Kişisel Gelişim Ve NLP

Kişisel Gelişim Ve NLP

"Yaşamın ilginç yanlarından birisi de; en iyinin dışında bir şey kabul etmeyenlere, genellikle en iyiyi vermesidir."
- W. Somerst Maugham
O ANDA saatte altmış beş mil hızla gidiyordu. Yolun kenarındaki bir şeye gözü takıldığında, yolu görebilmesi için sadece birkaç saniyesi kalmıştı. Ama bu zaman artık çok yetersizdi; çünkü, önde giden büyük araç aniden durmuştu. Hayatını kurtarmak için yaptığı hareketler sonucu motosiklet patinaj yaparak kaymaya başladı. Sonsuza dek sürecekmiş gibi gelen bu kayış onu; şaşıracaksınız ama yavaş yavaş büyük aracın altına sürükledi. Bu arada motosikletin benzin deposu patladı ve her taraf alev alev yanmaya başladı. Hastanede gözlerini açtığında kendisini; yanık acıları içinde, zor nefes alır, hemen hemen hiç hareketsiz, yatalak bir durumda bulmuştu. Vücudunun dörtte üçü üçüncü derece yanıktı. Tüm olanlara rağmen kendisini bırakmamıştı. Yaşamak ve işine tekrar kavuşabilmek için olağanüstü bir çaba harcıyordu. Kaderin cilvesi kendisini bir başka feci kazada daha yakalamıştı. Bir uçak kazasında belden aşağısı bir daha iyileşmeyecek şekilde felç olmuştu.
Her insanın yaşamında, bütün olanaklarıyla ölüm kalım mücadelesi vermek zorunda kaldığı olaylar vardır. O anda yaşam adaletsiz görünür. İnançlarımız, değerlerimiz, sabrımız, sevincimiz, dayanma gücümüz aşırı derecede zorlanır. Bazıları bu testleri daha iyi insan olabilmek için bir fırsat gibi görür. Bazıları da bu olayların hayatlarını mahvetmesine izin verirler. İnsanların zorluklara cevap verme şekillerindeki farklılığı neyin yarattığını hiç merak ettiniz mi? Ben merak ettim. Yaşamımın çok büyük bir bölümünde de insanları bu şekilde davranmaya iten nedenler ilgimi çekmiştir. Belirli insanları yaşıtlarından ayıran özelliklerin neler olduğunu anlamaya karşı büyük bir tutkum var. Niçin birçok kimse tüm tersliklere rağmen neşeli bir yaşam sürerken, diğerleri uyumsuz, sinirli ve sürekli bir çöküntü içinde yaşamlarını sürdürüyorlar?
Gelin sizinle bir başka insanın yaşam hikayesini paylaşalım ve iki insan arasındaki farklara dikkat edelim. İkinci kişinin yaşamı, birincisine göre çok daha renkli görünüyor. O; son derece /engin ve çok sayıda hayranı olan, eğlence dünyasının önde gelen sanatçılarından birisidir. Yirmi yaşındayken, İkinci Şikago Meşhurlar Kent Komedi Topluluğu'nun en genç sanatçısıydı. Çok kısa sürede ünlü bir gösteri yıldızı haline gelmişti. Hemen ardından New York'ta en başarılı tiyatro sanatçısı olmuştu. Yetmişlerde televizyonun önde gelen sanatçılarından biriydi. Daha sonra ülkenin en iyi film yıldızı oldu. Müziğe başladı ve yukarıda ki başarıları orada da tattı. Kendisine hayran çok sayıda arkadaşı, iyi bir evliliği, New York ve Vineyard'da muhteşem evleri vardı. Bir insanın isteyebileceği her şeye sahipmiş gibi görünüyordu.
Bu örneklerden hangisi gibi olmak istersiniz? Birincisinin yaşamını tercih etme düşüncesi bile, insanın tüylerini ürpertir.
İzninizle, bu iki insanın yaşam hikayelerini biraz daha yakından inceleyelim. Bunlardan birincisi benim bildiğim en canlı, en güçlü ve en başarılı insandır. Onun adı W. Mitchell'dir ve halen sağlıklı ve neşeli bir şekilde Colorado'da yaşamaktadır. Motosiklet kazasından bu yana başarıları ve mutluluğu büyük çoğunluk tarafından iyi bilinmektedir. Amerika'nın en etkili kişileriyle inanılmayacak düzeyde iyi ilişkiler kurdu. Milyarder bir iş adamı oldu. Yüzünde garip izler olmasına rağmen, Kongreye adaylığını koydu. Seçim kampanyasında "Beni Kongreye gönderin, diğer güzel yüzlülerden biri olmayacağım", sloganını kullandı. Bugünlerde çok özel bir kadınla, çok güzel bir ilişkisi var ve Colorado vali yardımcılığı için seçim mücadelesi veriyor. Diğer insan, çok tanınmış bir kişi. İsmini duymanız bile size çok büyük keyif verebilir. O, bizim dönemimizin en büyük komedyeni ve eğlence dünyasının efsanelerinden birisiydi. O'nun adı John Belushi'dir. Milyonlarca insanın hayatını zenginleştirme yeteneğine sahip; fakat kendi hayatını anlamlı kılmada çok beceriksizdi. Kokain ve eroin zehirlenmesinden öldüğünde kendisini tanıyan birçok kişi şaşırıp kalmıştı. Her şeye sahip olan Belushi, yaşından çok büyük gösteren, uyuşturucu bağımlısı, sürekli geçmişiyle övünen birisi olmuştu. Dışarıdan bakınca sürekli zirvede görünen bu insan; aslında yıllarca boşa kürek çekmişti.
Benzer örneklerle her zaman karşılaşırız. Siz hiç Pete Strud-wick ismini duydunuz mu? Doğuştan kolsuz ve bacaksız olan Pete, bu gün 42 kilometre koşan bir maraton atletidir. Helen Keller'in muhteşem hikayesini ya da Alkollü Araba Kullanımına Karşı Anneler Derneği'nin kurucusu candy Ligntner'ı düşünün. Alkollü bir sürücünün neden olduğu bir kazada kızı ölen Candy, aynı üzüntüyü başkalarının çekmemesi için dernek kurdu. Böylece yüzlerce belki de binlerce kişinin hayatını kurtardı. Marilyn Monroe, Ernest Hemingvvay gibi çok başarılı olup da kendi hayatlarına kendileri son veren diğer aşırı örnekleri düşünün.
Sahip olanlarla olmayanlar arasındaki fark nedir? Yapabilenlerle yapamayanlar arasındaki fark nedir? Neden bazıları akla hayale gelmeyecek güçlükleri yenerek başarılı bir yaşam sürdürürken, her türlü ayrıcalığa sahip olan bazıları yaşamlarını çekilmez hale getiriyorlar? Niçin bazıları deneyimleri kendi lehlerine kullanırken, diğerleri hiçbir deneyimde başarıya giden yolu bulamıyorlar. John Belushi ile W. Mitchell arasındaki fark nedir? Yaşam kalitesindeki farkı yaratan fark nedir?
Tüm yaşamım boyunca bu sorunun cevabını merak etmişimdir. Yaşamımda; iş, ilişki, fizik yönünden zengin olan değişik insanlar gördüm. Onların yaşamını benimkinden ve arkadaşlarımınkinden farklı kılan nedenleri öğrenmek zorundaydım. Bütün fark, özünde kendimizle olan iletişimimiz ve eylemlerimizden kaynaklanmaktadır. Elimizden gelen her türlü çabayı göstermemize rağmen, işler hâlâ ters gidiyorsa ne yaparız? Başarılı olan insanların sorunları, başarısız olanlarınkinden daha az değildir! Sorunsuz insanlar sadece ve sadece mezarlıklarda bulunanlardır. Başa gelenler, başarıyla başarısızlığın değişik görünümleri değildir. Farkı yapan, bizim onları algılama şeklimiz ve onlara karşı gösterdiğimiz tepkilerdir.
W. Mitchell vücudunun dörtte üçünün üçüncü derece yanık olduğunu öğrendiğinde, tek bir çıkış yolu vardı; o da deneyimin nasıl yorumlanacağıydı. Bu deneyim ölmek için, üzülmek mi', ya da dilediğiniz herhangi bir seçenek doğrultusunda yorumlanabilir. O, bu deneyimi, başına maksatlı olarak gelen bir olay şeklinde yorumladı ve bu yoruma uyumlu düşünceler üretti. Bu yorumlama şekli de O'na dünyasını değiştirme amacında çok büyük üstünlükler sağladı. Kendi kendisiyle bu şekilli- haberleşmesinin bir sonucu olarak; felç olduktan sonra bile, elemi bir yana bırakarak hayatını yönlendirmede üstünlük olarak kullanabileceği inanç ve değerler kümesi oluşturdu. Elleri ve ayakları olmamasına rağmen Pete Strudwick, dünyanın en uzun maratonu sayılan Pike Peak'i başarıyla nasıl koştu? Basit;
kendi kendisiyle olan haberleşmesini geliştirdi. O, eskiden vücudunun ilettiği sinyalleri; ıstırap, sınırlama ve tükeniş olarak yorumluyordu. Daha sonra sinyallerin anlamlarını değiştirdi ve kendisini sürekli koşturacak şekilde sinir sistemiyle haberleşmesini sürdürmeye başladı.
"Nesneler değişmez; biz değişiriz." - Henry David Thoreau
Her zaman insanların kendine özgü sonuçları nasıl ürettiklerini merak etmişimdir. Yıllar önce başarının da bir iz bıraktığını fark ettim. Göz kamaştırıcı sonuçları elde edenlerin belirli eylemleri yaparak bu sonuçlara ulaştıklarını gördüm. W. Mitchell ya da Pete Strudwick'in sonuçları elde ederken kendileriyle nasıl haberleştiklerini bilmenin yeterli olmadığını anladım. Onların nasıl başardıklarını kesin olarak açığa çıkarmak zorundaydım. Diğerlerinin eylemlerini aynen tekrarlarsam; onların elde ettiği sonuçların aynısını elde edebileceğime inandım. Yani, ekersem biçebileceğime inandım. Bir başka deyişle çok kötü koşullarda bile birisi sevecen olabiliyorsa; nesnelere nasıl baktığını, vücudunu nasıl kullandığını gözleyerek stratejisini belirleyebilir ve ben de sevecen olabilirim. İki insan yirmi beş yıldır başarılı bir evlilik sürdürüyorlar ve hâlâ aralarında büyük bir aşk bağı varsa; onların eylemlerini, bu sonucu yaratan inançlarını öğrenebilir ve aynısını tekrarlayarak benzer sonucu kendi ilişkilerimde de gerçekleştirebilirim. Ben aşırı kilolu olma sonucunu üretmiştim. Zayıf olan insanları modellemeye ihtiyacım olduğunu fark ettim. Onların ne yediklerini, nasıl düşündüklerini, inançlarının neler olduğunu öğrenerek aynı sonucu üretebilirdim. İşte 14 kilo olan fazlalığımı bu şekilde attım. Aynı yöntemi finansal alanda ve ilişkilerimde de uyguladım. Bu nedenle, benim mükemmelliğimi oluşturacak modelleri izlemeye başladım. Mükemmelliğime ulaşmada, bulabildiğim her yolu yürüdüm.
Araştırmalarım sırasında Sinir Dili Programlaması (ya da kısaca NLP) diye bilinen bir bilimle karşılaştım ( Neuro-Linguistic Programming- NLP). Dikkat ederseniz, bu bilimin beyin ve dille ilgili olduğunu anlarsınız. Programlama ise bir plan ya da yordamın oluşturulmasıdır. NLP, sözel ya da sözel olmayan dilin sinir sistemimizi nasıl etkilediğini araştırır. Herhangi bir şeyi yapabilme yeteneğimiz, doğrudan doğruya sinir sistemimizi yönlendirme yeteneğimize bağlıdır. Göz kamaştırıcı sonuçları üretenler, bunu sinir sistemleriyle belirli iletişimler kurarak gerçekleştirmektedirler.
NLP en becerikli durumu gerçekleştirmek, dolayısıyla en çok sayıda davranışsal seçeneği yaratabilmek için, kişilerin kendileriyle nasıl iletişimde bulunmaları gerektiği üzerinde durur. NLP ismi, ilgilendiği bilim dalını çok iyi açıklar. Belki de bu ismi daha önceden duymamış olmanızın nedeni NLP isminin bu
İliği olabilir. Geçmişte bu bilim, terapicilere ve çok az sayıdaki iş adamına öğretiliyordu. Bu bilimle ilk karşılaştığımda; Benim daha önce denediklerimden çok değişik olduğunu fark ettim. Üç yıldır korkusal tepkilerini yenmek için psikoterapi gören bir kadını tedavi eden NLP uygulayıcısını izledim. Kırk beş dakika sonra kadında korkusal tepkiden eser kalmamıştı. Elde edilen sonuç karşısında şaşırıp kalmıştım. Bu işi bütünüyle öğrenmeliydim. Sırası gelmişken birçok kere aynı sonucun beş ya da on dakikada elde edilebildiğini belirteyim. NLP, beynimizi yönetmek için sistematik bir yapı sunmaktadır. O, sadece kendi durum ve davranışlarımızı değiştirmeyi öğretmez. Başkalarının durum ve davranışlarının da nasıl değiştirilebileceğini öğretir. Kısaca beynimizin nasıl kullanılacağını ve istediğimiz sonuçlara ulaşan en uygun yolları gösteren bir bilimdir.
NLP, aradıklarımı tam olarak sağlayan bir bilimdi. Benim en uygun üretim diye adlandırdığım uyumlu sonuçların nasıl üretildiğiyle ilgili sırları açığa çıkaran bir anahtardır. Birisi sabahleyin kolay, çabuk ve enerji dolu olarak kalkıyorsa; bu onun ürettiği bir sonuçtur. Bundan sonraki soru, "Onu nasıl üretiyorlar?" sorusudur. Eylemler tüm sonuçların kaynağı olduğuna göre; uykudan kolay ve hızlı bir şekilde kaldıran sinir fizyolojisini, hangi zihinsel ve fiziksel eylemler oluşturur? NLP'nin varsayımlarından birisi, hepimizin aynı sinirsel yapıyı paylaşmamızdır. Bu nedenle dünyada herhangi bir kimsenin başardığı herhangi bir işi; sinir sisteminizi aynı şekilde çalıştırarak siz de başarabilirsiniz. Kişilerin belirli bir sonucu üretmek için tam ve kesin olarak neler yaptığının açığa çıkartılmasına modelleme denir.
Dünyada başkaları için mümkün olan her şey, sizin için de mümkündür. Sorun sizin diğer kişilerle aynı sonucu üretip üretememeniz değildir; sorun strateji sorunudur. Kişiler bu sonuçları nasıl üretmektedirler? Birisi kelimeleri mükemmel telaffuz ediyorsa; onu modellemenin bir yolu vardır ve dört ya da beş dakika içinde siz de onun gibi olabilirsiniz. Tanıdığınız birisinin çocuklarıyla iletişimi mükemmelse, aynı işi siz de yapabilirsiniz. Birilerine sabahleyin kalkmak kolay geliyorsa; siz de kolayca kalkabilirsiniz. Kısaca, diğer insanların sinir sistemlerini nasıl yönettiklerini modelleyin. Bazı görevlerin diğerlerinden daha karmaşık olduğu açıktır ve bu nedenle onları modellemek ve sonra aynen tekrarlamak biraz fazla zaman alabilir. Bununla birlikte kendinizi değiştirmeye ve düzenlemeye çalışırken, sizi destekleyecek yeterli istek ve inanca sahipseniz; eninde sonunda bir kimsenin yapabildiği her şeyi modelleyebilirsiniz. Birçok örnekte görüldüğü gibi insan, sonuç üretebilmek için zihnini ve vücudunu kullanmanın özel bir yolunu deneme yanılmayla bulabilmek için yıllarını harcayabilir. Fakat siz duruma hemen müdahale ederek; mükemmelleşmesi için yıllar harcanan eylemleri modelleme aracılığıyla birkaç saniyede, haftada, ayda ya da en azından davranışını aynen tekrarlamak istediğiniz insandan çok daha kısa sürede üretebilirsiniz.
NLP'nin asıl uzmanları John Grinder ve Richard Bandler'dir. Grinder dünyanın önde gelen dil bilimcilerinden birisidir. Bandler ise matematikçi, Geştalt terapicisi ve bilgisayar uzmanıdır. Bu iki adam tüm hünerlerini, yaptıkları işlerde mükemmel olan insanları modellemek için kullanmaya karar verdiler. Bütün insanların en çok arzu ettikleri şey olan değişmede, en Verimli sonuçları üretenleri araştırdılar. Başarılı iş adamlarının, terapicilerin yıllarca deneyerek, yanılarak öğrendikleri kalıp ve derslerin en önemli kısımlarını ayırt edebilmek için, araştırma, araştırma yaptılar.
John Grinder ve Richard Bandler, gelmiş geçmiş en büyük hipno terapici olan Dr. Milton Erickson'un, aile terapisinde olağanüstü başarıları olan Virginia Satir'in ve antropolog Gregory Bdteson'un modellemelerini kodlayarak geliştirdikleri birçok davranışsal müdahale paternleriyle tanınmışlardır. Örneğin diL terapicilerin başaramadığı uyumlu ilişkileri, Virginia Satir'ın nasıl elde ettiğini çözümlediler. Onun, sonuçları elde etmek için hangi eylemler paternini uyguladığını buldular. Bu patentleri öğrencilerine öğrettiler. Öğrenciler, terapicilerin yıllarca edindikleri deneyimlere sahip olmadan, öğretilenleri uygulayarak onlarla aynı kalitedeki sonuçları elde etmeye başladılar. Aynı tohumu ektiler, aynı ürünü aldılar. John Grinder ve Richard Bandler, bu üç ustadan modelledikleri temel paternlerle çalışarak, kendi patemlerini oluşturmaya ve öğretmeye başladılar. Bu patentler genel olarak Sinir Dili Programlaması, yani kısaca NLP olarak adlandırılmaktadır.
Bu iki dâhi değişiklik yaratmak için güçlü ve etkili paternlerden daha önemli şeyler buldular. Çok kısa bir sürede insan mükemmelliğinin herhangi bir şeklini aynen gerçekleştirebilmenin  sistematik bir yolunu sağlamaları, bunlardan biri ve belki de en önemlisidir.
Bununla birlikte duygusal ve davranışsal değişikliklerin nasıl yaratılacağına ilişkin uygun araçları birçok kimse öğrenmesine rağmen; onları benzeşimli ve etkin biçimde kullanacak kişiliğe çok az kişi sahip olabiliyor. Bilgiye sahip olmanın yeterli olmadığını tekrarlamakta fayda var; çünkü sonuçları üreten eylemdir.
NLP ile ilgili bir hayli kitap okumama karşın, modelleme süreciyle ilgili hemen hiçbir yazıya rastlayamamak beni şaşırttı. Bana göre mükemmelliğe giden ana yol, modellemedir. Dünyada benim istediğim sonucu üreten birisini görürsem; yapmam gereken şey, onun daha önce yaptıklarını modellemenin bir yolunu bulmaktır. Zaman ve gayret olarak ücretini ödemeye istekliysem, aynı sonuçları ben de üretebilirim. Yani aynısını elde etmek istediğiniz sonuçları üretebilmek için onların beyinlerini ve vücutlarını kesin olarak nasıl kullandıklarını öğrenerek eyleme geçin. Daha iyi bir arkadaş, daha zengin bir insan, daha iyi bir anne ya da baba, daha iyi bir atlet, daha iyi bir iş adamı olmak istiyorsanız; mükemmeli gerçekleştiren modelleri bulmanız yeterlidir.
Dünyaya yön verenler, genellikle kendilerinden çok diğerlerinin deneyimlerinden yararlanarak öğrenmede ustalaşmış kişilerdir. Onlar hiçbir zaman yeteri kadar sahip olamadığımız bir güçlü aracın nasıl verimli bir şekilde kullanılacağını bilirler. Bu güçlü araç, zamandır. Gerçekten de New York Times'ın en çok satan kitaplar listesine bakarsanız; bazı şeylerin daha etkin bir şekilde nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin modelleri içeren kitapların, genellikle listenin en başlarında olduğunu görürsünüz. Peter Drucker'in en son kitabı olan "Yenilik ve Girişimcilik" de bu tür bir kitaptır. Drucker kitabında etkin bir girişimci ve yenilikçi olabilmek için atılması gereken kesin adımları özetlemektedir. O, yenilikçiliğin açık bir şekilde özel ve ayrıntılı bir süreç sonucu ortaya çıktığını açıklamaktadır. Girişimci olmanın sihirli ve gizli bir yanı yoktur. Kalıtımsal bir yetenek de değildir. O, öğrenilebilecek bir disiplindir.(Ses size tanıdık mı geliyor?). Drucker, modellemedeki ustalığı nedeniyle, iş dünyasındaki modern uygulamaların kurucusu olarak görülmektedir. Ken-neth Blanchard ve Spencer Johnson'ın "Bir Dakikalık Yönetici" isimli kitapları; insan iletişimi ve insan ilişkilerinin basit, fakat etkili bir modelini veriyor. Bu model, ülkedeki en etkin yöneticilerden bazıları modellenerek oluşturulmuştur. Thomas J. Pe-ters ve Robert H. VVaterman Jr.'ın "Mükemmeli Arayış" isimli kitapları da, Amerika'daki en başarılı şirketlerin modellerini vermektedir. Richard Bach," Sonsuzluğa Uzanan Köprü" isimli kitabında ilişkilere değişik bir açıdan bakmanın yeni bir modelini sunmaktadır. Liste bu şekilde sürüp gitmektedir. Bu kitap da beyninizi, vücudunuzu ve diğerleriyle olan iletişiminizi, olaya katılan herkes için son derece yararlı sonuçlar üretecek şekilde, nasıl yönetebileceğinizi gösteren bir modeller serisi sunmaktadır. Bununla birlikte benim istediğim şey, sadece başarının patemlerini öğrenmekle kalmayıp; aynı zamanda kendi modellerinizi geliştirerek bunun ötesine geçmenizdir.
Bir köpeğe davranışlarını geliştirecek paternleri öğretebiliyorsanız; aynı şeyi insanlara da öğretebilirsiniz. Fakat benim sizi' öğretmek istediğim şey; mükemmelliği bulduğunuz yerde kopyalayabilmenizi sağlayacak bir süreç, bir çerçeve ve bir disiplini oluşturabilmenizdir. Size SDP'nin en etkili paternlerinden bazılarını öğretmek istiyorum. Sizin bir modelleyici olmanızı istiyorum. Mükemmelliği kavrayan ve onu kendisine mal eden bir kişi olmanızı istiyorum. Birileri sizin için sürekli olarak
Uygun Performans Teknolojilerini araştırmaktadır. Ancak, siz bunlara bağlanıp kalmayın, bütünüyle bu teknolojilere kendinizi adamayın; bunun yerine istediğiniz sonuçları üretmede yeni ve etkili yollar bulma arayışı içinde olun.
Mükemmelliği modelleyebilmek için bir dedektif, bir araştırmacı, mükemmelliği üreten tüm ipuçlarını buluncaya kadar soru sormayı sürdüren bir kişi olmalısınız.
Amerikan Kara Kuvvetlerindeki en iyi nişancılara tabanca atışında mükemmelliğin kesin paternlerini bularak daha iyi atışın nasıl yapılacağını öğrettim. Karete ustalarının hünerlerini, onların ne yaptıklarını ve nasıl düşündüklerini gözleyerek öğrendim. Hem profesyonel, hem de olimpiyatlara katılan amatör Atletlerin performanslarını geliştirdim. Bunu, onların en iyilerini elde ettiklerinde ne yaptıklarını kesin olarak modellemenin bir yolunu bularak ve sahip oldukları bu performansı n.imi harekete geçireceklerini göstererek gerçekleştirdim.
Başkalarının başarılarından yapı oluşturmak, öğrenmenin temel esaslarından birisidir. Teknoloji dünyasında, mühendislikteki bir gelişme ya da bilgisayar tasarımındaki bir yenilik, doğal olarak önceki buluş ve girişimlerin bir devamıdır. İş dünyasında da geçmişten ders almayan, deneyimlerin oluşturduğu birikimlerin  gereğini  yerine  getiremeyen  şirketler batmaya
mahkûmdur.
İnsan davranışlarının dünyası, modası geçmiş kuram ve bilgilerle işlevini sürdüren ender alanlardan birisidir. Çoğumuz hâlâ nasıl davrandığımızı ve beynimizin nasıl çalıştığını anlamak için 19. yüzyılın modellerini kullanmaktayız. Bir şeylere "çöküntü" adını veriyoruz; bekliyoruz, bekliyoruz. Sonuçta kendimizi çöküntü içinde buluyoruz. Gerçek olan, bu terimlerin kendi kendilerini gerçekleştiren kehanetler olmasıdır. Bu kitap, istediğiniz yaşam kalitesini yaratmada kullanabileceğiniz mevcut teknolojiyi öğretir.
Bandler ve GRinder insan mükemmelliğinin herhangi bir şeklini tekrar üretebilmek için üç temel öğenin tekrar kopyalanması gerektiğini keşfettiler. Bunlar gerçekten bizim ürettiğimiz sonuçların kalitesiyle doğrudan ilişkili olan zihin şekilleri ve fiziksel eylemlerdir. Bunları şahane bir ziyafet salonuna açılan bir kapı gibi düşünün.
Birinci kapı insanın inanç sistemini temsil eder. Kişinin inançları, nelerin mümkün olup nelerin mümkün olmadığını düşünmesi; büyük oranda, kendisinin neleri yapabileceğini ya da yapamayacağını gösterir. " Bir şeyi yapabileceğinize inanır ya da inanmazsınız, fakat her iki durumda da siz haklısınız" diye eski bir deyiş vardır. Bu bir bakıma doğrudur. Çünkü siz bir şeyi yapamayacağınıza inandığınız zaman sinir sisteminize sonucu üretme yeteneğinizi yok eden ya da sınırlayan mesajlar gönderiyorsunuz. Diğer yönden sinir sisteminize bir şeyi yapabileceğinizi söyleyen benzeşimli mesajlar gönderirseniz, onlar sonucu üretmek için beyninizi uyarır ve onu mümkün kılacak kapıları açar. Bu nedenle bir kimsenin inanç sistemini modelleyebilirseniz; onun yaptığı gibi davranmaya doğru ilk adımı atmış olursunuz. Bu da benzer tipte bir sonuç üreteceksiniz demektir. İnanç sistemi dördüncü bölümde daha ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Açılması gereken ikinci kapı kişinin zihinsel dizinidir. Zihinsel dizin kişinin düşüncelerini organize etme şeklidir. Dizin şifreye benzer. Bir telefon numarasında sekiz rakam vardır; fakat istediğiniz kişiye ulaşabilmek için onları doğru sırada çevirmeniz gerekir. Aynı şey, beyin ve sinir sisteminizin sonuçları elde etmede size en çok faydayı sağlayacak olan bölgelerine ulaşmak için de geçerlidir. İletişim için de aynı şey geçerlidir. Çoğu kez farklı kişiler, farklı şifreler ve zihinsel dizinler kullandıkları için, birbirleriyle iyi iletişim kuramazlar. Şifreleri çözün ve insanların en iyi yönlerini modellemeye açılan ikinci kapıdan geçin. Dizin konusu yedinci bölümde daha ayrıntılı olarak incelenecektir.
Üçüncü kapı fizyolojidir. Zihinle vücut bir bütünlük içindedir. Nefes alışınız, duruşunuz, pozisyonunuz, yüz ifadeleriniz, hareketlerinizin kalitesi ve doğası sizin fizyolojinizi nasıl kullandığınızı gösterir. Bunlar içinde bulunduğunuz durumu belirler. İçinde bulunduğunuz durum da üretebileceğiniz davranışların kalitesini ve genişliğini belirleyecektir. Fizyoloji konusu dokuzuncu bölümde incelenecektir.
Gerçekte biz her zaman modelleme yapıyoruz. Çocuk konuşmayı nasıl öğrenir? Genç atlet deneyimliden nasıl öğrenir? İstekli bir iş adamı şirketini yapılandırmaya nasıl karar verir? İşte size iş dünyasından basit bir modelleme örneği. Bu dünyada çok para kazanan insanların izlediği yollardan birisi de, gelikme adını verdiğim yoldur. Biz bir yerde geçerli olan işin genellikle bir başka yerde de kişiyi başarıya getirebileceği koşullara sahip, uyumlu bir kültürde yaşıyoruz. Birileri Detroit'te çikolata satışında başarılı oluyorsa; Dallas'ta da çikolata satışları başarılı olabilir. Bir mesaj iletmek için Chicago'da çılgın giysiler satabiliyorsanız; aynı satışı New York ya da Los Angeles'da da yapabilirsiniz.
İşlerinde başarılı olan insanlar, bir şehirde iyi işleyen bir iş bulurlar ve gecikme süresi dolmadan bu işi bir başka yerde kendileri yaparlar. Bütün yapacağınız iş, başarısı kanıtlanmış bir sistem bulup gecikme süresi dolmadan kopyalamaktır. Elbette sistem geliştirebilirseniz daha iyi olacaktır. Bunu yapanlar, eninde sonunda başarıya ulaşacaklardır.
Dünyanın en büyük modelleyicileri Japonlardır. Japon ekonomisinin göz kamaştırıcı mucizesinin arkasında yatan nedir? Parlak buluşlar mıdır? Bazen belki. Bununla birlikte son yirmi yıldaki endüstriyel gelişmelerini izlerseniz, çok az yeni temel ürünün ya da teknolojik gelişmenin Japonlar tarafından başlatıldığını görürsünüz. Onlar, otomobilden yan iletkenlere kadar yayılan geniş alandan fikir ve ürünleri alarak işe başlarlar. Sonra çok titiz bir modellemeyle, bu fikir ve ürünlerin en iyi öğelerini korur, diğerlerini geliştirirler.
Dünyanın en zengin kişilerinden birisi olan Adnan Muhammet Kaşıkçı'yı düşünün. Bu zenginliği nasıl elde etti? Gayet basit. O, Rockefeller'ler, Morgan'lar gibi finansal durumları çok iyi olan insanları modelledi. Onlar hakkında bulabildiği her şeyi okudu, inançlarını inceledi ve stratejilerini modelledi. Niçin W. Mitchell sağ kalmakla yetinmeyip, bir insanın başına gelebilecek en umut kırıcı deneyimden sonra başarılı olmuştur? O hastanede iken arkadaşları kendisine çok büyük engelleri aşma başarısını gösteren insanları anlatan yazıları okudular. O, mümkün olanın modelini kurdu. Pozitif modeller Mitchell'in başına gelen negatif deneyimlerden daha güçlüdür. Başarılı olanlarla başarısız olanlar arasındaki fark, yaşam deneyimleriyle, sahip oldukları kaynaklara bakış açılarından gelmektedir.
Aynı modelleme süreciyle hem kendim, hem de başkaları için hemen sonuçlara ulaşmaya başladım. Kısa sürede çok iyi sonuçlar veren diğer eylem ve düşünce paternlerini araştırmaya devam ettim. Birleştirilmiş bu paternlere de En Uygun Performans Teknolojileri adını verdim. Bu kitabın gövdesini bu stratejiler oluşturuyor. Fakat ben bazı şeylerin biraz daha açık Olmasını istiyorum. Benim amacım, sizin sadece tanımladığım patentlerle yetinmemenizdir. Kendi paternlerinizi ve stratejilerilnizi geliştirmelisiniz. John Grinder bana bir şeye asla çok fazla inanmamayı öğretti. Bir şeye çok inanırsanız, onun işe yaramadığı bir yer mutlaka olacaktır. NLP güçlü bir araçtır, fakat sadece bir araçtır. Kendi yaklaşımlarınızı, görüşünüzü, stratejinizi geliştirmek için onu kullanabilirsiniz. Bir stratejinin her zaman işe yarayabileceğini söylemek mümkün değildir.
Modelleme yeni bir şey değildir. Bütün büyük kaşifler, yeni bir şeyler bulabilmek için diğerlerinin keşiflerini modellemişlerdir. Her çocuk çevresindeki dünyayı modeller.
Buradaki sorun, çoğumuzun felaket derecesinde kötü ve belirli bir hedefe yönelik olmayan modeller kurmamızdır. Rasgele okutulan bir parça şundan bir parça okuyoruz ve çok önemli olan Bir özelliği kaçırıyoruz. Burada iyi bir şeyi, öbür tarafta kötü bir özelliği modelliyoruz. Biz beğendiğimiz birilerini modelliyoruz, fakat gerçekte onun neyi, nasıl yaptığını tam olarak bilmiyoruz.
Daha kesin ve bilinçli bir modellemeyi anlatan bir kitapla karşılaştığınızı düşünün. Bu, size yaşantınızda sürekli olarak • istediiğiniz bir konuda bilinçli olma şansı verecektir.
Çevreniz çok önemli kaynak ve stratejilerle doludur. Ben, seni harika sonuçları yaratan eylem tipleri ve paternlerinin sürekli bilincinde olan bir modelleyici gibi düşünmeye başlamanızı diliyorum. Birileri harika şeyler yapabiliyorsa, hemen aklımıza, "O bu sonucu nasıl yarattı?" sorusu gelmelidir. Ben, sizden sihirliymiş gibi gelen her şey için, mükemmelliği sürekli aramanızı ve istediğiniz anda aynı sonuçları üretebilmeniz için, onların nasıl üretildiğini öğrenmenizi bekliyorum.
"Hazırlıklı olarak fırsatla karşılaşmak, şans dediğimiz sıçrama tahtasıdır."
- Anthony Robbins
Bundan sonra yaşamın değişen koşullarında, yanıtlarımızı nelerin belirlediğini açıklamaya çalışacağım. Çalışmamızı sürdürelim.

DERLEYEN...MURAT KÜDEN(KESFETKENDİNİ EDİTÖRÜ)
İletişim:[email protected]


Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık