SINAV ÖNCESİ ÖZGÜVENİ-SINAV ANI RAHATLIĞI VE SINAV KONSANTRASYONU

SINAV ÖNCESİ ÖZGÜVENİ-SINAV ANI RAHATLIĞI VE SINAV KONSANTRASYONU

Sınav bir bilgi ölçümüdür. Öyleyse sınavda önemli olan, gerçek bilgimizin eksik ölçülmesine neden olabilecek etkenlerden sıyrılmaktır.
Öncelikle daha sınava hazırlanmaya başladığımız andan itibaren, çalışma boyunca ve sınav süresince ‘sınav kaygısından’ kurtulmak gerekir. Belki kaygı motivasyon açısından biraz varan dahi olabilir. Ancak aşırı kaygı başarısızlık getirir.  
 
 
Bunu için: Sınav başarısını, bir kişilik başarısı olarak görüp tanımını çarpıtmamalı. Çalışmaya rağmen yetersiz olunacakmış gibi bir endişeye kapılmadan, çalışmakla başarılabileceği özgüvenini taşımalıdır. Çok çalışmakla beynin dolduğu vehmine kapılmamalıdır. Aşırı gerginlik, huzursuzluk, endişe, sıkıntı gibi kavramlardan sıyrılıp rahat olmayı sağlamalıdır.
 

Çalışırken dikkatin dağılması, unutkanlık ve bilgilerin karıştırılması telaşlarından da silkinmelidir.
 
 
Zamanın boşa ya da hızlı geçtiği düşüncesiyle telaşlanmamalıdır.
Daha önce de başaramamıştım, yine başaramayacağım endişesine kapılmadan, başarabilirim özgüvenini taşımalıdır.
 
 
Başarısızlığın da bir facia, mahvoluş şeklinde büyütülmemesi; başarıya bir mahkumiyet gibi şartlanılarak gerçeklikten uzaklaşılmaması gerekir.
Buna benzer kaygıların farkında olmayabiliriz. Bu kaygıların vücudumuzda bazı belirtilen olabilir. Kan basıncının artarak kalbin hızla atması, sık veya kesik nefes alış veriş, vücut ısısının artması ya da düşmesi, mide krampları, terleme, baş ağrısı gibi etkilenmeler meydana gelebilir.
 
 
Sınav kaygısıyla baş edebilmenin yolları: Aklımızdan çıkarmamamız gereken en önemli nokta, yukarıda saydığımız tüm bu fizyolojik ve psikolojik belirtilerin tehlikeli olmadığıdır. Bunları kolaylıkla kontrol altına alabiliriz.
 
 
Bizi kaygılandıran sınav değil sonuçlarıyla ilgili olumsuz saplantılarımızda. Oysa sınav neticede kişilik ölçümü değil, bir bilgi kontrolüdür. Önceki sınavlarda başarısız olmuş olabiliriz, bunun bilgi eksikliğinden kaynaklı olduğunu; eksikliğin de çalışılarak giderilebileceğini gerçekçi olarak düşünüp sakinleşmeliyiz. Sınav sonucumuz başkalarından çok bizi ilgilendirir. Geleceğimizin sorumlusu kendimiz olduğumuza göre, başaramazsak kimlerin ne diyeceği düşüncesi bizi kaygılandırmamalıdır.
 
 
Bir sınav ne denli önemli olursa olsun, yaşantımızın tümüyle başarı ölçüsüde değildir. Bu böyle düşünülüp bir başarısızlığın daha sonraki başarıları gölgelemeyeceği bilinciyle rahatlamalı ki sınavda başarı alınsın.
Sınava hazırlanırken veya sınava girerken bu sınav sonunda başka seçeneklerin de olabileceğinin düşünülmesi, sınav kaygısı zararlarını en aza indirir.
 
 
Zamanı iyi planlayıp disiplinli bir şekilde uyguladığımızda başarılı olacağımız özgüvenini taşımalıyız. Görüldüğü gibi insanın, duygu ve düşüncelerini belirleyen öğeler, kendi dışında meydana gelen olaylar olmayıp; olayları değerlendirme ve yorumlama biçimidir.
 
 
Sınav öncesi veya esnasında kaygılanırsak sınavla ilgili gerçekçi düşüncelerden uzaklaşırız. Bu kaygılarla baş edebilmenin her zaman elimizde olduğunu düşünmemiz bile bizi kaygılarımızdan arındıracaktır.
Vücuttaki değişikliğin giderilmesinin yolu ise, gevşemenin öğrenilmesinden geçer. Gevşeme yöntemiyle vücuttaki olumsuzluklar kaybolur.
Vücudumuzu kontrol altına almamızın ilk adımı, solunum kontrolüdür. Doğru ve derin nefes almayı öğrenmek gevşemenin yoludur. İnsanlar nefes alırken, genelde akciğerin dörtte birini kullanır. Oysa nefes egzersizlerinde amaçlanan akciğerin tümünü kullanmaktır. İyi ve elerin bir nefesle diyaframın alttan yukarıya doğru tamamının dolması esastır. İyi bir nefes alımının iki katı süresinde verilen nefes de iyi nefestir. Bu yöntemle vücuttaki oksijen miktarı artar. Oksijenin yeterli düzeye erişmesi ise kaygı sonucu ortaya çıkan zararlı.biyokimyasal maddeleri yok eder. Böylelikle kişi sakinleşerek kendisini rahat ve sağlıklı hisseder. Sınav sırasında dâ iki üç kez alınan derin nefesler sizi rahatlatacaktır.


Fizik egzersizlerinin sınav kaygısını gidermedeki etkisi:
 
 
Düzenli fizik egzersizi sınav kaygısını giderir.Günde on dakika egzersiz, gerginlik ve kaygının neden olduğu damarların daralması ve hücrelere yeterli kan gitmemesi neticesi hücrelerin iyi beslenmeyerek öğrenmeyi olumsuz etkilenmesini önler. Düzenli egzesizle öğrenmeye elverişli bir zemin doğar. Bu bilimsel araştırmalarla kanıtlıdır.
 
 
Egzersizle: Kas gevşemesi, zihinsel rahatlık, iş etkinliği, enerjide artış, duygusal boşalma, daha iyi uyku gibi olumlu sonuçlar alınır. Bu da özgüveni ve sınav kaygısından kurtulmayı sağlar.
 

Sistemli çalışma alışkanlığının kazanılması: Bunun için:
 
 
1- İşi düzenli bir şekilde yapmak,
 
 
2- Tam olarak bitinceye kadar sebat etmek
 
 
3- Geri kalmadan yapmak gerekir.
 
 
Verimli çalışma alışkanlıkları elde edebilmek için, çalışmalara belli bir yer ve zaman ayırmalıdır. Çalışma yer ve sürelerinin belli olması imzanı işe başlamaya sevk edici bir rol oynar.
 
 
 
Verimli çalışma alışkanlıkları elde edebilmenin önemli bir yanı da, her türlü şartlar altında çalışmayı arzu etmek ve bunu gerçekleştirmektir. Bunların birkaçını şöyle sıralayabiliriz.
 
 
1 - Gürültü içinde çalışabilmek                                
 
 
2- Dikkat dağıtıcı şartlar altında çalışabilmek
 
 
3- Her hangi bir yerde birkaç dakikalık zamanı bile boş geçirmemek
 
4- Dikkat dağıtıcı şartlara dayanabilmek
 
 
Sınıf öğretmenleri rehberlik programlarının bu bölümünde öğrencilerinin başarılı olabilmeleri için bazı teknikleri öğrencilere benimsetmeleri gerekmektedir.                 
 
 
Bu teknikler kısaca aşağıda özetlenmiştir.
 
1- Dinleme:  
 
 
Her nerede olursa olsun dinleyen, rahatsız olmayacak şekilde kendini hazırlamak, not almak, konu ile ilgili bilgilerini katmak ve onlarla dinlediklerini karşılaştırmak; sonunda şunları öğrendim diye bir değerlendirme yapmak alışkanlığında olmalıdır. Gerektiğinde cesaretle anlamadığı yeri uygun bir dille sorabilmelidir.  
 
 
2- Dersin Hazırlanması:
 
İnsan kendini iyi hissettikçe, o andan itibaren yapacağı her işte genellikle başarı sağlar. Çalışmaya hazır olmayanın çalıştıkça rahatsızlığı artmaya başlar.
 
 
Çalışmaya bir plan içerisinde başlamalı ne kadar süre, neyin yapılacağı tasarlanmalıdır. Gerektiğinde bu plan haftalık olarak yapılmalıdır. Çalışmaya başlamadan 15-20 dakika önce yorucu oyunlar, faaliyetler bırakılmalı ve çalışmaya sükunet içinde başlanmalıdır.
Çalışmaya, bir yorucu faaliyetten veya yemeklerden hemen sonra başlanmamalı yarım saat kadar bir dinlenmeden sonra başlanmalıdır.
Çalışma odası havalandırılman, çalışma ile ilgili her türlü kitap, araç, gereç, çalışma masasında hazır bulundurulmalıdır.
 
 
Derslere günü gününe çalışılmalı, konu birikimine imkan verilmemelidir.
Çalışılacak onu zaman durumuna göre, kısımlara bölünmeli; her kışının arasına kısa kısa dinlenme zamanları bırakılmalıdır.
Normal olarak ilköğretim ve lise Grencileri, 50 dakika çalışma süresinden sonra 10 dakika ara vermeli; bundan sonra faaliyet değiştirilmeli yani başka bir ders çalışmalıdırlar.
 
 
Çalışmaların sınav günlerine yığılması ve gece gündüz kısa bir sürede çalışılması öğrenilenlerin çabuk unutmasına sebep olduğundan, böyle bir yol seçilmemelidir.
 
 
Birden fazla ders çalışıldığında önce en zorundan başlanmalıdır.
Çalışmanın bin angarya değil, bir ihtiyacı karşılamak üzere yapıldığı unutulmamalıdır. Çalışmanı yapıldığı parça, belirtilen tekniklerindeki esaslara uyularak ele alınmalı yardımcı kitap, araç ve gereçten yerinde yararlanılmalıdır.
 
 
Çalışmalar esnasında; çalışan sık sık neler öğrendiğini kontrol etmeli, kitap okuyarak, dinleyerek, sesli-sessiz okuyarak değişik tekniklere başvurmalıdır.
 
 
Dersin hazırlanması Tarih, Coğrafya, Fen Bilgisi... gibi dersin özelliğine göre değişik çalışmaları gerektirmektedir. Burada; her dersin hazırlanmasındaki ortak yönler üzerinde durulmuştur. Bu ortak yönleri şöyle sıralamak mümkündür:
 
a. Konunun genel olarak gözden geçirilmesi:

 
 
Çalışılacak konu üzerinde genel bir fikir edinmek için, başlıklara bakmak, çalışılacak konuyu şöyle bir gözden geçirmek; daha sonra yapılacak dikkatli ve sıkı çalışmaya bir giriş teşkil edecektir.                     
 

b. Dikkatli, sıkı bir okuma:
 

Seçilmiş kitabı insan seve seve okur. Eğer bu kitap ayrıca ihtiyaç duyulan bir kitapsa zevkine doyum olmaz. Kitap ihtiyacı karşıladığı oranda değer taşır ve seçmede buna göre yapılır.
 
 
 
Zorla kitap okumanın hiçbir eğitsel değeri olmadığından kitap okumanın tekniğine uyulması şarttır.
 
 
Kitap, sakin, yeteri derecede ışıklı, rahat bir yerde okunmalı, okunurken bazı bilgileri not almak için defter, kalem, silgi gibi malzeme; okunacak kitap ders kitabı ise onun gerektirdiği, pergel, cetvel, harita, pil, sözlük, ansiklopedi, yardımcı kitaplar vb. hazır bulundurulmalıdır.
 
 
Kitap, sessiz ve hızlı okunmalı, belli bir sürede okuyabilme yeteneğini geliştirmelidir. Kelimeler üzerinde dura dura okumak geriye dönüşler yapmak, fikirleri kavramayı zorlaştırdığından bu hususa dikkat edilmelidir.
Yorulunca, okuma bırakılmalı, bir süre dinlenmeli, anlaşılmayan yerler bir kaç kez daha okunmalı, okuma bitince  neler  öğrenildiği  sesli  olarak tekrarlanmalıdır.
 
 
Genel olarak çalışılacak materyal gözden geçirildikten sora inceden sıkı ve dikkatli bir çalıma devresine geçilir.


Bu devrede şu noktalara önem verilmelidir:     

1- Çalışmalara acele edilmemesi,
 
 
2-  Konunun derinliğine inilmesi, böylelikle onu iyice kavramaya çalışan bir tavırla hareket edilmesi,
 
3. Dikkatin tamamen konu üzerine toplanması.
 
 
c. Her paragrafın ana fikrinin bellenmesi:
 
 
Her paragrafta bir ana fikir bulunacağı için onun ne olduğunu bellemek zorunludur. Ana fikir anlaşılmıyorsa paragraf tekrar okunmalıdır.
 
 
d. Güç kısımlar üzerinde tekrar durulması:
 
 
Güç kısımların öğrenilmesi zor olduğundan bu kısımlar üzerinde-tekrarlar yapılması gereklidir.
 
 
e. Önemli noktaların tespit edilmesi:
 

Önemli noktaların tespit edilmesi için gereken yerlerin:                    
 
1 - Altı çizilmeli,
 
 
2-Kısa notlar alınmalı,
 
 
3-Konunun ana hatları çıkarılmalıdır.
 
 
Not alma demek, konuşulanı her kelimesiyle yazmak demek değildir. Dinlemek, düşünmek ve özetini ilgili deftere kaydetmek demektir.
Bunun için bir not defteri bulundurulmalı ve çok yazmak yerine özünü düzgün bir şekilde yazma alışkanlığı kazandırılmalıdır.
 

f. Hatırlama, özetleme ve tazeleme:
 
 
Çalışma bittikten sonra konu üzerinde düşünülmeli, öğrenilenlerin bir özeti yapılmalı, eski öğrenilenlerle ilişki kurulmalı ve ana hatlarıyla gözden geçirilerek bilgi tazelenmeli;  böylelikle  değerlendirmeye  yer  verilmelidir.
Okullarımızda üzerinde az durulan özet çıkarma, öğrencilerin, zihinde köklü bir şekilde kalmasını sağlayan tekrarlamak hem de yeni çalışmalara yöneltmek için kullanılmalıdır. Böylelikle bir önceki ders bir sonraki derse bağlanıp, gittikçe genişleyen bir görüş sağlanmalıdır.
 
 
Özetle, konunun ana fikri, önemli fikirleri ve kuralları yer almalı; sonuçlar daima deftere ya da ödev kağıdına not edilmelidir.
 

g. Çalışmanın desteklenmesi:
 
 
Çalışma çeşitli kaynakların,
 
 
1) İlgili kısmı ile
 
 
2) Kelimeler, grafikler, tablolar,
 
 
3) Formüller ve sorularla, ödevlerin hazırlanmasıyla
desteklenmelidir.
 
 
Dersin canlı, somut olarak, öğrencileri yaratıcı etkinliklere sevk ederek verimli bir hale getirilebilmesi kullanılan araçlarla mümkündür. Okulda mevcut, öğretmen ve öğrenciler tarafından sağlanan araçlardan uygun bir şekilde yararlanılmalı ve ders çekici hale getirilmelidir.
 
 
Bu araçlar, resimler, kartlar, karikatürler, küreler, modeller, haritalar, grafikler, projeksiyon makineleri, atölye aletleri vb. gibi tüm ders araçları; çevredeki ormanlar, parklar, fabrikalar, müzeler, tarihi eserler, ve daha bir çok yerler olabilir.
 
 
DERLEYEN...EDİTÖR
İletişim:[email protected]

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık