Telkin Nedir ve Nasıl yapılmalıdır ?

Telkin Nedir ve Nasıl yapılmalıdır ?

Telkin Tanımı: Bir düşüncenin, özellikle de bir iddia veya tavsiyenin dolaylı veya korumalı bir biçimde verilmesidir. Resmi kanıt olmayışı sebebiyle tartışma veya mantıklı kanıttan farklıdır. Telkin genellikle, yalnızca bir düşüncedir. Bu düşünce makul görünür ve gerçeklik havası verilerek sunulur. Burada Emile COUE' nin telkinle ilgili görüşlerini hatırlamakta fayda var. Ona göre tüm telkinler son tahlilde kendi kendine telkindir. Kendi kendine telkin imajinasyonun ya da aklın bilindik etkinliğinden başka bir şey değildir. Bununla birlikte belirli kurallara göre işleyen bu etkinlik, düşünüldüğünden daha güçlüdür.

Ayrıca telkinde telkini gerçekleştiren kişi değil, yalnızca telkinin uygulandığı kişinin imajinasyonu etkili olduğu için, telkin ve hipnozda gözlemlenen çatışma, iki irade arasında değil deneğin imajinasyonuyla iradesi arasında yaşanır, îmajinasyon iradenin üstesinden gelir. Hatta irade, yalnızca telkin karşısında etkisiz olmakla kalmaz; aynı zamanda onun daha da güçlenmesine yardım eder. Otomobil kullanmayı yeni öğrenen birinin başka bir araç veya çukur gördüğünde çarpma veya çukura düşme korkusuyla uzaklaşmaya çabalarken onun üstüne üstüne gitmesinin arkasında da bu vardır. Sahne korkusu ya da gülme krizlerindeki durum da böyledir. Engellemek için ne kadar çabalarsanız o kadar artarlar.

Kuşkusuz bu kuralı daha da özlü bir şekilde ifade etmek mümkündür: bilinçli zihin ile bilinçdışı zihin arasındaki çatışmada belirleyici olan her zaman için bilinçdışı benliktir, iradenin bilinç karşısında zafere ulaşabilmesinin tek yolu onun kendi silahlarını
ödünç almaktır. Belirli bir yöntem dahilinde gerçekleştirilen kendi kendine telkinlerde yaşanan da aynen bu durumdur.

Buradan da anlaşılacağı gibi bir düşüncenin telkine ve güce dönüşmesinin tek yolu onun üzerine yoğunlaşmaktır. Telkin uygulanırken birçok hipnozitörün yaptığı monoton ve ısrarlı tekrarların sebebi de budur. Emile Couc, Romalı devlet adamı Cato’yu hatırlatır. Cato, kürsüde her gün Kartaca'nın yok edilmesi gerektiğini tekrar ederek bu amacına ulaşmıştır.

Sonuç olarak Coue, uzun yıllar sonucu şu neticeye ulaştığını yazmıştır:

-İrade ve imajinasyon arasında bir çatışma olduğunda, istisnasız her zaman imajinasyon galip gelir.

-İrade ve imajinasyon arasındaki çatışmada imajinasyonun gücü, iradenin gücünün karesine eşittir.

-İrade ve imajinasyon ahenk içindeyse ikisinin toplamına değil, çarpımına eşit bir etki gözlenir.

-İmajinasyonu yönlendirmek insanın elindedir.

Kuşkusuz yukarıdaki ifadeler, matematiksel bir gerçeği yansıtmamaktadır. Yalnızca sonucu daha net bir biçimde ortaya koymak için başvurulan birer soyutlamadan ibarettir.

1. Aşağıdaki durumlar dışında bilinçdışı zihin kendisine telkin veya empoze edilen her düşünceyi gerçek olarak varsayar:

- Yeni düşünceye karşı çıkacak kadar güçlü bir düşünce bilinçdışı zihinde zaten yok

- Bilinçdışı zihin yeni bir düşünce verilmesine karşı çıkacak bir zihinsel eğilim veya düşünce alışkanlığı benimsememişse

- Bilinçdışı zihnin böylesi telkin, düşünce veya düşünce kategorilerini kabul etmeme yönünde kendi sahibinden direktif almamışsa,

2. Bilinçdışı zihin telkin ve kabul edilen görüşün sonucunu mantıksal olarak ortaya koymaya, eylem veya fiziksel durum olarak biçimi edinmeye ve onu bir ifade ve eylem alışkanlığı olarak kabul etmeye girişir.

3. Bilinçdışı zihin yeterince güçlü olan karşıt bir düşünce ile nötrleşinceye, iptal oluncaya veya değiştirilinceye kadar kabul gören telkini ortaya koymaya devam eder ya da kabul gören telkin bireyin zihninde çıkış noktasına kadar izlenir ve yanlış koşullara dayalı olarak yanlış olduğu orada gösterilir. Bu her iki durumda da bellekten silinir ve varlığı sona erer. Yeni bir fikir ile üzeri örtülür ve zihinde görünmesi ya da eylem veya biçim olarak ortaya çıkın ası sona erer.

Hipnotik transtaki insana; hipnoz sonrasında yerine getirmesi için direktifler verilmesine hipnotik telkin adı verilir. Analjezi, anestezi, relaksasyon, gece uyurken idrarını
kontrol etme vb. hipnotik telkinler, hipnozla yapılan tedavilerde çok yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Bu nedenle hipnozla tedavide hipnotik telkinlerin son derece önemli bir yeri vardır.
Bazen de tedavi edilmek istenen insanların hipnoza girip girmedikleri konusundaki tereddütlerim gidermek için hipnotik telkinlerden faydalanılmaktadır.

Hipnotik telkinler, derin hipnotik transtaki insana hipnozdan çıktıktan sonra söylenen zamanda veya belirlenen bir olaydan sonra gerçekleştirmesi istenilen eylemlerin telkin edilmesiyle meydana getirilir.

Burada akla şu sorunun gelmesi doğaldır: Verilecek hipnotik telkinlerle kişiye uyandıktan sonra istemediği her şey yaptırılabilir mi? Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki kişileri inançlarına, değer yargılarına ters düşecek bir telkini en derin hipnotik translarda bile kabul ettirmeniz imkansızdır. Örneğin; derin hipnoza aldığınız bir kadına soyunmasını telkin ederseniz bunu yerine getirmeyecektir. Israr ederseniz hipnozdan da çıkacak ve hatta aynı hipnozitör tarafından bir daha transa bile sokulamayacaktır. Benzer şekilde bir kişiye gidip birini öldürmesini söylerseniz, ya da kendi çocuğunu yaralamasını söyleyecek olursanız bunu kesinlikle yerine getirmeyecektir. Bununla birlikte normal uyanıklık halinde teklif etmekle kesinlikle yaptıramayacağınız bazı eylemleri rasyonelize ederek yaptırmak olanaklı olmaktadır.
Daha açık bir ifade ile telkinle yapmasını istediğiniz şeyin, kişinin psikolojik savunma mekanizmalarına ters düşmeyecek bir şekilde önerirseniz bu kez telkini yerine getirecektir.



Bu noktada akla gelebilecek bir başka soru da konunun ahlaki yönüyle alakalı olacaktır. Bu da konunun çokca tartışılan yönüdür ve konunun oldukça değişik boyutları vardır. Örneğin; zaten psikopat karakteri olanlara hipnozla cinayet işletilebilir mi? Ya da işlenmiş cinayetler hipnotik telkinlerle rasyonalize edilerek başkalarına, cinayeti kendisinin işlediğini kabul ettirilebilir mi? Hipnotik telkinle bir insana herhangi bir insanla evlenmeyi kabul ettirmek mümkün mü? Burada hemen şunu açıklamak gerekiyor; her hangi bir insana kendi yapısında olmayan her hangi bir davranışı hipnozla da olsa asla yaptıramazsınız.
Çünkü trans sırasında her insanın, transı yaşayan kendisini gözleyen ve hiçbir şekilde bertaraf edilemeyen bir gizli benliği daha var ki o, hipnozu yaşayanın kişilik bütünlüğünü savunmakta ve bu bütünlüğe ters düşen durumlarda kişiyi otomatik olarak transtan çıkarmaktadır. Hatta bir telkini ne kadar iyi rasyonalize ederseniz edin insanın bu tarafını atlatmak mümkün değildir (iyi ki..). Bu nedenle hipnoz etrafında koparılan fırtınaların çoğu hipnozun doğası tarafından zaten bertaraf edilmektedir.
Ama çok uzun yüzyıllar boyu hipnoz yapanlar, bunun olağanüstü bir yetenek oluğu düşüncesini insanlar arasında yaymışlar ve buna bağlı gücün kendilerine verildiği izlenimini yaratmışlardı. Aynı umanda hipnozun tehlikelerine ait dedikoduların ortaçağda büyücü diye insanların yakılarak öldürüldüğü zamanlara kadar gittiğini de belirtmek gerekir. Durum böyle olunca toplumsal hafızadan yersiz bir korkuyu silmenin güçlüğü de göz önüne alındığında, bu kaygıların biraz daha devam edeceği öngörülebilir. Özellikle korku romanları ve korku sineması hipnoz adı altında gerçek olamayacak senaryolarla insanların zihnini kirletince bu korku ve kaygılar da kaçınılmaz oluyor.

Akla takılabilecek bir başka soru da hipnotik telkinlerin ne kadar süre ile etkisini gösterebileceğidir. Hipnotik telkinlerin etki süresi yani insanların telkini ne kadar zaman sonra yerine getirebilecekleri; telkinin sure tarafından rasyonalize edilişine, kişinin girdiği hipnotik transın derinliğine, kişinin şahsiyetine, telkinin birçok seansta tekrar tekrar hatırlatılmasıyla orantılı olarak değişebilmektedir. Literatürde az da olsa hipnotik telkinlerin yıllar sonra bile etkili olabildiğini belirten çalışmalar ve yazılar bulunmaktadır.



Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık