Fıkralar

ATEŞ PAHASI Kanuni Sultan Süleyman avlamrken yağmura tutulup fıllelorine kadar ıslanmış. Tir tir titreyerek, önüne çıkan ilk kıılılbeye girmiş. Kulübenin sahibi, konuklanna güzel bir çoban ateşi yakmış. Padişah ateşin karşısında ısınıp kendine gelmeye başlayınca: Bu ateş yüz altına değer, demiş. Isınıp kuruduktan sonra kulübeden çıkarken de, köylüye birkaç altın vermiş. Padişahı tanımayan, ama konuklarının önemli kişiler olduğunu anlayan köylü: -demin ateşe yüz altın değer biçmiştiniz beyim, demiş. Bana bu ateşin parasını verin, yeter. Pahişah çıkarıp yüz altını vermiş. "Ateş pahası” deyimi bu olaydan sonra kullanılmaya Başlamış. Fıkralar ve Hikayeler ( ATEŞ PAHASI )...Devamını Oku »

AMERİKA'DA - Şu köşedeki adamı gördün mÜ? "Milyoner Olmanın Yollan" adlı kitabın yazan. - Böyle tipler vardır. Aleme verir talkım, kendi yutar salkımı. Şu hırpani kılığa bak... - Öyle deme... Ben kitabı okudum. Milyoner olmanın bir yoluda dilencilikmiş. Anlaşılan kendisi o yolu seçmiş!, Fıkralar ve Hikayeler ( AMERİKA'DA ) ...Devamını Oku »

LAZ VE YAHUDİ İstanbul' dan Ankara'ya seyahat etmek için Haydarpaşa'ya gelip trenin kompartımanına yerleşen 45 yaşlanndaki Laz Ahmet'in karşısına aynı yaşlarda Hayyım isminde bir yahudi gelip oturur ve tamşırıar. Tren kalkar, yolculuk başlar, tren 2 saat yol aldıktan sonra acıkan yahudi Hayyım çantasından çıkardığı bir kutuda istiflenıniş olan hamsı balıklarının kafalarım kopanp bir tarafa koyarak balıklann etli bedenlerini yemeye başlar. Bu durum Laz Ahmet'in çok dikkatini çeker ve laz yahudiye sorar. "Sen balıkların bedenlerini yiyip kafasım yemiyorsun buna sebep ne?" diye. Yahudi, onları en sonunda yiyeceğ!nı. Çünkü onların içindeki beyin fosforu insanın kafasını çalıştırır, insam kurnaz, akıllı ve uyanık yapar. Dolayısı ile çok para kazanınam sağlar ve yer yemezde aııi olarak tesirini gösterir diye cevap alan Laz Ahmet peki o haldıı sen bunlan bana verirmısin deyınce yahudi tabü veririm ama parasıyla der. Her hamsi başım 10 liradan pazarlık yaparlar. Ve 30 tane olan hamsi başının ...Devamını Oku »

BÜLBÜL GİBİ Büyük bir çiftlik sahibi ve çok zengin Hurrem Ağa'nın 15 yAşındaorta okulu yeni bitirmiş şımarık ve ukala Şaban adında hir' oğlu varmış. Okulun 4 ay yaz tatilinde Şaban İngilizce öğrensin diye hürrem Ağa oğlu için İngiltere' den hiç Türkçe bilmeyen Key adında bir öğretmen getirtmiş. İngiliz öğretmene Hurrem Ağa tercüman vasıtasıyla oğlu şaban’a kaç ayda İngilizceyi öğretebileceğini sormuş. Öğretmen Key'de okul tatili olan 4 ay bitinceye kadar bülbül gibi İngilizce konuşmasını öğretirim diye cevap vermış. Ücret konusunda da Key ile anlaşan Hurrem Ağa; "Pekala, şimdi mahsül biçim zamam benim çiftlikte çok var. Ben gidiyorum, işlerim bitince gelir durumu görürüm" diye çiftliğe gitmiş. çiftlikten işleri bitirip 4 ay sonra dönen Hurrem Ağa oğlu saban ile İngiliz öğretmen Key'in çalıştığı odaya gelip Key'e sormuş: "Ne yaptınız Şaban İngilizce'yi öğrendi mi?" diye. Key bu mıyu Türkçe olarak cevap vermiş; "Hayır Şaban İngilizce öğrenmedi ama ben bÜlbÜl gibi türkçe öğrend...Devamını Oku »

ÇİRKİN Nasreddin Hoca kadınların kapalı olduğu dönemde görücü ile evlenmiş. Karısının yüzünü ilk defa zivaf gecesi duvağını açınca görmüş. Birden bire kadının çok çirkin olduğunu gören Hoca şok olmuş ne yapacağını şaşırmış, evlendiğine bin pişman olmuş, ama yapacak bir şeyi olmadığından alelacele elektriği söndürmüş ve yatmış... sabahleyin erken kalkıp acele acele giyinip bir an evvel kendini evden dışan atmaya çalışan Hoca'ya bir günlük çirkin karısı hocam, bu evde kimler var kimler yok bugün senin akrabaların tebrike, hayırlı olsuna geleceklermiş. Ben yüzümü , kime göstereyim, kime göstermeyeyim bana söyle bende ona göre hareket edeyim" diye sorunca, Hoca da hanımına: “Aman!, aman! sen yüzünü bana gösterme de kime gösterirsen göster" demiş. Fıkralar ve Hikayeler( ÇİRKİN ) ...Devamını Oku »