Etkili İletişim(İKLİMLER ve İÇ BENLİK)

Etkili İletişim(İKLİMLER ve İÇ BENLİK)

İnsanın anavatanı çocukluğudur. - Epiktetos
Sağlıklı bir İç Benlik, sağlıklı bir iklimde inşa edilir. Bu iklimlerin en önemlisi, ailedir. Parayla satın alınamayacak kadar kıymetli değerler, ancak sağlıklı bir ailede kazanılır; ilgi, sevgi, özveri, işbirliği, dayanışma gibi:
Yeni anne olmuş mutlu bir kadın, ‘Bebeğimi görebilir miyim?’ diye sordu. Küçük kundak kucağına verilince, minik yüzü görmek için kumaş katlarını araladı ve gördüğü şey karşısında soluğu kesildi. Doktor, annenin yüreğindeki acıyı görmemek için başını başka tarafa çevirdi. Çünkü, bebeğin kulakları yoktu.
Zaman içinde küçük erkek çocuğun duyma yetisinin tamamen yerinde olduğu ortaya çıktı, yalnız görünüşü kusurluydu. Çocuk bir gün okuldan eve koşarak geldi ve annesinin kucağına kapanıp gözyaşları içinde; ‘Çocuklar benimle alay ediyorlar. Benim hilkat garibesi olduğumu söylüyorlar. Bir daha okula gitmek istemiyorum,’ dedi. Çocuğun babası, aile doktoruna, temin edilebilirse oğluna bir çift kulak takıp takamayacağını sordu. Doktor bunu yapabileceğini söyledi ama önce bir verici bulmak gerekiyordu. Çocuğa uyan bir çift kulak bulunana kadar iki yıl geçti. Yapılan ameliyat başarılı oldu ve ortaya yeni bir insan çıktı. Çocuğun
becerileri giderek arttı; lise ve üniversite yaşamı bir dizi zafer oldu. Üniversite bittikten sonra evlenen genç adam diplomat olarak çalışmaya başladı. Babasına vericinin kim olduğunu söylemesi için sürekli ısrar etmesine karşın, babası bu sırrı kendisinden hep sakladı.Yıllar boyunca bunu hiç öğrenemedi, ta ki genç bir adamın yaşayabileceği o en karanlık gün gelip çatana kadar. Babasıyla birlikte annesinin tabutunun başında duruyorlardı. Genç adam eğilip annesinin alnını öptü, onu ne kadar sevdiğini son kez fısıldadı. Sonra babası yavaş ve yumuşak hareketlerle elini uzattı ve kadının kızıl kahverengi gür saçlarını kaldırıp oğluna gösterdi. Oğlu, geç de olsa kulağı veren kişinin annesi olduğunu fark etti. Yanaklarından yaşlar süzülürken, özel sırlarını saklamak için tabutun kapağını kapattılar.1
Nasıl ki bir bitkinin sağlıklı olarak gelişip büyüyebilmesi için, toprağa, suya, güneşe, gübreye ihtiyacı varsa;
içimizdeki çocuğun da sağlıklı gelişebilmesi için bazı
ihtiyaçları vardır. İç çocuğun psikolojik gelişimi için ihtiyaç duyduğu bu gereksinimler ancak sağlıklı bir aile ikliminde karşılanır.
İklimler ve Benlik Gelişimi
Her insanın içinde, iç benliğini oluşturan bir ‘İç Çocuk’ ve dış benliğini oluşturan bir ‘İç Ana Baba’ bulunur. İç Çocuk, doğuştan gelen biyolojik yönümüz iken; İç Ana Baba, aile ve çevrede yaşanan deneyimlerle oluşur.
Sağlıklı bir iletişim için, sağlıklı bir benlik gerekir. Sağlıklı benliği ise, içimizdeki çocuğun gereksinimlerinin tatmin edilme derecesi belirler. Ya sağlıklı bir iklimde; içimizdeki çocuğun fiziksel ve ruhsal ihtiyaçları karşılanır. Sonuçta, iç çocuğun psikolojik gelişimi devam eder ve ‘Pozitif Benlik’ inşa edilir.
Pozitif İklim (Sevgi İklimi)
İhtiyaçlar karşılanır
İç Çocuk gelişir =>Pozitif Benlik inşa edilir
Ya da sağlıksız bir iklimde; içimizdeki çocuğun fiziksel ve ruhsal ihtiyaçları karşılanmaz. Sonuçta, iç çocuğun psikolojik gelişimi engellenir ve ‘Negatif Benlik’ inşa edilir.
Negatif İklim (Korku İklimi)
İhtiyaçlar karşılanmaz
İç Çocuk gelişmez.Negatif Benlik İnşa Edilir.
İşte, aile ve çevre iklimi bu denli önemli, bu denli hayatidir. Şimdi, önce iklim çeşitlerini, sonra da içimizdeki çocuğun temel gereksinimlerini görelim.
İklim Çeşitleri
Dünyada; kutup, kurak, tropikal, ekvator vb. iklimler mevcuttur. Ülkemizde ise; Akdeniz, Karadeniz ve karasal iklimler bulunur. Akdeniz ikliminin karakteristik bitki örtüsü ‘maki’ iken, karasal iklimin karakteristik bitki örtüsü ‘bozkır’dır.
Nasıl ki, her iklimde yetişen bitki örtüsü birbirinden farklıysa; farklı iklimlerde yetişen çocuklar da birbirinden farklı olur:
1. Otokratik (korku) iklim: Bu iklim, güce dayanır. Gücü elde bulunduran ebeveyne, mutlak itaat edilir. Baskı ve korku olduğu sürece disiplin sağlanır. Korku ve denetim olmadığında kurallara uyulmaz. Çatışmalarda, kaybeden taraf hep çocuk olur. Bu yüzden, reddedilme ve umursamama (yok sayma) tutumları çok sık görülür. Sevgi koşullu verilir. Çocuğun; kişiliği, duygu ve düşünceleri bir önem taşımaz. Çocuğun duygularını ifade etmesine izin verilmez. Duygular sürekli bastırılır. Dayak ve fiziksel ceza, günlük sıradan davranışlar olarak kanıksanır. Genellikle; eleştiri, yargılama, öğüt verme, suçlama, utandırma, emir verme, alay etme vb. ‘Sen Dili’ yaygın bir şekilde kullanılır.
Bu iklimde yetişen bir çocuk; fiziksel açıdan yeterli olsa bile, ruhsal yönden sağlıklı gelişemez. Öz bilinç, özsaygı, özgüven, özdenetim, özgür irade gibi içsel değerleri zayıf kalır. Bu nedenle, bu iklimin çocukları kendi benliklerini değersiz görürler. Girişkenlikleri zayıf olup, kişisel sorunlarını kendi başlarına çözemezler. İklim, dış denetimli, diğer insanların yönlendirmesine ihtiyaç duyan çocuklar yetiştirir. Terbiyeli bir görünümün altında gerçekte; utangaç, gergin, isyankar ya da öfkeli bir kişilik yatabilir.
2.  Aşırı hoşgörülü iklim: Bu iklimde, çocuklara aşırı özgürlük tanınır ve hiçbir sınırlama koyulmaz. Çocuklar evin kral ya da^kraliçesi olup, her istediklerini elde ederler. Ebeveynler çocuklarına sevgilerini; onlara hizmet ederek, oyuncak alarak ya da överek ifade ederler. Bu yüzden; aşırı hediye, hizmet ve övgüye boğulurlar. Sanal bir özgüven oluşur.
Aşırı hoşgörü iklimi de, dayatmacı iklim kadar zararlı olup, sonuçta bu iklimde sağlıksız ürün ortaya çıkar. Çocuk edilgen bir şekilde, çevresinden hep daha fazlasını bekler. Prof. Engin Geçtan, aşırı hoşgörü ve disiplin noksanlığının çocukta bencil ve topluma karşıt davranışlara yol açtığını söyler. Psikoloji biliminin öncülerinden Alfred Adler ise, bu tip çocukların başkalarıyla sağlıklı bir ilişki kurmakta zorlanacakları uyarısını yapar.
3.  Aşırı koruyucu iklim: Bu iklimde, çocuğun hoş olmayan durumlarla ve yaşamın zorluklarıyla yüzleşmesi engellenir. Ebeveynler, çocuklarının yeni deneyimlerde bulunmasına ve bu yolla kendi kişiliklerini geliştirmelerine izin vermezler. Yazar Üstün Dökmen'in deyimiyle; çocuklara sadece ‘penaltı’ attırılır.
Aşırı korumacılık, başta cesaret ve özgüven olmak üzere çocuğun içsel değerlerinin gelişimini engeller. Çocuk, yerine getirmesi gereken rollerini bağımsız bir şekilde yerine getiremez. Kendisini güçsüz ve zayıf hisseder.
4. Tutarsız (kararsız) iklim: Evde geçerli olan kurallar ve ilkeler yoktur. Ebeveynler arasında uyumsuzluktan kaynaklanan; disiplinde düzensizlik ve kararsızlık yaşanır. Anne ya da baba, uzun süre çocuklarından ayrı kalmış ya da iş yoğunluğundan dolayı çocuklarına gerekli zamanı ayıramamış olabilir. Bu durum, ebeveynlerin vicdanında rahatsızlık yaratır. Sorun, bu rahatsızlığı bir an önce telafi etme isteklerinden kaynaklanır.
Ayrıca, bu iklimdeki ebeveynler çevre baskısı altında farklı davranabilirler. Misafir varken, çocuklarına karşı daha kabul edici bir tutum sergilerken; misafir olmadığında reddetmeye daha yatkın olurlar. Bu tutarsızlık, disiplinin tesisine olumsuz etki yapar.
Çocuğun, sınırlarla ilgili bilinci ve sorumluluğu gelişmez. Diğer insanların kendisinden ne beklediklerini bilmez. Buyrulmadan, rollerini yerine getiremez. Sonuçta çocuk, kendi içsel disiplinini tesis edemez.
5.  Demokratik (sevgi) iklim: Doğal bir iklim olması nedeniyle, çocukları özellikle psikolojik yönden geliştirir. Bireyler arasında hiyerarşi yoktur. Bu iklimde çocuklar yönetilmez, onlara rehberlik edilir. Gerektiğinde yardım edilir ancak onların yerine direksiyona geçilip şoförlük yapılmaz. Kendi yeteneklerini geliştirmeleri için, çocuklar her fırsatta teşvik edilir. Temel kişilik özelliklerine, bireysel farklılıklarına ve yetersizliklerine saygı duyulur. Çocukların kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine izin verilir.
Aile bireyleri, birbirlerinin sınırlarını ihlal etmezler. Çocuğa koşulsuz sevgi verilir ve özüne saygı duyulur. Çocuk koşulsuz olarak kabul edildiğini, sevildiğini hisseder. Yaşı oranında, ailedeki işlere katılır ve sorumluluk üstlenir. Kendini, emniyet ve güvende hisseder.
Bu iklimde, içten denetimli ve içsel değerleri güçlü olan çocuklar yetişir. Duygusal, zihinsel, sosyal, manevi ve ruhsal yönden sağlıklı gelişirler. Genellikle, ‘Ben Dili’ kullanılır. Sonuçta da, sağlıklı bir benlik oluşur.
Temel Gereksinimler
Sevgi ikliminde girişken, hoşgörülü, kendine güvenen, mutlu çocuklar yetişirken; korku ikliminde pısırık, hoşgörüsüz, özgüveni olmayan, mutsuz çocuklar yetişir. Sağlıklı bir benlik gelişimi için, çocuğun doyurulması gereken psikolojik ihtiyaçlarından bazıları şunlardır:
1. Sevgi: Kıraç toprakların şiddetle suya ihtiyaç duyması gibi, insan da’sevgiye ihtiyaç duyar. Çocukluğunda sevgiye doymamış insan, ruhsal yönden eksik kalır. Sağlıksız tutum ve davranışların temelinde, sevgi eksikliği yatar.
Ancak sevgi, koşulsuz verilmeli. Çünkü her insan, evrende tek ve benzersizdir. Bireyin duygu, düşünce ve davranışları ne olursa olsun; kişinin özünün sevilmeye layık olduğu mesajı iletilmeli. Beden diliyle de, aynı mesaj verilmelidir.
Sevgi; yemek, içmek, barınmak gibi, sürekli doyurulması gereken bir ihtiyaçtır. Ne yazık ki, toplumumuzda sevgi yeterince ifade edilmez. Sevgi; görsel, işitsel, dokunsal tüm duyularla ifade edilmelidir. Sevginin ifade edilmesine yönelik; onay sözleri, nitelikli beraberlikler, hediyeler, dokunma ve çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmet davranışları sayılabilir. Bazen yüzlerce kelime; bir kucaklamanın, bir başını okşamanın yerini tutamaz.
2.  Saygı: Saygı, çocuğun özgür seçimlerine, kişisel tercihlerine, duygu ve düşüncelerine hoşgörülü olmayı gerektirir. Ayrıca, çocuğun sınırlarına da özen göstermek gerekir. Örneğin, odasına girerken kapısını çalmak, özel eşyalarına bakmadan önce izin istemek saygı davranışları olup, çocuğun özsaygısını artırır.
3.  Dinlenilme: Tüm insanlar, dinlenilmeye ihtiyaç duyarlar. Sağlıklı bir dinlemenin ilk şartı, iletişimde bulunulan bireyin kişiliğini koşulsuz ve şartsız olarak kabul etmektir. Sağlıklı bir dinleme, önyargısız dinlemeyi gerektirir. Tam dinleme ile ‘sen dinlenmeye değer bir kişisin’ mesajı verilir.
4. İlgi: İlgi göstermek demek, çocuğun fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarına duyarlı olmak demektir. Her insan ilgi görmek ister. İlgi göstermenin bir yolu da, zaman ayırmaktan geçer. Özellikle zamanın çok önemli olduğu günümüzde, nitelikli beraberlikler önem kazanır. Nitelikli beraberlik, önceden kararlaştırılan bir süre, tüm varlığımızla çocuğun yanında olmaktır. Düşüp yaralanan bir çocuğa empati gösterip, onu dinleyip sarılıp kucakladığımızda, çocuk ‘ben güvendeyim, ben değerliyim, seviliyorum’ mesajları alır.
5.  Tolerans: Aile kuralları ve değerlerine uyduğu sürece, çocuk özgürlüğe sahiptir. Ancak, sınırsız özgürlük sağlıklı olmaz. Sınırlar ihlal edildiğinde uyarılır, uyarılara aldırış etmezse, sağlıklı yaptırımlar uygulanır. Sağlıklı bir iklimde, özgürlük ile sorumluluk at başı gider. Bu sayede çocuk, sağlıklı bir iç disiplin ve sorumluluk geliştirir.
6. Rehberlik: Çocuk, yapabileceği ve yapamayacağı sınırları bilme ihtiyacı duyar. Tehlikeli olabilecek durumlarda yönlendirilmek ister. Bu sayede çocuğa, ‘sen önemlisin, sen değerlisin’ mesajları verilir.
7.  Oyun: Çocukların hayattaki en önemli işleri oyundur. Oyun ile yaşama hazırlanırlar. Oyun ile iletişimi öğrenirler. Oyun ile ruhsal yönden gelişirler.
Çocuğun ihtiyaçları doğal bir şekilde karşılanmadığında, iç çocuğun gelişimi zayıflar. Fiziksel olarak yetişkin birey olsa dahi, psikolojik olarak çocuk kalır. En önemlisi de, kendi benliğine yönelik ‘değersizlik’ bilinci gelişir. İçindeki çocukla bağı kopar ve onun gereksinimlerine duyarsız hale gelir.
Kişi kendi benliğiyle temasını kesmesi sonucu, benliğinde boşluk hisseder. Bu boşluk, mutsuzluk yaratır. Oysa, beynin temel görevlerinden biri bizi mutlu etmektir. Beyin arayışını sürdürür. Mutsuzluğun sebebini; dışarıdaki kişi, olay ya da nesnelerde arar. Benliğindeki sorunlardan kaçmak için, çeşitli bağımlılıklar geliştirir
 
DERLEYEN...AZİM (KESFETKENDİNİ EDİTÖRÜ)
İletişim:[email protected]

Bir yorum

Cevapla

  
 
3+2 İşleminin Sonucu    
Yukarı Çık