirgin olarak gürleşip yayılmasıdır. Ayrıca göğüs civarındaki kıllar, bıyık ve sakallar gibi erkeğe özgü olma niteliği taşır. Dişinin kol ve bacaklarında çoğu kez ince tüyler görülürken erkekte bunun yerini daha kalın ve uzun kıllar alır. Kırk beşle atmış yaş arasındaki birçok kadının tüylerinde görülen erkektekine benzer değişiklikler, bu özelliğin cinselliğe bağlı olduğunu kanıtlamaktadır.

Gırtlağın ve ses tellerinin anatomik farklılığı, erkek ve dişi arasındaki belirgin farklılıklar arasında yer alır. Dişide gırtlak çıkıntısı, gelişiminin belirli bir döneminde dururken, erkekte gelişimim tamamlayarak irileşir. Ses telleri buna bağlı olarak kalınlaşır. Sonuç olarak dişinin sesi; çocuk sesinden daha derin, erkek sesinden daha yumuşak ve ince olarak kalırken, erkeğinkinde tam bir kalınlaşma oluşur.


-ALINTI-


(kız, cinsellik, psikoloji, cinsel, bayan, kızlar, aşk, ergenlik, genç, kız nasıl tavlanır)
wives cheat online click here
click link open
reasons why women cheat why are women unfaithful why most women cheat

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık