Beden Dili -Öğretmenin Sınıftaki Hâkimiyet Alanı

Beden Dili -Öğretmenin Sınıftaki Hâkimiyet Alanı

Öğretmenin Sınıftaki Hâkimiyet Alanı Sınıf ta bulunan öğrencilere, öğrenmeyi en iyi ve en verimli şekilde gerçekleştirebilecekleri ortamlar sunulmalıdır, bu da öğretmenin kendi elindedir. Öğrencinin sınıf ta oturacağı yer, öğretmenin kendi beğendiği yer değil, öğrencinin kendisini iyi hissedeceği yer olmalıdır. Öğretmen, öğrenciyle kendi arasındaki mesafe duvarının farkında olmalıdır. Her istediği anda bu duvarı aşmamalıdır. O an sizin hissettiklerinizle öğrencinin hissettikleri farklı olabilir, ruh halleriniz örtüşmeyebilir. Nihayetinde öğrenci de tek başına bir bireydir, onun da kendine ait inisiyatifleri vardır. Eğitimci işte inisiyatifleri bilen kişidir. Sosyal eğitim bilimcisi Edward Hall, insanların yaklaşabilecekleri inisiyatif alanlarını yaptığı araştırmalarda tespit ederek 4 kısma ayırmış ve her alanın 'yaklaşma mesafesinin farklı olması gerektiğini gözlemlemiş. Buna göre özel alan O, 46 cm, kişisel alan 46, 120 cm, sosyal alan 120, 350 cm, genel alan ise 3,5 m'den daha fazla olan mesafedir.

1)Özel Alan: Sadece çekirdek aile bireylerinin yaklaşabileceği alandır. Anne, baba, çocuklar bu mesafeye kadar yaklaşabilir. Bu alan çok yakın mesafe olduğu için yaklaşıldığı zaman gerilime yol açar, kaçma isteği duyulur, birinin size bu mesafeye kadar yaklaşması sizi rahatsız eder. Dikkat ettiyseniz tramvaylarda, otobüslerde, vapurlarda karşılıklı konulmuş koltuklarda oturan insanların yüzü asık gibidir; çünkü birbirlerinin özel alanlarına yaklaşmış durumdadırlar. Eğer öğretmen olarak siz rahat ve nezih bir sınıf ortamı sağlarsanız, öğrencilerin zannettiğiniz kadar problemli olmadıklarını hayretler içerisinde görürsünüz. Bunun eğitim sistemiyle hiçbir ilgisi yok, bu tamamen sizin elinizde. Örneğin, renklerin gücü ve etkisini göz ardı etmeyin. Eğer sınıfı kırmızılara gömerseniz çocuklarda kavga duygusunu harekete geçirirsiniz. Eğer sınıfınızın arenaya dönüp sizin matador, öğrencileriniz de kırmızı görmüş azgın boğalar olmasını istemi, yorsanız, sınıf renklerinize, sıra düzeninize, masanızın duruş pozisyonuna ve hatta sınıfınızın güzel kokmasına (tütsü veya oda parfümü kullanabilirsiniz) özen gösteriniz. Özel alandan bahsederken, bu alanı yukarıdaki niteliklerle beraber değerlendirmeliyiz. Rahatsızlık verecek olan her şey öğrenmeye engeldir. İstediği her an öğrencinin özel alanına kadar yaklaşan bir öğretmen, öğrenciyi hisleri olan bir varlık olarak kabul etmeyen, bunu tahmin edemeyen öğret' men olarak algılanabilir. Duyarlı bir öğretmen öğrencilerin de his ve duygularının olduğunu kabul edip bu alanları gelişigüzel ve dilediğince işgal etmeyen öğretmendir. Hele sınav esnasında küme aralarında ellerini arkasına bağlayarak gezen öğretmen, öğrencinin tüm konsantrasyonunu bozmaktadır. Öğretmen, yanına yaklaşılamayacak kadar mitolojik bir varlık imajından da sıyrılmalıdır. Öğrencileri yanına rahatça gelebilmeli; minik öğrencileri beline sarılabilmeli, elini tutabilmeli, öğretmeniyle okul bahçesinde sohbet ederek gezinebilmelidir. Özellikle ilkokul çağında bu çok önemlidir. Soğuk öğretmen öğrenmeyi zorlaştırır, öğrencide hayata karşı coşku yaratmaz.


2) Kişisel Alan: Öğretmen, yakın mesafede iletişime girmesini gerektirecek çok önemli bir neden olmadığı sürece öğrencisinin kişisel alanına girmemelidir. Örneğin, oturan bir öğrencinin başına elini koyması, dokunması, omzuna elini atması gibi... Bu hareket öğretmen tarafından ülfet ve diyalog gelişsin diye yapılır. Ancak öğrenci tarafından beğenilebilir de beğenilmeyebilir de... Bu, öğretmenin oluşturacağı manevi güven ve sevgi ortamına bağlıdır. Öğrencilerin bir, çok yönden güvenini kazanan sevecen, sıcakkanlı, yardımsever bir öğretmen muhteşem başarılar koyar ortaya. (beden dili, Öğretmenin Sınıftaki Hâkimiyet Alanı)

3) Sosyal Alan: Öğrencilerin öğretmenle diyalogları konusunda problemleri olabilir. İyi bir okul idarecisi ve müdürü hangi problemin hangi alana (kişisel alan, sosyal alan...) girdiğini kestirebilendir. Kendi probleminin kişisel olduğuna inanan, gerçekten de böyle bir problemi olan öğretmen, probleminin okul müdürü tarafından sosyal problemmiş gibi değerlendirilmesini hazmedemez. Ve burada öğretmen, idareci çatışması başlar. O yüzden iyi bir idareci öğretmenin sorunlarına ciddiyetle eğilmeliyse, iyi bir öğretmen de öğrencisinin sorunlarını ciddiye alan, kestirip atmayandır. İyi bir öğretmen öğrencisinin özel, kişisel sorununu başkalarına yansıtmayıp, saygı duyan ve bu sorunu çözüm gayreti gösterendir. Bu bir inceliktir. Öğretmen de aynı inceliği okul müdürü veya diğer üst idarecilerle müfettişlerden görmeyi arzulamaz mı? Ciddi bir özel sorunu olan öğretmenin o sıralar morale ihtiyacı olur. İdareci demek, idare etmesini bilen, bunu dengeleme mahareti gösterebilen demektir. İdarecilerden ilgi ve güler yüz gören öğretmen, problemlerini daha rahat atlatır ve şevkle, sevgiyle çalışır. Aynı şekilde, öğrenci de özel sorunlar yaşadığı sırada öğretmen kendisiyle ilgilenirse bir insan kazanılmış olur.(beden dili, Öğretmenin Sınıftaki Hâkimiyet Alanı)

4) Genel Alan: Genel alanın sınırları 3,5 metreden 7,5 metreye kadardır. Bu alandaki ilişkiler daha resmidir. Muhataplar birbirini tanımazlar. Genellikle bekleme yerleri, alış veriş merkezleri gibi yerlerde bu alanın sınırları içinde kalınır. Öğretmenin öğrencilerle genel alan mesafesinde olması kesinlikle savunulamaz. Öğretmenle öğrenci arasındaki mesafenin artması ortama soğuk bir hava katar, yani bu mesafe arttıkça, hele ki 5 metreyi geçmeye başladıkça öğretmenin öğrenci üzerindeki özgün ve samimi ifade tarzındaki mesajlarının algılanması zorlaşır. Özel ve kişisel mesafe alanlarının etkilerinden bahsederken öğretmenin öğrenciye bir yabancı gibi durmaması gerektiğini vurgulamıştım. Öğretmenin sınıf ta yabancı mesafesin, de durması işini zorlaştırır. Özel ve kişisel alan mesafesinin hassasiyeti yabancılar içindir; öğretmen ise asla yabancı bir insan değildir, olmamalıdır. Ancak sınıf ortamını düzenli ve ideal bir kıvama getirmek de öğretmenin özel bir görevidir. Öğretmen öğrencinin her şeyidir, onun adeta mitolojik kahramanıdır. (beden dili, Öğretmenin Sınıftaki Hâkimiyet Alanı)

Özellikle altını çizmek istediğim nokta, öğrencinin sevgi, sinin bir şekilde kazanılmasıdır. Eğer sevgi yoksa anne, baba dahi kendi çocuğunun özel ve kişisel alanına giremez. Öğret' men, öğrencinin kesinlikle uzak alanında değildir; dengeli ve uyumlu bir şekilde özel, kişisel ve sosyal alanındadır. Hülasa özel, kişisel ve sosyal alanlara yerine göre yaklaşabilen öğret, men, genel alanda durmamaya özen göstermelidir. Ancak sevgisiz, yapmacık ve içten olmayan bir kısa mesafe yakınlığı da öğrenciye hiç inandırıcı gelmez. Öğrenciyle gerçek anlamda kaynaşamayan bir öğretmenin yabancıdan farkı olmaz. Öğretmenin bir yabancı gibi görülmesi, ders anlatırken karşılaşılabilecek en büyük felakettir. Öğretmenin o dersi o an hiç itibar görmeyeceği gibi, ilerle, yen yıllarda öğrenci bu dersi veya öğretmeni hatırlanmayacaktır. -ALINTI-

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık