Hafıza Teknikleri

Hafıza Teknikleri

 Beynimizin Kapasitesi

Beynimizin bütününü kullandığımızda neler yapabileceğimizi tam olarak bilmesek de, sandığımızdan çok daha fazlasını yapabilecek bir kapasiteye sahip olduğumuzu biliyoruz.
Beynimiz inanılmaz bir işlem kapasitesine sahiptir. Dünyaya geldiğimiz andan itibaren yaşadığımız her şey, okuduklarımız, duyduklarımız, gördüklerimiz beynimizde kayıtlıdır.
Bir odaya girdiğimizde aslında gördüğümüzü sandığımızdan çok daha fazlasını görür ve kaydederiz. Bir konuşmayı dinlerken, düşündüğümüzden çok daha fazla ayrıntının farkına varırız.
Bunu siz de deneyebilirsiniz. Bir mekana girip şöyle bir dolandıktan sonra gözlerinizi kapatın. Orada gördüklerinizi zihninizde canlandırın. O ana kadar gördüğünüzün dahi farkında olmadığınız ayrıntıları yakalayacaksınız.
Beynimizi bilinç ve bilinçaltı olmak üzere iki farklı açıdan değerlendirecek olursak; bilincimizin işlem kapasitesi 7 +/- 2 iken yani en az 5, en fazla 9 birimlik bir işlem yaparken, bilinçaltımızın işlem kapasitesi 2,5 ile 5 milyon veri arasındadır.
Aradaki uçurumun farkındasınız, değil mi?
Bilinçaltınız; neredeyse hiçbir şeyi atlamadan sürekli kayıt yapar. Siz uykudayken bile o çalışmaya devam eder.
Hiç durmadan, dinlenmeden sürekli çalışmakta, kaydetmekte ve işlem yapmaktadır.
Ancak bilinç düzeyinde biz bu olup bitenlerin farkında değilizdir. Bilinçaltımızın mutfağında pişen yemeklerin, nasıl hazırlanıp, sunulduğu bilmeden sadece yemeklerden görebildiklerimizin tadına bakabiliriz. Oysa zihnimizin derinliklerinde çalışan ustalar her gün binlerce çeşit yemek hazırlamakta ve onları sürekli işlemektedir.
Dahi olduğunu ya da sizden daha zeki olduğunu düşündüğünüz insanlar, beyinlerinin her iki yarım küresini de etkin bir şekilde kullanarak, bilinçaltlarının çalışma kapasitesine daha çok ulaşmayı başaran insanlardır. Yani onlar bilinçaltlarının gücünün farkında-dırlar ve onu sizden daha çok kullanmaktadırlar.
Bilinç ve bilinçaltının öğrenme ilkeleri de birbirinden oldukça farklıdır. Bilinçaltınız somut ve görüntülerle işleneni daha rahat algılayıp, hatırlamayı sağlarken, bilinç daha çok kelimelerle çalışır.
Şimdi kendinize şunu sorun; hangisinin ilkelerine göre öğrenirseniz daha kolay öğrenir, uzun süre hatırlarsınız? Hangisine göre çalışırsanız öğrenmeleriniz, algılamalarınız ve yorumlama gücünüz artar? Hangisini daha çok kullanırsanız, yaratıcılığınız gelişir?
Eğer bilinçaltınızın milyonlarla ifade edilen çalışma kapasitesini mümkün olduğunca çok kullanmak istiyorsanız, sağ ve sol beyninizin birlikte, el ele çalışabilmesi için beyninizi eğitmeniz gerekiyor.
    Bedeninizin nasıl ki yorulduğunda dinlenmek, acıktığında yemek yemek, susadığında su içmek, işlevselliğini korumak için hareket etmek gibi ihtiyaçları varsa, zihninizin de ihtiyaçları vardır.
    Bedeninizi hiç kullanmadığınızı ya da az kullandığınızı düşünün. Oturduğunuz yerde bir süre sonra kilo almaya başlarsınız, hantallaşırsınız. Bedeninizle daha önce yapabildiğiniz hareketleri yapamaz hale gelirsiniz. Sürekli yatmak ya da oturmaktan, bedeniniz bir zamanlar yapabildiklerini sanki unutur, yeteneklerini ve yeterliliğini kaybeder.
    Zihniniz içinde durum farklı değildir. Eğer onu uyuşturur, çalıştırmaz tembelleştirir, sadece verilenle yetinmesini sağlarsanız; bir süre sonra o da yapabildiklerini kaybetmeye başlar. Hantallaşır.
    Bir bilgisayar ne kadar mükemmel olursa olsun, onu kullanmadığınız sürece hiçbir işinize yaramaz. Zihniniz de ne kadar olağanüstü bir kapasiteye sahip olursa olsun, onu kullanmayıp, uyuşturduğunuz sürece hiçbir işinize yaramaz.
    Sürekli; “Yeteneğim yok”, “Kişiliğime uymuyor”, “Bunu beceremem” gibi mazeretler üreterek zihnimizin o muhteşem kapasitesine hakaret ederiz. Onu yok sayarız.
    Bu mazeretlerin içimize sızıp, bizi olumsuz programlamasının sebebi ise, beynimizi eğitmek yerine, köreltmeyi tercih etmemizdir.
    Onun gücünü ihmal edip, sınırlandırdığımızda bu doğrudan doğruya bizim becerilerimize, anlamamıza ve üretkenliğimize yansır.
Bu yansımanın sonucunda, olup bitene bir açıklama getirmemiz gerekir. İşte bu mazeretler aslında, yaptığımız şeyi mazur göstermek için yaptığımız açıklamalardır. “ Ben zihnimi geliştirmiyorum, ona yeteri özeni göstermeyip, ihmal ediyorum” “Gerekli çabayı, çalışmayı yapmıyorum” demek yerine, “Ben bundan anlamıyorum”, “Bu konuda yeteneğim yok” gibi kaçış yolları üretiriz.
İstediğimiz kadar kendimizi kandıralım. Bu içimizde taşıdığımız dahinin, olmadığı anlamına gelmez. O oradadır. Onu kullanmak ya da kullanmamaksa bizim tercihimizdir.
Hangi tercihi yaparsak yapalım, sonuçlarına katlanacak olan; yine bizizdir.

Hatırlamadıklarımız

    Dikkat çekmeyen, sıkıcı, monoton, sıradan, renksiz, zevksiz olan şeyler hatırlamakta zorlandıklarımızdır.
    Bundan birkaç yıl önce sıradan geçen bir gününüzü nasıl hatırlarsınız?
Her zaman ki gibi kahvaltı edip işe ya da okula gittiğiniz, akşam gelip, yemek yedikten sonra televizyon seyredip, uyuduğunuz bir günün tarihini, detaylarını zihninizde bulmakta zorlanırsınız, değil mi?
Bu hafızanızın zayıf olmasından değil gününüzün monotonluğundan kaynaklanır. Farklı ya da ilginç hiçbir şeyin olmadığı bir gün, zihnimizin derinliklerine itilir.

Hatırladıklarımız

    Oysa; ilginç, hayal edebildiğimiz, komik, saçma, ruhumuza hitap eden, canlı, eğlenceli, renkli, sıra dışı, garip, korkutucu, iğrenç, enteresan ve cinsellik içeren her türlü olay ve durumu sanki daha bugün olmuş gibi hatırlarız.
    Evde misafirlerinizle birlikte yemek sofrasında otu-rurken kazayla herkesin içinde gaz kaçırdığınız o günü unutabilir misiniz?
    Evden kaçtığınız günü.
    Evinizden ilk kez ayrıldığınız ve gurbete çıktığınız o günü.
Arkadaşlarınızla birlikte kahkahalarla güldüğünüz anları silebilir misiniz hafızanızdan?
    İlk çocuğunuz dünyaya geldiğinde, onu kollarınızın arasına alıp kokusunu içine çektiğiniz o dakikalar hep aklınızda ve yüreğinizde değil mi?
    Sevgilinizin ilk kez dudaklarından öptüğünüz, bede-ninizin tatlı bir heyecanla dalgalandığı o ilk öpüşmenizi itebilir misiniz gerilere?
    Eğer bazı şeyleri bu kadar canlı hatırlayabiliyorsanız, neden bugün çalıştığınız ders ertesi gün aklınızdan uçup gidiyor?
    Sanırım cevabı hepiniz buldunuz. Çünkü sıkıcı, sıradan ve zor, öyle değil mi?
    O zaman artık ne yapmanız gerektiğini de anlamaya başladınız. Hafıza gücünüzü geliştirmek ve öğrenmelerinizi kalıcı hale dönüştürmek için, hatırlamanızı sağlayan öğeleri kullanmakla işe başlamalısınız.

Bağlama Tekniği

Şimdi başta vermiş olduğumuz 40 kelimeyi tekrar ele alalım. Bu kelimeleri aynı sırada aklımızda tutabilmek için farklı bir yol izleyelim:

Otobüs durağında bekleyen bir heykel dergi okuyor. Derken hızla yağmur yamaya başlayınca yerinden kalkıyor ve yerdeki kapıyı açıp içine atlıyor. Aşağıda devasa büyüklükte bir saatin üstüne düşüyor.

Saat tik tak sesleri eşliğinde hüngür hüngür ağlıyor ve elindeki mendili az ileri deki gübre yığının üstüne fırlatıyor.

İğrenç koku burnunuza dolarken, gübreleri alıp, bankaya götürüyorsunuz. Kasayı açtığınızda orada bir düğün yapılmakta olduğunu görüyorsunuz. Öyle bir hapşırıyorsunuz ki, ağzınızdan çıkanlar yandaki mo-bilyanın alnına yapışıyor.
Mobilya elinde çapı beş metre olan kaşıkla bezelye büyüklüğünde ekşi bir elma yiyor. Elmanın suları yanakla-rından akarken elmasa dönüşüyorlar. Elmaslar “Şıkır şıkır” sesler çıkararak, bir kamyona doluyor. Kamyon duvarları halı ile kaplı bir mağaraya gidiyor. Mağaranın tam orta-sında mısır tarlası var. Mısırlar başlarını yastığa koymuş uyuyorlar ve bir taraftan da horluyorlar.

Ampul gözlü böcekler tarlada yangın çıkarıyorlar. Korkan filler bisiklete binerek kaçıyorlar. Tren istasyonu-na vardıklarında ilk terene biniyorlar. Trende kö-pekbalığına rastlıyorlar. Köpekbalığı sırtına krem sürülmesini istiyor. Pembe fırfırlı etek giymiş olan aslan ona yardım ediyor ve elleri yapış yapış oluyor.

Aslan durakta iniyor ve mutlulukla ağacın gövdesine kelepçelediği evine gidiyor. Evin camları sütlaçtan, her yana akıyor. Bir baston geliyor ve bol şekerli sütlacı yalamaya başlıyor. Bastonun çok yemesinden rahatsız olan midesi onu terk ediyor ve meyhaneye gidiyor. Meyhanede bir duble şehriye çorbası içiyor. Ağzı yanıyor ve etrafa dikenli kaktüsler püskürtüyor.

Bu hikayeyi zihninizde canlandırın. Sonra tekrar başa dönün ve hatırladıklarınızı yazın.
Ne oldu? O kadar da zor değilmiş, değil mi?
Buna ek olarak zihninizden hikayeyi tersine takip ederek kelimeleri sondan başa doğruda sayabilirsiniz. Ayrıca size aradan herhangi bir kelime sorulduğunda bir öncesini ve bir sonrasını da rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Üstünden bir hafta hatta bir ay geçmesine rağmen aynı şeyleri rahatlıkla yapabilirsiniz. Hem de daha hızlı olarak.
Çünkü bağlama tekniği ile yapacağınız kodlamalar, görsel öğrenmeyi temel almaktadır. Kelimelerle yaptığınız bir ezber çalışmasını birkaç hafta sonra hatırlayamaz hale gelirken; görüntülerle yaptığınız bir çalışma gün geçtikçe daha da güçlenir. Taşlar yerine oturdukça daha hızlı hatırlar ve aktarırsınız.

Bağlama tekniği, hiçbir ortak noktası olmayan kelimelerin, şekle dökülerek; ilginç, sıra dışı ve saçma bir şekilde birbirine bağlanmasıdır.
Bağlama tekniğinde ilişkilendirme yapılırken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır.

    Bağlama Tekniğinin Temel İlkeleri

1) Abartın ve saçmalayın. Abartmak boyutların büyütülmesi ya da küçültülmesidir:

“ Devasa büyüklükte bir saat”
“ Bezelye kadar elma”
Saçmalamak ise mantıklı olmayanı yaratmaktır:

“Bisiklete binen filler”
“Krem sürdüren köpekbalığı”
“ Ağaca kelepçeli ev”
“ Banka da yapılan düğün”
“Otobüs durağında bekleyen ve dergi okuyan heykel”
“ Pembe etek giyen aslan”

“Otobüs durağının yanında bir heykel vardı. Heykele yaslanmış dergi okuyordum. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Otobüs geldi ve kapısı açıldı. Bindim ve saate baktım…” gibi mantıklı yapacağınız bir bağlama, ağırlıklı olarak sol beyne hitap edeceğinden arzuladığınız gelişimi ve hatırlamayı zorlaştıracaktır.

2) Hayal edin: Yaptığınız bağlamayı akli gözünüzü kullanarak zihninizde canlandırın. Akli gözümüz, gözlerimiz kapalıyken ya da bir noktaya odaklanmışken, olayları zihnimizde hayal etmemizi sağlar.  
Ne kadar canlı, tuhaf ve komik hayaller kurarsanız o kadar kalıcı olacaktır. Tekniğin sonuç vermesi için, yaptığınız bağlamayı hayal ederek canlandırmanız şarttır.
Hayal etmek; sadece bağlama tekniğinde değil, tüm hafıza çalışmalarınız da dikkat etmeniz gereken önemli bir noktadır.

3) Görüntüleri renklendirin: Kurduğunuz hayal ne kadar renkli ve parlak olursa o kadar etkili olacaktır. Sadece canlı renkleri kullanmak dahi hafızanızı %50 oranında güçlendirir.

4) Görüntüleri hareketlendirin: Canlandırmanız, sabit bir fotoğraf gibi değil, akıp giden bir film gibi olma-lıdır. Cisimlere ve olaylara hareket kazandırın.

5) Üç boyutlu görün: Nesneleri, kişileri ve olayları üç boyutlu olarak hayal edin.

6) Dönüşümler kullanın:
 
“Elma sularının akarken elmasa dönüşmesi”

7) Zıtlıklar kullanın:

“Beş metre çapında kaşıkla, bezelye büyüklüğünde elma yemek” gibi.

8) Hikayenin bir yerine kendinizi ya da bir sevdi-ğinizi dahil edin:

“ Gübreleri alıp bankaya götürüyorsunuz…”


9) Nesne ve canlıları birleştirin:

“ Gözleri ampulden olan böcek” gibi.

10) Cansız varlıklara canlı özelliği giydirin:

“ Mobilyanın elma yemesi"
“ Bastonun sütlaç yalaması”
“ Mısırın başını yastığa koyması”
“ Saatin ağlaması”
11) Canlandırmanıza tatlar, kokular, hisler ve sesler de ekleyin.

“ Tik tak sesleri eşliğinde hüngür hüngür ağlayan sa-at”
“ İğrenç kokulu gübreler”
“ Ekşi bir elma”
“Şıkır şıkır sesler çıkararak kamyona dolan elmaslar”
“Horlayan mısırlar”
“ Bol şekerli sütlaç”
“ Aslanın ellerinin kremden yapış yapış olması”
12) Bağlamanın kopuk olmamasına özen gösterin:

Kelimeler arasında geçişlerde kopukluk yaşanmadan, akıcılık sağlanmalıdır. Kelimeler rasgele değil, sıralı bir şekilde bağlanarak, bütünsellik oluşturulmalıdır.

Hayal Gücünüzü Geliştirmek İçin

Sadece bağlama tekniği için değil, hafızanızın genel gelişimi ve güçlenmesi için hayal gücünüzün ne ölçüde kullandığınız en önemli noktalardan biridir.
Bu çalışmalar esnasında eğer olayları renkli, canlı, hareketli ve üç boyutlu olarak zihninizde canlandırmakta zorlanıyorsanız, hayal gücünüzü geliştirmek konusunda çalışmanız gerekiyor demektir.
Hayal gücünüzün gelişmesiyle hafıza gücünüzde gelişecek ve beyninizi kullanma kapasiteniz artacaktır.

1) Çeşitli resimlere bakın. Sonra her birini gözünüzü kapatarak zihninizde canlandırın. Resmin tüm detaylarına inene ve aşağıdaki soruların yanıtlarını zihninizde görene kadar devam edin.
Renkleri nasıl, büyüklükleri nasıl, nerede duruyorlar? Onlara nereden bakıyorsunuz? Resmin içinde neler var? Şekilleri nasıl? Resimdeki nesneler ya da kişiler ne yapıyorlar? Onların benzeri olan görüntüler hafızanızda var mı?

2) Aşağıda isimleri verilen insanları zihninizde canlandırın:
Göz renkleri nasıl? Kaşları, saçları, yüzlerinin ve kulaklarının şekilleri, çene ve burun yapıları, omuzları, genel duruşları, yürüyüş biçimleri nasıl? Ne giymişler? Giysileri ne renk?  Onları hangi mekanlarda görü-yorsunuz?
Süleyman Demirel,  Cüneyt Arkın, Müslüm Gürses, Tayyip Erdoğan, Hülya Avşar, Tarkan, Ali Kırca, Reha Muhtar
3) Yukarıdaki egzersizi tanıdığınız insanlar üzerinde uygulayın. (Anne-babanız, akrabalarınız, arkadaşlarınız, öğretmenleriniz, Bakkal Salih efendi…)
4) Zihninizde bir mekan görün ve orada dolaşın. (Eviniz, eski okullarınız, doğduğunuz mahalle, bakkalınız, bir alışveriş merkezi, komşunuzun bahçesi…)     
Bu mekanlar nasıl görünüyor? Eğer dışarıda bir yerse; çevredeki binaları, binaların büyüklüklerini, konumlarını, renklerini, sokakları, ağaçları, çevrede dolaşanlar insanları görmeye çalışın. Eğer kapalı bir yerse; duvarların rengini, odanın şeklini, odadaki nesnelerin şekil, konum ve renklerini, birbirleri arasındaki mesafeyi görmeye çalışın. Ulaşabildiğiniz tüm ayrıntılara kadar canlandırın. En küçük bir rengi ve çizgiyi bile fark edebilmeyi hedefleyin. Zihninizde bir görüntüye bakmaya devam ettikçe netleşecektir.
Bağlama Tekniği Size Ne kazandıracak?

Bağlama tekniği hafıza güçlendirme çalışmalarının temelidir.
Spora başlamadan önce yapacağınız ısınma hareketleridir.
Bildiğiniz gibi ısınmadan spor yapmaya kalkarsanız bedeninize kramplar girer, kaslarınız zorlanır ve daha da ötesinde ciddi sakatlıklar yaşayabilirsiniz.
Bu çalışma sayesinde sağ ve sol beyniniz arasında ilişki kurar ve onları birlikte üretmeye zorlarsınız. Çünkü yaptığınız kayıtlar tek bir yere değil, aynı anda birçok yere işlenmektedir.
Aynı anda beynin bir den fazla merkezine yönelik yapılan çalışmalar, hafızayı güçlendirir ve geliştirir.
Birçok öğrenci şunu sorar: “Bağlama tekniğinin benim matematiği anlamama ne katkısı var?”
Evet haklısınız. Bu teknikte matematik işlemleri ile ilgi ipuçları yok. Problemleri nasıl yorumlayacağınızdan hele hiç bahsedilmiyor. Formülleri akılda tutmak deseniz, o da yok.
Ama bu teknik kullandığınız sürece hepsini yapmanızı sağlayacak. Çünkü ister matematik olsun ister sosyal, isterseniz de okuduğunuz bir kitap; hepsi temelde algılamak, hafızada tutmak, yorumlamak ve öğrenme gücüyle ilgilidir. Bu nedenlerden dolayı tekniğin matematiğe katkısı tahmin edebileceğinizden çok daha fazlasıdır.
Bağlama tekniği beyninizin sağ ve sol yarım kürelerini etkin bir şekilde birlikte kullanma becerinizi geliştireceği için; hafızanızın güçlenmesi ve algılama gücünüzün artmasıyla; karmaşık problemleri çözebilir, ipuçlarını görebilir, formülleri aklınızda tutabilir ve bugüne kadar yapamadığınız yorumları üretebilir hale geleceksiniz.

Bir yorum

Cevapla

  
 
3+2 İşleminin Sonucu    
Yukarı Çık