Pasif Agresif Kişilik

Pasif Agresif Kişilik

Bu kişiler hem pasif hem de saldırgan olurlar. Engellenmelere dayanıksızdırlar. Otoriterdirler. Bazan neşeli ve bağışlayıcıdırlar. Törelere bağlıdırlar. Kendilerini zorla kabul ettirmezler. İşleri sürüncemede bırakırlar. Bazı kişileri gereksiz yere eleştirirler. İşbirliği yapmaz, haklı önerileri bağışlamaz, işinde başarılı olduğuna inanır. İşinden kaçmak için bahaneler uydurur. İstemediği bir şeyi yaparken zorlanır.   
BAĞIMLI KİŞİLİK
Fikirlerini' özgürce savunamaz. Başkalarının eleştrilerinden çekinir. Yalnız kalmak istemez. Çünkü kendi kendine karar verip eyleme geçemez. Başkaları ile ilişkileri bozulursa ve terkedilirse büyük bir sıkıntı duyar. Bu nedenle olumsuz koşullarda bile karar verip uygulamaya geçemez. Başkalarının kötü muamelesine aşın duyarlıdır. Önemli kararlan, başkalarının yardımı ve desteği olmadan uygulamaya geçemez.
NARSİSTİK KİŞİLİK
Bu kişilik tipinde olanlar, başkalarını çıkarları için kullanmak isterler. Kendilerine güvenleri çoktur. Övülmek, beğenilmek ve ilgilenilmek isterler. Bu nedenle histerik kişilik tipine benzerler. Özel muamele beklentisi içindedirler. Çok kıskanç olurlar (Paranoid tipe benzerler). Başkalarının duygu ve düşüncelerine karşı sağırdırlar. Olağan eleştirilere bile katlanamazlar. Aşın öfke ile karşılık verirler. Üstün nitelikleri olduğuna inanırlar.
ŞİZOTİPAL KİŞİLİK
Şizoid kişilikte olduğu gibi yakın arkadaşları yoktur. konuşmalanm anlamak mümkün değildir. Gerçekdışı düşüncelere inanırlar. Doğaüstü güçlerle temas halindedir. Telepatik yetenek ve geleceği görme beklentisi içindedir. Batıl inançları vardır. Bunları gerçekmiş gibi algılar. Giyinişi ve davranışları alışılmışın dışındadır. Bazılarında paranoid düşünceler görülür. Duygularını ifade edemez. Yabancılardan kaçınır.
KAÇINAN KİŞİLİK
Başkalarının yanında kendini aşın denetler. Uygunsuz davranışlar yapacağından korkar. Eleştirilere karşı aşırı duyarlıdır. Bu nedenle sosyal ilişkilerden kendini soyutlar. Şizoid tipte olduğu gibi içedönüktür ve az konuşur. Ancak şizoid tipten farkı uygun koşullarda örneğin sevildiği bir ortamda rahat hareket edebilmesidir.
BORDERLİNE KİŞİLİK (SINIRDA KİŞİLİK)
Sık sık anlamsızlık ve boşluk duygularını yaşar. Duygusal bukalemunluk ve tutarsızlık yaşar. Kısa süre içinde diğer kişilik özellikleri gösterir (örneğin anksiyete, depresyon, obsesyon, dissosyatif belirtiler ve cinsel sapmalar).
Eğer bir kişide paranoid, siklotimik, şizoid, narsislik kişilikler görülüyorsa, Borderline kişilikte olması olasılığı güçlüdür. Kişiler arası ilişkiler ciddi sekide bozuktur. Gözünde büyüttüğü kişileri kısa bir süre sonra yerin dibine batırır. Öfke patlamalan görülebilir. Terkedilmekten korkar. İlgi çekmek için intihar girişimide bulunabilir. Boşluk ve anlamsızlık duygularından kurtulmak için kendilerini yaralayabilir, ya da başkaları tarafından incitilmiş olmaya rıza gösterebilirler.
BORDERLİNE KİŞİLİK ÖRNEĞİ
Susan 18 yaşında iki çocuk annesi çekici bir kadın. Annesi, büyükannesi ve kardeşleriyle dargelirli bir kenar mahallede yaşıyordu. 7. sınıfı bitirmiş ve sonra sık sık kaçtığı için okuldan atılmıştı. Annesinin dediğine göre Susan evini ve çocuklarını periyodik olarak terk ederek, kendisini fiziksel ve cinsel yönden istismar eden erkek arkadaşına gidiyordu. Annesi tedavi olması için ısrar etti. Aksi halde çocukları devlet himayesine vereceğine dair tehditte bulundu.
Ev yaşamı sorulduğunda, cinsel arkadaşı dışında iyi olduğunu söyledi. Susan'in tedavisi en zor bozukluklardan biri olan sınırda kişilik bozukluğu olduğu anlaşıldı. Kimlik sorunu nedeniyle kendisi hakkında somut bilgiler veremiyordu. Benim (psikologun) duymak istediğim şeyleri söyleme eğilimindeydi. Bu hastalar, başkaları tarafından bukalemunvari olarak nitelendirilirler. Hekimle birlikteyken onun karakterine bürünmüş görünürler. Hatta iyiye doğru gittikleri sanılır. Fakat davranışları taklide dayandığından samimi değillerdir. Helene Deutsch buna "asif kişilik adını verir (Sanki . başka insanmış gibi).
Tedavi ilerledikçe Susan'ın kendi kişiliği hakkında duyarlılığı olmadığı anlaşıldı. Hayatını nasıl sürdüreceği hakkında bir fikri yoktu. Başkalarının etkisi altında yaşıyordu.
Dostluk bakımından bu hastalar yaklaşma uzaklaşma çatışması yaşarlar. Hem ilişki kurmak isterler, hem de başkaları tarafından ezilmekten hırpalanmaktan korkarlar. Aynı zamanda başkalarını kaçırtacak davranışlarda bulunurlar. Bunu yapınca paniğe kapılırlar ve kaçırttıkları kişiyi tekrar kazanma çabasına girerler.
Susan, ılımlı davranışlarıma karşı korku ve nefret duydu. Aramıza mesafe koyarak beni aşağılamaya başladı. Esnedi ve tekrar tekrar saate baktı. "Sana dayanamıyorum", "Senin kafandan zorun var" diyerek saldırganlığını sergiledi. Saldırganlıkla uğraşmanın bir tekniği, hastalara, geçmişte kimin onlara düşmanca davrandığını sormaktır. Bu, haşata/arın düşüncelerini yansıtmalarına ve öfkelenmelerinin geçmişteki nedenlerini açığa çıkarır. Böylece terapist pasif olmaktan çıkarak aktifimle gelir. Terapistin ılımlı olması öfkeyi arttırır. Bu hastalar önce ilgi çekici olurlar. Fakat sonra dalavereci ve inatçı olurlar.
Bu hastalara göre başkaları ya tamamen iyi ya da kötüdür. İyi ile kötüyü ayırmak için büyük çaba sarfederler. Olumlu ve olumsuz özellikleri bir bütün olarak göremezler. Onları memnun ettiğin zaman harika bir insansın, kızdırdığın zaman ise iğrenç bir yaratıksın. Bu hastalarda depresyon ile şiddetli öfke kısır döngü oluşturur. Acting out (dışa vurma) savunma mekanizmasını kullanırlar, zaman zaman boşluk ve anlamsızlık duygularını yaşarlar.
Susan kendini kaçıran ve kendisiyle sapık ilişkiler
kuran adama bağlanmakla, yaşamındaki boşluk ve anlamsızlığı bir ölçüde telafi edebilmiştir. Borderline hastalar yalnızlığa katlanamazlar. Çünkü kişisel kimliklerinden yoksundurlar. Sık sık gerçekdışı ve acaip duygular içinde olduklarını ve çevrelerini tuhaf ve gerçekdışı hessettiklerini ifade ederler. Bunu önlemek için bilek kesme gibi kendilerini yaraladıkları olur. Başlangıçta pek acı duymazlar. Kan görmeleri ve acı duymaları onları, var olduklarına ikna eder.
Sınır vaka hastalarını tedavi etmenin en zor görünen özelliklerinden biri de negatif karşı aktarımdır (terapistin hastaya duyduğu olumsuz duygusal tepkisi). Bu durum gerçekleşince terapistin hastadan uzaklaşması beklenir. Terapist nefret duyduğunda, hasta, terapistin kendisine işkence etmek istediği yolundaki bilinçaltı mesajı alır. Bu arada hastalar intihar girişiminde bulunabilirler. Sınır vaka hastalarıyla çalışmayı seçen terapistlerin çok sabırlı olmaları gerekir. Küçük bir ilerlemeden hoşnut olmaları ve uzun bir dönemde, zorlu bir hastanın terapisti olarak kalabilmelidiler.

DERLEYEN...EMRE ŞEN (KESFETKENDİNİ EDİTÖRÜ)
İletişim:[email protected]

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık