Hiperaktif Çocuklar

Hiperaktif Çocuklar

Tanı nasıl konuyor?
    
    Amerikan Psikiyatri Derneğinin geliştirdiği ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilmiş DEAHB (Dikkat Eksikliği ve Aşırı Hareket Bozukluğu) tanı belirtileri şöyledir:

    Aşağıdaki dokuz belirtiden en az altısının 6 aydan daha uzun sürdüğü kişilerde dikkat eksikliği bozukluğundan kuşkulanmak gerekiyor:

1-    Ayrıntıya dikkat edememe.
2-    Okulda, işte ve evde dikkatsizliğe bağlı olarak sık yanlışlıklar yapma.
3-    Yapılan işlerde ya da oyunda dikkatin sürdürülememesi.
4-    Kendisine söyleneni dinlemez görünme.
5-    Beklentileri anlayamama, bu yüzden okulda verilen, ödevi, işte ve evde yapılması gerekenleri yerene getirememe.
6-    Görevleri ve işleri düzenlemede güçlük ve dağınıklık.
7-    Evde ve okulda zihinsel işlev gerektiren işlerden ve görevlerden kaçınma.
8-    Görev ve işler için gereken oyuncak, kalem, kitap gibi araç ve gereçleri kaybetme.
9-    Dış uyaranlarla dikkatin kolaylıkla dağılması. Günlük işlerde sık unutkanlık.

Aşırı hareketlilik belirtileri ise şunlardır:
1-    El ve ayakların sürekli oynatılması, sakin ve hareketsiz durma güçlüğü.
2-    Sınıfta çocuğun sırada oturamaması, ya da hareketsiz durmayı gerektiren yerlerde yerinde duramaması.
3-    Durmaksızın koşma ya da eşyaların ve nesnelerin üstüne tırmanma.
4-    Kendi kendine sessiz duramama ve oyalanma zorluğu.
5-    Sanki içinde hiç durmak bilmeyen bir motor varmışçasına sürekli hareketlilik.
6-    Çok aşırı konuşma.

İç tepisel davranışlar ise; soru daha tamamlanmadan cevap verme aceleciliği, sırasını bekleyememe ve başkalarının yaptığı işi kesme olarak tanımlanmaktadır.

YERLERİNDE DURAMIYORLAR
    
    Bu bozuklukta kalıtsal etkenler önemlidir. Gebelik ya da doğum sırasında beyindeki bir zedelenme çocukta böyle bir sonuca yol açabiliyor. Bazı anneler DEAHB (Dikkat Eksikliği Aşırı Hareket Bozukluğu)  olan çocuklarının ana karnındayken bile aşırı hareket ettiklerini belirtiyor. Doğumdan sonra da bu bebeklerin kucağa alındıklarında durmadıkları ve beden temasından hoşlanmadıkları görülmüş ancak hastaların çoğunda belirtiler anaokuluna ya da ilköğretime başladıktan sonra ortaya çıkıyor. Bu çocuklar yerlerinde duramıyor, söyleneni dinlemiyor, başka çocukları itip kakıyor, oyuncaklarını ellerinden alıyor, sıralarını bekleyemiyor, vuruyor ısırıyor, bağırıp çağırıyorlar. Bazıları ise çevrenin sert tepkisinden korkarak çekingenleşiyorlar. Uyku ve yeme bozukluklarına rastlanıyor. Kimisi sürekli mızmızlık ediyor. Bu çocuklara tanı koymak biraz güçtür. Normalde de çocukların bu döneminde aşırı hareketlilik ve dikkat azlığı bulunuyor. Ancak DEAHB´si olmayan çocukların bu özellikleri geçici. İstediklerinde dikkatlerini verip kendi başlarına oynayabiliyorlar. Ayrıca normal çocuklar duygularına sözle daha rahat ifade edebiliyor.
    Yerinde duramayan, sürekli hareket eden küçük çocukların bu durumu genellikle “normal”  olarak kabul edilir. Bazı çevrelerde zeka belirtisi sayıldığı bile görülür! Halbuki “Dikkat Eksikliği ve Aşırı Hareketlilik (Hiperaktivite) Bozukluğu” adında bir hastalık var. Bu hastalığa yakalanmış olan çocuklar artık tedavi ediliyor.

    Benzer belirtileri erişkin yaşında gösterenlere de rastlanıyor ve onlar için sıradan bir kişilik özelliğiymiş gibi “hiperaktif” sıfatını kolaylıkla kullanılıyor. Oysa bu kişilerden bazıları, çocukken tedavi edilmemiş hastalar olabilirler.

    Dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik bozukluğunun üç önemli belirtisi vardır.
    Aşırı hareketlilik (hiperaktivite)
       Dikkat eksikliği
    İçtepisel davranış

    Bu sonuncusu, düşünmeden hareket etme ve sabırsızlık anlamına geliyor. Kuzey Amerika’da yapılan bir araştırmada  çocuk ve gençlerin % 10’ unda  dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik bozukluğu olduğu tesbit edilmiştir. Toronto Michigan State Üniversiteleri öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla TURGAY’ a göre ise bu oran gerçekte çok daha yüksek. Prof. TURGAY  “Dikkat Eksikliği ve Aşırı Hareketlilik Bozukluğu (DEAHB)” adlı çalışmasında bu bozukluğun çocuk ve gençlerin % 20 gibi büyük bir oranında olduğunu söylüyor. Son on yıllık çalışmalarda hastalığın ergenlik çağında ortadan kalkmadığı ortaya çıktı. Hastaların % 90’ ında ilaç tedavisi, terapi ve özel eğitimle tedaviye başladıktan birkaç hafta gibi kısa bir süre içinde sonuç alınabiliyor.

    Bozukluğun biçimi de üçe ayrılıyor. Birincisi dikkat eksikliğinin belirgin olduğu biçim. Bu durumda öğretmenler çocuğun okul başarısızlığından yakınıyorlar. Aşırı hareketliliğin ve içtepisel davranışın belirgin olduğu biçimde ise çocuğun daha çok davranışları şikayet konusu oluyor. Çocuklar duygularını, özellikle de öfkelerini kontrol edemiyor, saldırganlaşıyor.

    Kardeşlerle ilişkilerinde bu çocukların kabalıkları ve saldırganlıkları ciddi bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Hasta çocuğun, diğerleri üzerinde bir tür egemenlik kurduğu, onları korkuttuğu, döverek eziyet ettiği görülüyor.

    Kız çocuklarında ise mutsuzluk, okula gitme isteksizliği, okul korkusu, anksiyete gibi belirtiler görülüyor. Zamanla dikkat gerektiren dersler arttıkça, bu çocuklarda aşırı çalışarak geride kalmama çabaları, başarısızlık, okuldan kaçma da görülüyor. Moral bozukluğu, kendini aşağılama gibi belirtilere de sık rastlanıyor.

    Okul çağında bu çocukların masaları ve odaları çok dağınık, defterleri kirli ve düzensizdir. Saldırgan davranışları nedeniyle arkadaş edinemiyor, grup dışı kalıyorlar. DEAHB olan çocuklar kısa zamanda ayırt edilebiliyor, “yaramaz” , “ terbiyesiz”  , “tembel”  gibi yaftalar yapıştırılıyor. Bu çocuklar sık sık  okulda ve mahallede kendileri gibi olanları bularak bir alt grup oluşturuyorlar. Bunlar daha sonra bir çeteye dönüşebiliyor. DEAHB olan çocukların % 80’inden fazlası normal davranışları olan çocuk ve gençler tarafından itiliyor.

    Büyüyünce de hastalığın pençesinden kurtulamıyorlar. DEAHB’ na ek olarak toplum dışı kişilik özellikleri görülebiliyor. Depresyon, alkol ve ilaç bağımlılığına da rastlanıyor. İntihar, cinayet ve boşanma genel topluma göre bu tür hastalarda daha sık görülüyor.

    Diğer önemli bir etken ise ailenin kaç bireyinde DEAHB olduğu. Her üç çocuğunda ve kocasında DEAHB olan bir anne bir terapiste ağlayarak şunları anlatıyor. “Cehennem hayatı bundan kötü olamaz. Birisi öfkelenir öfkelenmez, diğerleri de ona katılıyor, zincirleme bir bağırıp çağırmadır başlıyor. Birbirine vurmalar da... Hepsini bırakıp kaçmak istiyorum.”

    TEDAVİSİ  İLAÇLA

    Anne babada DEAHB , antisosyal kişilik bozukluğu, alkolizm ve depresyon bulunması çocuklarda DEAHB olasılığını arttırıyor. DEAHB’ si olan çocuk kız ya da erkek olsun, kız kardeşler için bu risk % 15, erkek kardeşler için % 28. Araştırmalar gebelik ve doğumda sorun yaşayanların da çocuklarında DEAHB gelişimi riskinin yüksek olduğunu belirtiyor. Annenin hamilelik döneminde içtiği sigara sayısı dahi çok önemli. DEAHB’ li çocuklarda sık rastlanan diğer bulgular ise kafa çevresinde küçüklük, doğum sonu solunum durmaları ve düşük doğum kilosudur.

    Bozukluğun tedavisinde en önemli yaklaşım ise ilaç tedavisi. ABD’de ve Kanada’da en sık kullanılan ve uyarıcı grubuna giren ilaçların dikkat eksikliği, içtepisel davranış, aşırı hareketliliği birkaç hafta içinde ve bazen bir iki gün içinde kontrol altına aldığı görülmüştür. Öğrenme güçlüklerinin ve sorunların düzelmesi ise birkaç ay alabiliyor.

    İleri derecede DEAHB nedeniyle uzun süreli olarak kurumlarda tedavi gören çocuklardan büyük bir kısmında elektrofizyolojik bozukluklar tanımlanmıştır. Beyin görüntüleme teknikleri ile yapılan çalışmalarda, hastaların % 45’inde bilgisayarlı EEG yardımıyla çeşitli bozukluklar saptanmış. Oksijen metabolizmasındaki bozuklukların belirlenmesi de geniş ilgi uyandırmıştır.

Bir yorum

Cevapla

  
 
3+2 İşleminin Sonucu    
Yukarı Çık