TRANSAKSİYONEL ANALİZ

TRANSAKSİYONEL ANALİZ

 RANSAKSİYONEL ANALİZ (TA)

Transaksiyonel analiz (TA) 1950’lerin sonlarına doğru Eric Berne tarafından ortaya atılmıştır. Transaksiyonel analiz, kişiler arası iletişim sorunlarının çözümünde uygulanan bir psikolojik değişim ve analiz yöntemi olarak tanımlanabilir. Yöntem, Freudçu bir perspektiften hareketle, insan iletişiminin ve ilişkilerinin, oldukça mekanik bir anlayışını temele alır.

Berne, Freud’dan çok etkilenmesine rağmen, geliştirdiği kuram psikanalitik kuramdan farklıdır. Yaklaşım kişilik kuramında “çocuk”, “anne-baba”, “yetişkin” benlik durumlarını kullanır.

TRANSAKSİYONEL ANALİZ (TA)

Transaksiyonel analiz (TA) 1950’lerin sonlarına doğru Eric Berne tarafından ortaya atılmıştır. Transaksiyonel analiz, kişiler arası iletişim sorunlarının çözümünde uygulanan bir psikolojik değişim ve analiz yöntemi olarak tanımlanabilir. Yöntem, Freudçu bir perspektiften hareketle, insan iletişiminin ve ilişkilerinin, oldukça mekanik bir anlayışını temele alır.

Berne, Freud’dan çok etkilenmesine rağmen, geliştirdiği kuram psikanalitik kuramdan farklıdır. Yaklaşım kişilik kuramında “çocuk”, “anne-baba”, “yetişkin” benlik durumlarını kullanır.

Hem kişilik ve iletişim kuramı hem de psikoterapi yöntemlerini içeren bir yaklaşımdır. TA kuramında yer alan benlik durumları Freud’un “id, ego ve süper ego” kavramlarıyla benzerlik göstermektedir.

Berne, insan doğasıyla ilgili olumlu bir inanışa sahipken, insan yaşamıyla ilgili kötümser bir görüş belirtir. Bireyler hayata “OK” yaşam rolüyle merhaba derler; ama çocukluk dönemindeki olumsuz yaşantılar, telkinler, etkileşimler çocuğun kendisini farklı algılamasına ve “OK” yaşam konumunu kaybetmesine yol açmaktadır. Sonrasında ise, patolojik gelişim ortaya çıkar. İnsanlar, fiziksel ve zihinsel bakımdan sağlıklı olabilmek için bir dürtüye sahiptirler. Terapi sürecinde hastanın duygusal ve zihinsel gelişimine ket vuran olumsuzluklar kaldırılmaya çalışılır.
Bu kuram, Eric Berge tarafından geliştirilmiştir. Berge, Freud'dan çok etkilenmesine rağmen, geliştirdiği kuram psikanalitik kuramdan farklıdır. Transaksiyonel Analiz kuramının diğer insancıl kuramlardan ayrılması, sosyal psikoloji ve bireyle ilgilenmesinden kaynaklanmaktadır. Yaklaşım, kişilik kuramında "çocuk", "anne-baba", "yetişkin" ve "benlik durumları"nı kullanır.
Hem kişilik ve iletişim kuramı hem de psikoterapi yöntemlerini içeren bir yaklaşımdır. Transaksiyonel Analiz kuramında yer alan benlik durumları Freud'un, "id, ego ve süper ego" kavramlarıyla benzerlik göstermektedir.
Berge, insan doğasıyla ilgili olumlu bir inanışa sahipken, insan yaşamıyla ilgili kötümser bir görüş belirtir. Bireyler hayata "Ok" yaşam rolüyle merhaba derler; ama çocukluk dönemindeki olumsuz yaşantılar, telkinler, etkileşimler çocuğun kendisini farklı algılamasına yol açmakta ve "Ok" yaşam konumunu kaybetmesine yol açmaktadır. Sonrasında ise, patolojik gelişim ortaya çıkar. İnsanlar, fiziksel ve zihinsel bakımdan sağlıklı olabilmek için bir dürtüye sahiptirler. Terapi sürecinde hastanın duygusal ve zihinsel gelişimine ket vuran olumsuzluklar kaldırılmaya çalışılır.
Transaksiyonel Analiz kuramının temelinde benlik durumları yer alır. Bu benlik durumları şunlardır:
< Anne-baba benlik-durumu
< Yetişkin benlik-durumu
< Çocuk benlik-durumu

Yapısal analiz(ben durumları), Transaksiyonel analiz, Oyun analizi, Yazgı analizi(yaşam senaryoları)

Yapısal Analiz (ben durumları): Bir benlik durumunun diğerlerinden ayrıştırılarak tanımlanmasıdır. Yapısal analiz, hastanın sahip olduğu benlik durumlarının varlığını ve yapısını tanımasını sağlamaya çalışır. Temel amaç bütün benlik durumlarını koordineli olarak kullanmasına yardım etmektir.

Transaksiyonel Analiz: Terapideki amaç, yetişkin, anne-baba ve çocuk benlik durumlarının ne zaman serbest bırakacağını ve ne zaman yönetici olacağını belirleme kabiliyetinin kazandırılmasıdır. Ayrıca sosyal kontrolü de elde etmeleri sağlanır. Eğer bireyin sosyal kontrolü yoksa diğer insanlar bilinçli veya bilinçsiz olarak, çocuk ve anne-baba benlik durumlarını olumsuz etkileyebilirler.

Oyun Analizi: TA’daki “oyun” kavramı günlük dildeki oyunlardan farklıdır ve iletişimlerde ortaya çıkar. Aynı zamanda gizil bir amacı vardır. Önceden planlanır ve sonuca doğru gelişen karşılıklı davranış dizilerini içerir. Günlük dildeki oyunlar ise, temel amacı bir zaman aralığını düzenlemek olan tek bir materyal alanı çerçevesinde oluşmuş, bir dizi yarı törensel yalın ve tamamlayıcı karşılıklı oyunlar olarak tanımlanabilir. Bu oyunlar dürüst ve içten özellikler gösterir.


Berne, oyunları oluştukları ortamlara göre yedi grupta toplamıştır. Bu oyunlar; yaşam oyunları, evlilik oyunları, toplantı oyunları, cinsel oyunlar, yer altı dünyası oyunları ve iyi oyunlardır.

Oyun analizi kullanılarak hastaya sosyal kontrol kazandırılır. Oyun analizi ile hastaya stroke (bir kimsenin varlığının onaylandığını gösteren bir eylem) sağlama yöntemlerini öğrenmesine yardım edilir.


Yaşam Senaryoları: Bu kavram TA kuramına ait bir kavramdır. Bir yaşam senaryosu, kısmen bir yaşam planı olarak tanımlanmakta ve kişinin “kendisinin oynadığı” dramatik bir sahne oyununa benzetilmektedir.

Yaşam senaryoları, çocukluk yıllarındaki ilk kararlarla ilgilidir. Bu ilk kararlar bireyin sonraki yaşamını şekillendirmektedir. Yaşamın ilk başlangıcında çocuk çevresine nasıl en iyi adapte olabileceğine dayalı bir “yaşam senaryosu” seçer. Yaşam senaryosu için kendisinin veya diğer insanların OK olup olmadığına inanmasına dayalı olan dört yaşam durumu vardır:

Ben iyiyim – Sen iyisin

Ben iyiyim – Sen iyi değilsin

Ben iyi değilim - Sen iyisin

Ben iyi değilim - Sen iyi değilsin

“Ben iyiyim – Sen iyisin” yaşam durumu sağlıklı ve sağduyulu bir durumdur. Bu yaşam durumundaki kişiler ilişkilerinde dürüst ve duygusaldır. Kendisiyle ve başkalarıyla ilgili problemleri yapıcı biçimde çözümleyebilir.


“Ben iyiyim – Sen iyi değilsin” yaşam durumundaki kişiler, sık sık kendilerini aldatılmış ve haksızlığa uğramış hissederler. Dolayısıyla başlarına gelenlerden başkalarını sorumlu tutarlar, başkalarını eleştirirler, problemlerini yansıtırlar ve suçlarlar.


“Ben iyi değilim - Sen iyisin” yaşam durumundaki kişiler, kendilerini başkalarıyla karşılaştırdıklarında kendilerini güçsüz hissederler. Kendileri hakkında olumsuz düşüncelere sahiptirler ve depresif kişilerdir.

“Ben iyi değilim - Sen iyi değilsin” yaşam durumundaki kişiler, yaşama ilgisini yitiren, içe kapanık davranışlar gösteren kişilerdir. Bu kişiler “yaşam hiçbir şeye değmez” duygusuna kapılırlar.

Transaksiyon: Kişilerarası iletişimde bir uyarıcı ve bir tepkiden oluşan birime denir. Sosyal bir etkileşim çeşitli transaksiyonları içermektedir. TA kuramı insanı olumlu olarak ele alan insancıl bir yaklaşımdır.

Transaksiyon Türleri: Berne, tamamlayıcı, kapalı ve gizil olmak üzere üç çeşit transaksiyon bulunduğunu belirtmektedir. Her bir transaksiyon çeşidi için ayrı bir iletişim kuralı ortaya çıkmaktadır.

Tamamlayıcı Transaksiyon: iletişimde bulunan iki kişinin sadece bir ego durumundan hareket ettiği ve uyarıcıyı gönderenin karşısındaki kişide amaçladığı ego durumundan tepki aldığı transaksiyonlardır. Burada kişi karşısındaki kişinin beklentisini karşılamaktadır ve bu da iletişimin devam ettiğinin göstergesidir. Transaksiyon tamamlayıcı olduğu müddetçe iletişim sonsuza kadar devam edecektir. Örneğin, A kişisi: saat kaç? diye soruyor, B kişisi: tam 12 yanıtını veriyor.

Kapalı Transaksiyonlar: iletişimde bulunan iki kişinin sadece bir ego durumundan hareket ettiği ancak bu uyarıcıyı gönderenin karşısındaki kişide hedeflediği ego durumundan tepki almadığı transaksiyonlara denmektedir. Burada artık tepkide bulunan kişi, kendisini uyardığı ego durumundan tepkide bulunmamakta, farklı bir ego durumundan tepkide bulunmaktadır. Yani kendisine uyarıda bulunan kişinin beklentisini karşılayamamaktadır.

Bundan sonra artık iletişim devam etmeyecektir. Tekrar iletişimin devam etmesi için taraflardan birisinin ya da her ikisinin beraber ego durumlarını değiştirerek iletişim kurmaları gerekmektedir. Aksi halde iletişim devam etmeyecektir. Bu iletişimdeki kesilme kısa bir süre için olabileceği gibi uzun bir süre hayat boyu da devam edebilir.


Örneğin;

A:(zayıf ve nazlı bir ses tonu)

__ Çok yorgunum.

B:(zayıf ve nazlı bir ses tonu)

__Ben de çok yorgunum.

C:(zayıf ve nazlı bir ses tonu)

__Bulaşığa yardım eder misin?

D:(sert bir ses tonu)

__Bana ne yapmayacağım.

Gizil Transaksiyonlar: Farkında olunmadan kullanıldığı için yaşantıda farklı durumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. İletişimde bulunan iki kişiden sadece birisinin ya da her ikisinin de iki ego durumunun birden harekete geçtiği ve aynı anda psikolojik ve sosyal olmak üzere iki farklı mesajın beraber yer aldığı transaksiyonlara denmektedir. Bu transaksiyonda iki farklı mesajın beraber yer alması ve ikiden fazla ego durumunun bulunması nedeniyle transaksiyon hem kapalı hem de tamamlayıcı niteliktedir.

Örnek:

Müşteri: Şu hırka kaç lira?

Tezgahtar: Şu mu? O çok pahalıdır.(Bu mesajın arkasındaki örtük mesaj “Sen bu pahalı şeyi satın alamazsın; hadi al da görelim.”)
İnsanlar, başkalarıyla etkileşime girdikleri zaman bu üç benlik durumundan birini baskın olarak kullanmaktadır.
Anne-Baba Benlik Durumu: Bazıları iletişim içinde oldukları insanlara karşı anne-baba tavrı takınarak öğütler verir ve onları istekleri doğrultuda yönlendirmeye çalışırlar. Koruyan anne-baba ve eleştiren anne-baba olmak üzere iki türlü davranan insanlar vardır.
Koruyucu anne-baba rolünü benimseyenler, diğer insanların iyilikleri için uğraşırlar; karşılarındakileri tıpkı bir çocuk gibi görüp onları korumaya ve kollamaya çalışırlar. Zararlı davranışlarını bırakmalarını ve zararlı alışkanlıklarından vazgeçmelerini isterler.
Eleştirici anne-baba tavrını takınanlar ise, toplumsal çıkarlar ve kurallar için başkalarını uyarır ve eleştirirler. Bu tür insanlar kendilerini kültür mirasının mirasçısı ve yeni kuşaklara kurtarıcısı olarak görürler.
Çocuk Benlik Durumu: İnsanların çocukça tutumları aslında olumsuz bir durum olarak görülmemektedir, yani bireyin sorunlu bir kişiliğe sahip olmasından kaynaklanan bir yaklaşım değildir. Çocuk benlik durumu, "doğal çocuk" ve "uyarlanmış çocuk" diye iki bölümden oluşur. Doğal çocuk, kişiliğin eğitilmemiş yanı olarak kabul edilir. İçinden nasıl geliyorsa öyle davranır. Fiziksel ihtiyaçlarını her zaman önde tutar. Uyarlanmış çocuk ise, doğal çocuğun az ya da çok eğitilmesiyle ortaya çıkar. Az eğitilenler "asi çocuk" olup kanun ve kurallara karşı çıkar. Çok eğitilenler ise "uslu çocuk" olup kanun ve kurallara uyum sağlar. Bütün insanlar doğal çocuk olma sürecinden geçerek ya asi çocuk ya da uslu çocuk olurlar.
Yetişkin Benlik Durumu: Bu benlik, insanın akılcı ve mantıklı tarafıdır. Bu tutum sayesine ne asi olur ne de uysal. Olay ve olgulara gerçekçi değerlendirmeler yaparak bakar. Ani çıkışlar yerine sık dokuyup ince eler. Başkasının hatırı için karar vermez. Doğrusu neyse onu yapar.
Benlik Durumları Arasındaki Etkileşim: Ruhsal anlamda sağlıklı olan bireyler, her üç benliği duruma göre kullanırlar. Kimi yerde çocuk benlik durumunu kullanırken, kimi durumda ise yetişkin benlik durumun kullanabilir. Özellikle yetişkin benlik durumu, çocuk ve ana-baba benlik durumları arasında arabulucu görevindedir. Örneğin, muhtaç birini gördüğümüzde, çocuk yanımız boş ver, bu para ancak sana yeter, diye bizi yarım etmekten alıkoymaya çalışır; ana-baba yanımız ise, bütün paranı ona ver diyerek bizi parasız bırakmaya yönlendirir. Yetişkin yanımız devreye girerek, "paranın bir kısmını kendine sakla, bir kısmını da ona ver" diye orta yolu bulmamıza yardım eder.  
Bu benlik durumları her insanda farklı düzeylerde bulunmaktadır. Kiminin çocuk benliği daha baskınken, kimin yetişkin benliği, kiminin de çocuk benliği ağır basar. Bazı insanlar her üç benliği her durumda olması gerektiği biçimde kullanabilir; fakat bazı insanlar kimi zaman üç benliği iyi kullanırken kimi zaman da dengesiz kullanabilir.
Her üç benlik durumunu her yaştaki insan kullanabilir. Aynı iletişimde farklı benlikler sergilendiğinde bazen çatışma bazen de uzlaşma yaşanabilir. Örneğin, çocuk yere düşüp ayağını incitir. Sonra ağlayarak annesinin yanına gelir. Anne "Sana kaç kere dışarı çıkma dedim, Allah'ın cezası" diye yanıt verdiğinde çatışma yaşanır; ama aynı durum karşısında anne yetişkin benlik tavrını takınıp çocuğa sarılarak "Önemli değil, birazdan ağrın geçer" derse çocuk rahatlar ve çatışma da yaşanmamış olur.

Terapi Süreci

Transaksiyonel Analiz kavramı, birbirleriyle ilişkili dört terapi kavramı için kullanılır. Bunlar yapısal analiz, transaksiyonel analiz, oyun analiz ve yazgı analizi olarak sıralanır.
Yapısal Analiz: Bir benlik durumunun diğerlerinden ayrıştırılarak tanılanmasıdır. Yapısal analiz, hastanın sahip olduğu benlik durumlarının varlığını ve yapısını tanımasını sağlayama çalışır. Temel amaç, bütün benlik durumlarını koordineli olarak kullanmasına yardım etmektir.
Transaksiyonel Analiz: Terapideki amaç; yetişkin, anne-baba ve çocuk benlik durumlarının ne zaman serbest bırakacağını ve ne zaman yönetici olacağını belirleme kabiliyetinin kazandırılmasıdır. Ayrıca, sosyal kontrolü de elde etmeleri sağlanır. Eğer bireyin sosyal kontrolü yoksa diğer insanlar bilinçli veya bilinçsiz olarak çocuk ve anne-baba benlik durumlarını olumsuz etkileyebilirler.
Oyun Analizi: Oyun analizi kullanılarak hastaya sosyal kontrol kazandırılır. Oyun analizi ile hastaya stroke  (bir kimsenin varlığının onayladığını gösteren bir eylem) sağlama yöntemlerini öğrenmesine yardım edilir.
Yazgı Analizi: Yazgı analizinde hastanın yazgısını güçlendirme yöntemleri kullanılır. (Yazgı, farkında olunmayan hayat planlarıdır). Temel amaç, hastanın yazgısını özgür bırakmak ve özekliğini kazanmasını sağlamaktır. Bunun için terapist, yazgı sinyalleri olan sözlü ve sözsüz davranışları dikkatlice gözler ve hastanın kendi yazgısını anlayabilmesini sağlamak amacıyla yazgı tarama listesini hastayla birlikte doldurabilir.
Psikolojik Danışmanın Amacı: Transaksiyonel analizin temel gayesi, bireyin özerkliğini kazandırmak ve bütünleşmiş yetişkin benlik durumunu geliştirmektir. Özerklik, anne-baba etkisinden kalmadan yaşamın daha sonraki döneminde belli bir zamanlama planı olmaksızın, geriye dönülebilir olan "yazgısız" davranma kapasitesi olarak ifade edilir.  Özerk davranış, yazgı davranışının tersidir. Özerklikte kontrol geliştiği için ortaya çıkan davranış özgür bir seçimin sonucudur (Berge; Nelson-Jones). Özerklik, bireyin daha önce etkisinde kaldığı anne, baba ve diğer bireylerden kopma, sadece bazen onlarla bir araya gelme durumudur. Özerkliğini kazanmış bir birey, "ayırdında olma", "spontanlık" ve "samimiyet" olmak üzere bu üç temel özelliği yaşar.
Sağlıklı insan, "anne baba, çocuk benlik" durumlarını "yetişkin" benlik durumunun denetiminde kullanabilen kimsedir. Yani, özerkliğini kazanmış ve bütünleşmiş benlik durumuna sahip olan kimse ruhsal bakımdan sağlıklıdır. Sağlıklı olan bireyler, her üç benliği duruma göre kullanırlar.

Transaksiyonel Analiz


1950'lerin sonlarına doğru Eric Berne tarafından ortaya atılan transaksiyonel analiz, kişiler arası iletişim sorunlarının çözümünde uygulanan bir psikolojik değişim ve analiz yöntemi olarak tanımlanabilir.

Yöntem, Freudçü bir perspektiften hareketle, insan iletişiminin ve ilişkilerinin, oldukça mekanik bir anlayışını temel alır. îki partner arası etkileşimlerin kolayca ayırdedilebilecek ve çözümlenebilecek bir birim oluşturduğunu; bu ilişkide her kişinin, normal olduğu takdirde kendi yetişkin Ben'iyle bulunacağını; aksi halde ebeveynsel (parental) Ben'iyle (üst-ben) veya çocuksu Ben'iyle (bilinç altı) bulunacağını öne sürer.

Buna göre kişilik üç öğeden ya da Ego'nün üç durumundan oluşur; Anababa, Yetişkin ve Çocuk. Diğer insanlarla ilişkimizde bu rollerden birini üsleniriz; örneğin otoriter olduğumuzda anababa, itaat ettiğimizde çocuk rolleri söz konusudur.

Transaksiyonel analiz, bireyin özel senaryolarından ve diğerleri karşısındaki olağan tavırlarından (yaşam pozisyonları) yola çıkarak kişisel değişimi sağlamaya yönelik bir yöntem olmayı da hedeflemektedir.

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık