İŞ ADAMI OLMAK

İŞ ADAMI OLMAK

 İşadamı sözcüğü bildiğiniz gibi sanayici, serbest meslek sahibi, kendi işini yürüten, kendi kendisinin patronu olan, kişileri tanımlamak için kullanılmakta ve birden çok anlam içermektedir. Biz bu yazımızda işadamı’nı “ticaret yapan” özellikle de ihracat ve ithalatla ilgilenen kişileri tanımlayan bir ifade olarak kullanacağız.

Günümüzde dünya bir kültürler mozayiği görünümünü almıştır. İş ve yaşam tarzları hızla birbirine karışmakta ve benzeşmektedir. İş yapma biçimleri, çalışan profilleri, iş modelleri kopyalanmakta ve ticaretin karşı konulamayan istekleri doğrultusunda dönüşüm geçirmektedirler. Bu nedenle işadamlarının çalıştıkları ülkeleri ve o ülkelerin insanını, kültürünü tanıma ihtiyacı her zamankinden daha kuvvetli olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu ihtiyaç birçok profesyonel işadamını faaliyet göstereceği ülkenin iş ve günlük yaşamına ilişkin konularda bilgilenmeye teşvik etmektedir. İşadamları genellikle kendi ticari faaliyetleri ile ilgili derslerini iyi çalışmaktadırlar. Rekabet edecekleri şirketleri, pazarın durumunu, devlet politikalarını etüd ederek hareket etmek zaten ilk olarak yaptıkları işlerdendir.

İşadamı, hangi ülkede iş yapıyorsa o ülkenin yasalarına, kültürel değerlerine saygı göstermeyi bilmeli, etik kuralları anlayıp uygulayabilmelidir. Hatta bir adım daha atıp giyim kuşamdan, yemek alışkanlıklarına kadar bilmesi gereken her şeyi de öğrenmelidir. Böylece işadamları arasında iletişim kurmada karşılaşılan zorluklar daha kolay aşılabilecek, ticari ilişkilerin soğukluğu arzu edilen, o sıcak ve samimi ilişkilere taşınabilecektir.  
“Roma’daysan romalılar gibi yap” sözünü hatırlayacaksınız. Bu kural birçok konuda işe yararlığını kanıtlamıştır. Beden dili iyi kullanıldığı taktirde başarıya katkı sağlayan önemli araçlardandır. İşadamı ticari faaliyetini sürdürdüğü ülke insanının kullandığı jest ve mimiklerin bile farklılık gösterebileceğini ve doğru kullanılmaması halinde başına iş açabileceğini bilmelidir. İş dünyasında, özellikle iletişim alanında bolca atıf yapılan “beden diline” ilişkin bir kaç örnek vererek konuyu netleştirelim. Zaferi ve başarıyı simgeleyen “zafer işareti” bazı ülkelerde argo bir işaret olarak kullanılmaktadır.

Evet derken başınızı aşağı yukarı sallamayı çok bildik, normal bir hareket olarak değerlendirebilirsiniz, peki o zaman size ülkemizde “onaylama” amaçlı kullanılan baş sallama hareketinin bazı ülkelerde “hayır” anlamına geldiğini söylesem ne derdiniz? Bu basit örnek bile, iş yaptığımız ülkelere ait ne çok şey öğrenmemiz gerektiğini göstermektedir.

Bir işadamı, üstlere ve yaşlılara saygının çok önemsendiği Çin’de bir toplantıda yapacağı yer seçiminin toplantının sonucunu doğrudan etkileyebileceğini bilmelidir. Hızlı sonuç almak için muhataplarını kesin bir yanıta zorlaması “hayır” demekten kaçınan Çinli işadamları üzerinde olumsuz bir etki yapacağından muhataplarını sıkıştırmamalı, onları kendilerini köşeye sıkışmış hissedecekleri bir pozisyona zorlamamalıdır. Ama aynı işadamına Hollanda’da olabildiğince hızlı ve sonuç odaklı davranması ve kesin ifadeler kullanması önerilmektedir.

Bu konuyu paylaştığım bazı gruplarda “-Ama paranın dünyanın her yerinde kullanılan ortak bir dili vardır.” Diyenler oldu, “-Bu dili sadece işadamları çeviriye gerek kalmadan anlayabilirler.” Şeklinde zenginleştirenler de oldu konuyu. Haklılar, evet paranın ortak bir dili vardır ancak unutulmamalıdır ki birbirleri ile daha iyi anlaşanlar doğal olarak daha çok para kazanabilirler.

İşadamları ticaret yaptıkları ülkelerde kendi ülkelerini temsil eden bir elçi, bir model olarak görülmektedirler. Ticaret yaptıkları muhatapları yeterli bir süre sonra işadamına bakarak ülkesinin iş yapma kuralları ve tarzları hakkında fikir sahibi olmakta bu izlenimlerini de temas kuracakları yeni işadamlarına uygulamaktadırlar.

Genel bir ilke olarak; faaliyet gösterilen ülkenin ve ülke insanlarının önem verdiği siyasi konularda fikir belirtmekten de mümkün olduğunca kaçınılması gerektiği akılda tutulmalıdır. (Çinliler için Tayvan, İspanyollar için Katalan bölgesi ile ilgili konular vb. Gibi) İşadamı, ister yabancı bir ülkede misafir olsun, ister yabancı bir işadamını misafir ediyor olsun milli ve dini bayramlara, törenlere uygun hareket etmeyi ve misafirleri için uygun ortamı hazırlamayı ihmal etmemelidir.

Bir işadamı için, ticaret yapılacak ülkeyi, firmayı ve kişiyi tanımak ve gerektiği gibi davranmak, lüks olmaktan öte bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu zorunluluğun sadece ticaretin doğasında var olan para kazanma ve başarılı olma çabası ile değil ülkemize, kendimize ve ilişkide bulunduğumuz kişiye özen gösterme ile de yakından ilintili olduğu unutulmamalıdır.

Sevgili okurlarım, Ekim 2009 tarihinden beri bu sayfada sizlere işinizi nasıl daha iyi yerlere taşırsınız konusunda çok farklı açılardan bilgiler ve fikirler vermeye çalışıyorum. Eğer dikkatli bir okursanız, yazılarımın hemen hepsinin “çözüm önerisi” içeren yazılar olduğunu fark etmişsinizdir. Yani al kullan tarzında yazılar. Bunlar, kendine özgü farklı farklı konuları derinlemesine ele alıp sizlere açıklayan, ardından da bu bilgilerle işinizi nasıl daha iyi yapar, nasıl daha güzel para kazanırsınız konusunda öneriler getiren yazılar. İnanın, ben bunca senedir sırf köşe doldurmak için laf salatası yapılan ekonomi yazılarından usandım. O nedenle biraz ele avuca gelir, yani tüccarın sanayicinin işine yarar şeyler yazmaya çalışıyorum. Umarım faydası oluyordur.

YILLARIN TECRÜBELERİ
Bugün biraz daha farklı bir açıdan meseleye yaklaşacağım ve hem bir iş adamı, hem onlarca şirkete danışmanlık yapmış olmanın verdiği tecrübe sahibi bir kişi ve elbette şirket yönetimi konusunda çalışan bir bilim adamı olarak tüm birikimlerimden süzüp sizlere başarılı bir iş adamı olmanın en temel esaslarını anlatmaya çalışacağım. Liste elbette daha da uzatılabilir ama bunlar benim hayatımda yaşadığım en önemli öğrenimler. Sizlerle paylaşmak bir zevk.

1- HERKESİN YAPTIĞINI YAPMAYIN
İş hayatının bence en birinci kuralı budur. Herkesin yaptığını yaparsanız para kazanamazsınız. O nedenle farklı olmak iş hayatınızın en önemli felsefesi olmalıdır. Bunun için de müşterilerinizi çok iyi tanımanız gerekir. İş yaşamında amacınız, müşterilerinizin isteyebileceği ama hiçbir rakibin henüz sunamadığı bir ürün, bir hizmet, bir teslimat şekli, bir ödeme modeli, bir kullanım tarzı, bir dağıtım yöntemi, velhasıl sizi rekabetten farklılaştıracak bir şeyler sunmalınız. Aksi halde müşteri, birbirine benzeyen şirketler arasında en ucuz satanı tercih eder. Bu durumda da attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmez. Para kazanamazsınız. Farklılaşma, iş hayatında başarının en birinci kuralıdır. Bu konuya sürekli olarak kafa patlatmayan iş adamı başarılı olamaz. Üstelik bir kez farklılık yapmak da yetmez. Çünkü sizin getirdiğiniz farklılık beğenilirse rekabet boş durmayacak ve sizi taklit edecektir. İşte o yüzden de sizin süreklilik bazında yepyeni farklılık alanları aramanız ve bulmanız gerekir.

2- AŞK YOKSA BAŞARI ŞANSI DÜŞER
İşini sevmek, iş başarısının en önemli ön şartlarından biridir. İnsan yaptığı işe âşık olursa onu daha da üst boyutlara taşımak için sürekli olarak didinir. Çünkü zaten o kişi işiyle beraber yaşıyor demektir. İşi rüyalarına girer, aklında çıkmaz, gerçekten de hayatın her yanında onunla beraberdir. Eğer sevmediğiniz işi yapıyorsanız, bu işte başarılı olmanız tamamen şansa bağlıdır. Ayrıca çok ama çok çalışkan olmalısınız. Çalışkanlıkla başarı bire bir ilişkilidir.

3- HER İŞTE?PAZARLAMA VARDIR
Bir yerlerden sermaye bulup dükkân açtınız ve oturup müşterilerin gelmesini beklemeye başladınız. Üstelik mevcut rakiplerden bariz bir farklılığınız da yok. İşte bu durumda çok beklersiniz. Her iş özünde bir pazarlama işidir. Hedef müşteri kitlenizin sizin ürününüzü ve markasını tanımasını, sizi seçmesini sağlamak için süreklilik bazında bir iletişim içinde olmalısınız. Evlerin posta kutusuna broşür mü koyarsınız, gazeteye ilan mı verirsiniz, Facebook yoluyla tanıtım mı yaparsınız, fuarlara mı katılırsınız, demo amaçlı gösteriler mi yaparsınız, çok farklı olduğunuz için basında haber mi çıkarırsınız, planlı müşteri ziyaretleri mi gerçekleştirirsiniz, ya da bunların tümünüm birden mi yaparsınız? Ne yaparsanız yapın pazarlama konusunu işinizin en önemli iki konusundan biri olarak görün: Farklılaşma ve bunun iletişimi.

4- NAKİT VE?MALİYETE HÂKİM OLUN
Nakit kraldır. Sizi çıkaracak olan da batıracak olan da nakittir. O nedenle nakit yönetimi konusu başarılı bir iş adamının en önemli önceliklerinden biri olmak zorundadır. Bir de yurdumun iş adamları arasında çok ama çok yaygın gözlemlediğim bir anlayış var. İnanılmaz çok sayıda esnaf ve iş adamı yaptığı ciroyu ‘kâr’ zannediyor. Sevgili okurlarım, ciro başka bir şeydir, kâr başka bir şey. Kâr, cirodan bütün maliyetler düşüldükten sonra elde kalan paraya verilen isimdir. Sizin amacınız bir yandan sürekli olarak ciroyu arttırırken, diğer yandan da maliyetlerinizi düşürmek olmalıdır. Maliyetlerinizi düşürmenin üç tane yöntemi vardır: 1. Tasarruflu olmak, 2. Sizi farklılaştırmayan iş faaliyetlerini fasona vermek ve 3. İş süreçlerinizi basitleştirip operasyonlarını mümkün olduğunca yalın hale getirmek. Bunları nasıl yapacağınızı benim internet sayfamdaki eski Türkiye gazetesi yazılarımdan okuyabilirsiniz.

5- EN İYİ ELEMANLARLA ÇALIŞIN
İyi eleman bulmak zor. Bu, dünyanın her yerinde böyle. Hele bizim memlekette büyük şehirlerden uzaklaştıkça kaliteli eleman bulmak daha da zor oluyor. Ama tüm bunlara rağmen başarılı bir şirket mutlaka ve mutlaka iyi elemanla çalışmak zorunda. O nedenle ücretten tasarruf birinci hedefiniz olmamalı. Elemanın en iyisini bulup, onun uzlaşabileceği en makul fiyatta anlaşmak temel hedef olmalı. İyi elemanların meslek içi eğitime ihtiyacı olacağını da unutmayın. Gücünüz yettiği ölçüde bu elemanların beceri düzeylerini geliştirmeye özen gösterin.

6- GEZEN KURT AÇ KALMAZ!
Eski alışkanlıklarınızdan kurtulun. “Dükkân aç müşteri bekle” devri tarih öncesinde kaldı. Artık müşterilerinizle çok daha yakın temas içinde olmanız lazım. Müşterilerinizin davranış değişikliklerini herkesten önce anlamaya çalışın ve buna göre işinizde farklılıklar yapın. Müşterinizi tanımak elinizdeki en önemli rekabet silahıdır, bunu hiç unutmayın. Üstelik eğer sizin müşteriniz bir başka işyeri ise, buraları belirli bir program dâhilinde ziyaret etmek ve bu ziyaretleri mümkünse satışa çevirmek zorundasınız. Her patron artık kendini bu anlamda bir satıcı gibi görmek zorundadır. Ne kadar fazla ziyaret, o kadar fazla ticaret. Ayrıca “çapraz satış” kavramını öğrenmeniz ve kullanmanız da gerekli. Çapraz satış, pantolon almak için gelene gömlek de satabilmek şeklinde örneklenebilir.

7- ÇALIŞANINIZA İNSAN GİBİ DAVRANIN
Ortalıkta bir sürü motivasyon teorisi var. Bir sürü de motivasyon eğitimi. İş aslında çok temel ve basit. Çalışanlara insan gibi davranırsanız, insanlar mutlu ve motive olur. Bunun için de iki şey yapmanız yeter. Birincisi çalışanların işlerini doğru dürüst yapmalarına olanak verecek bir çalışma ortamı, doğru araç gereç ve kılavuzluk verirseniz işin birinci adımı tamamlanmış olur. Her insan başarılı olmaktan ve bu başarısının takdir edilmesinden haz duyar. Her insan! Demek ki yapmanız gereken ikinci şey, insanlara başarmaları için yetkiler ve beceri desteği vermek, ardından da başardıkları zaman onları takdir etmek. Bu takdir illa ki parasal bir ödülü falan da gerektirmez. Güzel bir söz, bir mektup, arkadaşlarının önünde tebrik paradan çok daha etkilidir. Ama şunu da unutmamak lazım. Bizim ulusal kültürümüzde patron genelde hasım olarak görülür ve çoğu çalışan ya hakkının yendiğini düşündüğünden, ya da kendi hakkının çok daha fazla olduğuna inandığından daha işe girişinin ilk gününde sizi nasıl kazıklayacağını düşünmeye başlar. Bu insanların sayısı tahmin edeceğinizden çok daha fazladır. O nedenle de yarın bir gün sizi orta yerde bırakıp gitme olasılıkları yüksektir. Bu ihtimale karşı her zaman, ama her zaman uyanık olmalısınız. Aksi halde çok üzülürsünüz. İş ahlakı bizde daha henüz tam anlamıyla yerleşmiş bir kültür değildir. Bu, çalışanlar arasında da patronlar arasında dane yazık ki yaygın bir durumdur.

8- KENDİNİZİ SÜREKLİ GELİŞTİRİN
Babanızdan gördüğünüz ticaret yöntemleriyle bugün başarılı iş yapmanız mümkün değil. Dünya çok değişti, çok hızlı değişiyor ve çok daha fazla değişecek. Ürünler ışık hızıyla kopyalanıyor, piyasalara daha önce aklımıza bile getirmeyeceğimiz ürünler, iş yapma şekilleri çıkıyor. Baksanıza iPhone ve iPad’e. Baksanıza elektro marketlerin gelişmesine. Baksanıza internetten yapılan alış verişin nasıl büyüdüğüne. Baksanıza internette yapılan reklam harcamalarının geleneksel basındaki reklam harcamalarını geride bıraktığına. Baksanıza Çin mallarının yaptığına. Baksanıza ekonomik krizlerin boyutlarına. Bu şiddetli değişim karşısında tek silahınız var: Yeni bilgiler ve yeni beceriler edinmek. Zaten biz bu sayfayı sizlere bu amaçla hazırlıyoruz. Memlekette Türkçe yayınlanmış basit kitaplar var. Alın, okuyun ve pazarlamayı öğrenin. Alın, okuyun satıcılığı öğrenin. Alın, okuyun farklılaşmayı nasıl yapacağınızı öğrenin (mesela benim ‘Bana Bir Akıl Ver Hocam’ veya ‘Mor İneğin Akıllısı’ isimli kitabımdan). Kursa gidin. Çünkü artık kendini geliştirmeyene ekmek yok.

9- GEREKTİĞİNDE PİYASAYI TERK EDİN
Baktınız işiniz ne yaparsanız yapın iyi gitmiyor. Piyasada rakip sayısı zıvanadan çıkmış durumda ve fiyatlar yerlerde sürünüyor. Vadeler uzamış tahsilât zorlaşmış. Durum hemen hemen herkes için benzer. Bakıyorsunuz işin geleceği de kalmamış. O zaman bu sektörden çıkmanın zamanı geldi deme becerisini gösterebilmelisiniz. Çoğu iş adamı ele güne rezil olmamak için zararına da olsa dükkânı açık tutmayı bir gurur meselesi yapar. Bu çok yanlış. Piyasaları iyi inceleyin, gerektiğinde işinizi terk edin ve yeni ekmek alanları neredeyse gidip orada iş kurun.

10- STRATEJİSİZ İŞ YAPILMAZ
Strateji yapmak demek, bir sonraki yıl veya önümüzdeki iki yıl hangi faaliyetler üzerine odaklanarak ve hangi yeni pazarlama ve ürün geliştirme işlerine girerek işinizi büyüteceğinizin planlamasını yapmak demek. Yani kendinize geleceğe yönelik bir yol haritası çıkarmak demek. Bunun için şirketinizde kaç kişi çalışıyorsa onları bir toplantıya çağırın, gerekirse kafası çalışan bilgili yönetici veya iş adamı arkadaşlarınızı da davet edip strateji geliştirme amaçlı bir beyin fırtınası yapın. Bu çalışmadan elde ettiğiniz güzel iş fikirlerini proje haline getirin ve belirli bir zaman planı içinde uygulamaya koyun. Hedefsiz iş yönetilmez. Stratejisiz iş yönetilmez. Yol haritası olmadan iş yönetilmez. Bu dediğim çalışmayı her sene tekrarlayın ve bir önceki seneyi mutlaka değerlendirdikten sonra gelecek planlarını geliştirin. Nasıl strateji yapabileceğinizi de benim ‘Bana Bi Akıl Ver Hocam’ kitabımdan öğrenip uygulayabilirsiniz.
Prof. Dr. Arman KIRIM

Arkadaşına Gönder | Yazıcı Dostu |     Yukarı


Başarılı iş fikirleri 70 Adet



İnternetten para kazanmanın yolları



Geleceği parlak 42 iş fikri



Tarım, hayvancılık ve yetiştiricilik ile ilgili 22 iş fikri




Yeni İş ilanları 2012 İş ve Eleman arama motoru



Franchising veren firmalar, Franchise 100



5.000 TL 'ye bayilik veren firmalar



20.000 TL'ye bayilik veren firmalar



10.000 TL'ye bayilik veren firmalar

Gelen Yorumlar
Toplam 4 yorum, 1-4 arası gösteriliyor, yeni tarihliler baştadır.

Sayın Hocam,verdiğiniz bu değerli ve yol gösteren bilgiler için çok teşekkürler...Tesadüfen ilgi duyarak okudum.Sizin yazılarınız olarak karşıma çıktı.Tekrar teşekkürler...

Oriflame Kozmetik Lideri Demet Kosal
[email protected]
Demet KOSAL    eklemiş.     | 13 Şubat 2011 Saat 15:49
hocam ben malatyalı bi iş adamıyım bu yıl aile buyuklerımden sirketi ben devr aldım genc yasıma ragmen su anda ek gelır olarak bir playstatıon cafe actım gelin gorunki dierlerine gore cok cok farklıyım dahda kaliteliyim seneye daha iyi sekilde hizmet verip seramyemı artırımayı dusunuyoru bu sene 5,000 kok badem dıkıyorum ve iki tane market acmayı dusunuyorum bunu dahilinde bin hayvanlık kucuk bas ciftligi kuruyoruz bana yarfımcı ola bilirmisiniz bilginize ve onerilerinize ihtiyacım var tesekurler

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık